Güncel
Giriş Tarihi : 21-05-2025 16:51

İki Aynı Vaka, İki Farklı Tepki

Başörtüsü düşmanı eğitimci Hatay’da açığa alındı, Samsun’da sessizlik!

İki Aynı Vaka, İki Farklı Tepki

Soruşturmaların selameti için alınan kararlar neden bazı durumlarda işletilmiyor?

Başörtüsü bir tercih değil bir dini vecibeyse, bu hakkın güvenliği neden ikircikli?

HATAY’DA ÖĞRENCİYE HAKARET EDEN ÖĞRETMEN AÇIĞA ALINDI

Geçtiğimiz günlerde Hatay’da 11 yaşındaki başörtülü bir öğrenciye “Karabaş” diyerek hakaret eden öğretmenin durumu kamuoyunda geniş yankı buldu. Tepkilerin ardından Hatay İl Milli Eğitim Müdürlüğü, hızlı bir şekilde soruşturma başlattı ve öğretmeni açığa aldı.

Yetkililer bu kararın, soruşturmanın selameti ve olası delil karartmalarının önüne geçilmesi açısından doğru bir adım olduğunu belirtti. Kamuoyunun büyük kısmı bu yaklaşımı yerinde buldu. Açığa alma kararı, suçluluğun peşinen kabulü değil; olası mağduriyetlerin önlenmesi adına alınan bir idari tedbir olarak yorumlandı.

SAMSUN’DAKİ VAKADA AYNI HASSASİYET NEDEN GÖSTERİLMEDİ?

Ancak benzer bir olay Nisan ortasında Samsun Kazım Orbay İlkokulu’nda yaşandı.

Bu kez fail yine bir öğretmen, mağdurlar ise başörtüsü takmaya başlayan 10 yaşındaki dört kız öğrenci idi. İddiaya göre öğretmen, “Olgun kadınlara döndünüz, bu halinizle erkekler size farklı bakar” ifadeleriyle çocukları cinsiyetçi şekilde taciz etti.

Bununla da kalmadı, “Sınıfı Suriye’ye, Afganistan’a çevirdiniz” diyerek öğrencileri etnik kimlik üzerinden aşağılayan ırkçı ifadeler kullandı.

Bu ağır ithamlar sadece sözle sınırlı kalmadı. Öğrencilerin başörtüsü takmaya başlamadan önce okulun en başarılı öğrencileri arasında yer almalarına rağmen, bu tercihlerinden sonra dışlandıkları, öğretmenin sistematik psikolojik baskısına maruz kaldıkları iddia edildi. Sınıf içerisinde örnek gösterilen bu çocuklar, artık ötekileştirilen bireyler haline geldi.

 

Öğretmen Açığa Alındı mı? Yoksa Olay Görmezden Mi Gelindi?

Bu vakada kamuoyunun beklediği ilk adım, Hatay’daki örnekte olduğu gibi öğretmenin açığa alınmasıydı. Ancak bugüne kadar bu yönde resmi bir adım atıldığına dair herhangi bir bilgi paylaşılmadı. Olayın görüntülerle sabit olmasına, öğrencilerin uğradığı ayrımcılık veliler ve tanıklar tarafından belgelenmesine rağmen, idari soruşturmanın seyri kamuoyuyla yeterince şeffaf paylaşılmadı.

KAMUOYU TEPKİSİ NEDEN BASTIRILDI?

İlk günlerde bazı sivil toplum kuruluşları basın bildirileriyle çocukların yanında yer alsa da, bu bildiriler kısa sürede geri çekildi. İddialara göre bazı sendika ve STK temsilcileri olayın mağdur öğretmenmiş gibi lanse edilmesi yönünde ikna edildi. Bu durum, yaşanan ayrımcılığın bastırılmak istendiği yönündeki endişeleri artırdı. Öğrencilerin ders başarılarının düşmesi, psikolojik travmalar yaşamaları ve bu nedenle okula gitmek istememeleri de mağduriyetin boyutunu gözler önüne seriyor.

TOPLUMSAL ADALETİN TEMEL KRİTERİ: TUTARLILIK

Toplum vicdanı, benzer olaylara benzer reflekslerle karşılık verilmesini bekler. Başörtüsü bir anayasal haksa, bu hakkı kullandığı için ayrımcılığa uğrayan her birey için eşit düzeyde koruma sağlanmalıdır. İdari soruşturmaların da bu hassasiyetle yürütülmesi, hem mağdur öğrencilerin korunması hem de kamuoyunun adalet duygusunun zedelenmemesi açısından hayati önem taşımaktadır.

SAMSUN’DA ÇOCUKLARIN HAKKINI KİM SAVUNACAK?

Sınıfı değiştirilen, sistematik dışlanmaya maruz kalan bu küçük öğrenciler şu anda okuldan soğumuş durumda. Bir öğretmenin ayrımcı yaklaşımıyla geleceği karartılmaya çalışılan bu çocukların hakkını kim savunacak? Samsun’da yetkililer neden sessiz? Eğitim sendikaları ve çocuk hakları savunucuları nerede?

DİNİ VECİBE, İNANCIN İFADESİ, KİMLİĞİN ONURUDUR

Başörtüsü, yalnızca bir kıyafet tercihi değil; dini bir vecibe ve inancın ifadesidir. Tartışmalar aynı zamanda, modern demokrasi ve insan hakları çerçevesinde bir bireyin dini tercihinin, her türlü dışlamadan ve baskıdan korunup korunmadığı tartışmalarını da beraber getirdi.

Bu hakkın çiğnendiği her yerde devletin ve toplumun eşit duyarlılıkla tepki vermesi gerektiğini belirten uzmanlar; “ayrımcılıkla mücadele” söyleminin, yalnızca belirli çevreler için geçerli hale gelmesi durumunda toplumsal adalet duygusunun zedeleneceğini belirtiyor.

Hatay’daki vaka ile Samsun’daki vaka, benzer olaylara farklı tepkilerin nasıl çifte standarda dönüştüğünü açıkça ortaya koyuyor.

Devlet kurumları, sendikalar, sivil toplum ve medya bu gibi durumlarda tarafsız ve tutarlı bir duruş sergilememesi halinde adaletin sağlanmadığı her örnek, toplumsal barışı zedeleyen yeni bir kırılma noktası olmaya devam edecek.

adminadmin