Fikir
Giriş Tarihi : 11-10-2020 04:45   Güncelleme : 11-10-2020 04:45

Hegel Ve Mirzabeyoğlu Gergefinde Diyalektik

1994 hazanında Metris’te “diyalektik hakkında görüşme” adı altında bir dizi seminer verdim. Bu seminerin tam metni aynı yıl Tahkim dergisinin Kasım ve Aralık nüshalarında iki bölüm halinde yayınlandı. Özellikle Hegel felsefesi üzerine derin bir incelemenin yer aldığı sözkonusu metnin giriş bölümünden:

Hegel Ve Mirzabeyoğlu Gergefinde Diyalektik

“Diyalektik kavramının en derin kavrayıcılarınadan Hegel’i okurken bana öyle geldi ki, Hegel diyalektiği, İBDA Diyalektiği’nin akıl yoluyla ve dışyüzden arama işinden başka bir şey değildir. Hegel ortaya koyduğu sistemle, diyalektiğin hakikati bakımından aklın yapabileceği belki de her şeyi yapmıştır. Geriye kalan, Hegel diyalektiğini ve Hegel’in diyalektikten neyi murad ettiğini en iyi şekilde kavrayarak, bu kavrayışın hızıyla İbda Diyalektiği’ne nüfuz etmek ve onun bâtını hüviyetindeki Tilki Günlüğü üzerinde yolculuğa çıkmaktır. Bu yolculuktur ki, bize İslâma Muhatap Anlayış’ın hakikatini –herkesin nasibi kadarıyla– gösterecektir. Ben burada bu vazifeyi yerine getirmiş olduğumu iddia etmiyorum; ama bana cesaret veren, bu “görüşme”nin, haleflerine nisbetle belki çok cılız olsa da bir çeşit nümûne ve başlangıç olmasıdır.”

 

Bulursanız okuyun. Bence güzel çalışmaydı. Hegel üzerine orijinal analizler vardı. Maalesef haleflerine nisbetle çok cılız kalmadı, bir nümune ve başlangıç olarak kaldı. Çünkü benden başka –öncesi de yok!– bu mevzuyu kimse çalışmadı.

 

Bu çalışmada orijinal bir tezim vardı: Diyalektiğin bir sureti, bir de hakikati vardır. Sureti, onun mantığa ilişik yüzüdür; işte fikri düzenlemeye, tartışmada rakibinin tezini çürütmeye mahsus yüzü. Hakikati ise derin ve herkesin girmediği tarafıdır: Varlığın hakikatini kavramaya, şuurdan şuura yükselerek nihayet Mutlak Varlık’a ulaşmaya mahsus yönü. Hattâ o yazıda diyalektiğin Tilki Günlüğü okuyuculuğu için de bir rehber olabileceğinden söz etmiştim.

 

Tabii ben bu yazıdan sonra biraz “İbdacı değil Hegelci” olmakla falan itham edildim (o sıra Metris’teyim hâlbuki!) ve o yönde devam etmedim ama söylediğim sözü daha sonra (1996-97) “Kayan Yıldız Sırrı İçin Şerh Denemesi”nde bizzat pratikte delillendirmeye çalıştım. O da yarım kaldı, kimilerince malum.

 

Hasılı böyle tatminsizliklerim var: Olacak gibi görünürken olmayan, bir yere varmak istercesine hızlanıp bir yere varmayan, o gün için kimseye bir şey anlatmayıp bugün için de geçmişin karaltıları arasında yok olup giden şeyler.

 

Derseniz, geçmişe dair her şey yok oldu gitti, sen sadece kendi çalışmalarına gam çekiyorsun. Haklısınız.

Kaynak: Adımlar Dergisi - Selim GÜRSELGİL

Recep YAZGANRecep YAZGAN