Ruhsatsız yapılar, çarpıtılmış belgeler, görmezden gelinen kaçak inşaatlar ve uygulanmayan denetimler zinciri, faciayı adım adım hazırladı.
1998’DEN 2024’E KADAR SÜREN İHMAL DİZİSİ
Facianın yaşandığı yapı, ilk kez 1998 yılında akaryakıt istasyonu ve ofis olarak ruhsat aldı. İnşaat süresinde tamamlanamadığı için ruhsat geçersiz hale geldi. 2008’de yeniden ruhsatlandırılan yapı, yine iskân alınmadan kullanıma açıldı. 2024 yılında ise yapı bu kez “ofis” adı altında yeniden ruhsatlandırılarak sorumluluklardan kaçıldı.
UAVT sisteminde hala inşaat halinde görünüyor.
24.10.2024 tarihli yapı ruhsatında, fiilen iki katlı olan ve her katı yaklaşık 150 m² olan yapı, yalnızca 198 m² olarak gösterildi. Uzmanlara göre bu düşük gösterim tesadüfi değil. Çünkü yapı alanı 200 m²’yi geçtiğinde yapı denetim kuruluşlarının kontrolü zorunlu hale geliyor. Böylece ruhsatta yapılan teknik manipülasyonla denetimden kaçıldığı değerlendiriliyor.
ÇEKME MESAFESİ İHLALİ VE KAÇAK YIKAMA ALANI
Uydu görüntüleri, 2015 itibariyle parselde yer alan yıkama alanının, imar planındaki çekme mesafesi sınırlarını ihlal ettiğini ve projeye dahil edilmeden kaçak olarak inşa edildiğini ortaya koydu. Uzmanlara göre bu alan geri çekilerek yapılsaydı, heyelanın yıkıcı etkisi önlenebilir ya da azaltılabilirdi. Ancak herhangi bir müdahale yapılmadı.
YAPI DENETİMİ HİÇ DEVREYE GİRMEDİ
Yapı, hem kaçak tamamlandı hem de proje ile uyumu şüpheliydi. Temel ve taşıyıcı sistem bilgileri bilinmiyor, çekme sınırları ihlal edilmişti. Buna rağmen yapı denetim sistemi devreye sokulmadı. Oysa İmar Kanunu'nun 32. ve 42. maddeleri gereği mühürleme, para cezası ve yıkım zorunluydu. Hiçbiri yapılmadan yapı, “ofis” olarak ruhsatlandırıldı.
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün Ulusal Adres Veri Tabanı (UAVT) sistemine göre yapı, hâlâ inşaat halinde gözüküyor. Yani yapı fiilen tamamlanmış olmasına rağmen, hukuken bitmemiş kabul ediliyor. Bu da kullanım izni olmadan faaliyet yürütüldüğünü gösteriyor.