Fikir
Giriş Tarihi : 10-02-2021 07:36   Güncelleme : 10-02-2021 07:36

HUDER Başkan Yardımcısı Avukat Harun Akdere "Atın Bu Provokatörleri!"

Boğaziçi Üniversitesi’nde bir avuç azgın azınlığın yürüttüğü provokatif eylemleri akademisyen kılıklı militanların organize ettiğini belirten HUDER Başkan Yardımcısı Av. Harun Akdere, “YÖK soruşturma başlatmalı ve başta ‘Geçmişte rektörlük seçimini kitabına uydurup biz yapıyorduk’ itirafında bulunan Cem Say olmak üzere, eylemleri organize eden militanlaşmış kadronun üniversite ile ilişikleri kesilmelidir” dedi.

HUDER Başkan Yardımcısı Avukat Harun Akdere

Hukuki Araştırmalar Merkezi (HUDER) Başkan Yardımcısı Avukat Harun Akdere, Boğaziçi Üniversitesi olaylarının iç yüzüne yönelik Akit’e önemli açıklamalarda bulundu. Boğaziçi Üniversitesi’nde olayları kışkırtan akademisyen grubunun deşifre olduğunu kaydeden Akdere, YÖK’ün harekete geçerek söz konusu isimlerin akademiyle ilişkilerini kesmesi ya da başka üniversitelere gönderilmesi gerektiğini işaret etti. Öğrencileri kışkırtan ekibin başına yer alan Prof.Dr. Cem Say’ın, “rektörlük seçimlerini kitabına uyduruyorduk” itirafının başlı başına soruşturma konusu olduğunu kaydeden Akdere, hukuki yaptırımlardan önce akademik yaptırımların uygulanmasının şart olduğunu kaydetti.

 

YÖK KANUNU UYGULANMALIYDI

Boğaziçi Üniversitesi’nde eylemleri kışkırtan hocalara yönelik yapılması gereken hukuki yaptırımlar nelerdi?

 

- Olayların öncülerinden olan Prof. Dr. Cem Say’ın, “Kitabına uydururduk” itirafı üzerinde Akit gazetesi hariç kimse durmadı. Ankara bu itiraftan, Kâbe provokasyonu ve akabindeki fişlemeden sonra haberi oldu. Say’ın “Kitabına uydururduk” sözü üzerine idari soruşturma açılmalıydı. Çünkü üniversite içindeki atamaların nasıl “kitabına uydurarak” yapıldığının itirafıydı hem de bu atamaları yapanların kim olduğuna dair ipucu vardı orada.

 

GEÇ KALINDI MI DEMEK İSTİYORSUNUZ?

- Üniversite veya elinde daha fazla yetki barındıran YÖK bunu yapmalıydı. Yapmadılar. Hadi rektör beyin eli kolu bağlı. Kanunlar karşısında hiçbir kıymeti olmayan Boğaziçi iç tüzüğü yüzünden kıpırdamıyor, YÖK niye açık suç itirafına rağmen harekete geçmiyor?

 

Bu noktada hukuki olarak YÖK’ün eli güçlü mü? Yaptırım uygulayabilir mi?

 

-  Hukuk her şeydir! Cem Say’ın bize “posta koymak” zorunda hissettiği “kitabına uydurduk” açık itirafı ile Melih Bey veya YÖK tarafından “savunması” alınmalıydı öncelikle. 20-30 bin maaş alıyorlar orada, belli bir grup istisna olmak üzere, öğretim kadrosunun çözülmesi sağlanabilirdi.

 

SAY’IN İTİRAFI GÖRMEZDEN GELİNDİ

Say’ın itirafı bir dönüm noktasıydı değil mi?

- Say’ın itirafı TCK 314 de olabilir, 220 de olabilir, adli soruşturma konusu edilmeliydi. Hâlâ da yapılabilir. Eylemler hakkında konuşan unsurlar savcılık önüne de çıkarılmalı ama öncelikle akademi ile ilgili kanunlara muhatap kılınmalıdırlar. Bunlar devlet memuru, ne kadar “Değiliz” deseler de kanunlar karşısında öyleler, 657 sayılı kanunun 125/Ea-b maddeleri önemlidir ve bunlara uygundur.

 

35. Madde uygulanmalıydı

 

Başka hangi kanun maddeleriyle hareket edilebilir?

 

- Melih Bey rektörlük yetkisini kullanarak öncelikle “savunma” alacak ve 657-125/E gereği de ilişiklerini kesecekti veya YÖK Başkanı kendi kanununun 35. maddesiyle işe girişecekti!

 

Akademik yasalarla bu iş halledilebilirdi diyorsunuz. Doğru anlıyorum değil mi?

 

- Halen yapılabilir. Akademik unsurlar yerli yerinde, ne Kâbe provokasyonundan ne fişlemeden ötürü, bırakın öğrencileri “danışman akademisyenler” hakkında idari bir soruşturma açıldığını duydunuz mu?

Kaynak: Yeni Akit

Recep YAZGANRecep YAZGAN