Güncel
Giriş Tarihi : 25-11-2016 11:05   Güncelleme : 25-11-2016 11:05

İslamofobi tehlikesi-4: Sanal değil gerçek kahraman “Hezârfen”

Bilgisayar oyunlarının yol açtığı “subliminal felaketi” önlemek için ihbarda bulunabilirsiniz. Çağın vebası konumundaki İslamofobi adlı kara propagandadan korunmanın en güzel yolu ise çocuklarınızı “yerli” ve “milli” oyunlara yönlendirmek. Peki, Türkiye’de bu alanda kim, neler yapıyor?

İslamofobi tehlikesi-4: Sanal değil gerçek kahraman “Hezârfen”

Bilgisayar oyunların artık çocuklar için hem dünyada hem Türkiye’de gündelik hayatın bir parçası haline geldiğini hepimiz biliyor ve görüyoruz. Çocukların amiyane tabirle delisi olduğu bu oyunlar, ahlaki, dini ve kültürel değerlerimizi ayaklar altına alırken herkesin başını ellerinin arasına alarak ne yapabilirim diye düşünmesi gerekiyor.

İşte tam bu noktada Gençlik ve Spor Bakanlığı geride bıraktığımız aylarda İslamofobi’yi körükleyen oyunları ailelerin ihbar edebileceği bir internet sitesi açtı. www.oyunlardaislamofobi.com adlı internet sitesine girenler hem bu tarz zararlı içeriklere sahip oyunlar hakkında bilgi sahibi olabiliyor hem benzer tehditler içeren oyunları “ihbar et” butonuna tıklayarak şikâyet edebiliyor.

Ancak hem sektörün yerli aktörleri hem aileler bu alandaki yasal tedbirleri yeterli bulmuyor. Çünkü bugün doğrudan değerlerimizi hedef alan bu oyunların ülkemizdeki yaygınlık ve kullanımına baktığımızda tabloyu temize çekecek daha etkili yasal çerçevelere ihtiyaç olduğu görülüyor. Zira başta Rusya olmak üzere Afganistan, Pakistan gibi daha birçok ülke kendi değerlerini hedef alan oyunları anında yasaklayarak piyasadan kaldırtıyor. Bu yasal işleyişe ülkemizde de büyük ihtiyaç var.

Bu alanda asıl yapılması gereken ise batının büyü, cinsellik, şiddet ve kan gibi içeriklerle inşa ettiği karanlık dünyaya set çekmek. Bunun yerine bin küsur yıllık medeniyetimize ait değerleri genç nesile aşılarken eğlendirecek yüzde yüz “milli” ve “yerli” oyunların tasarımlanmasına devlet ve özel sermaye eliyle imkân tanımak.

Konunun önemine binaen dört gündür kaleme aldığımız yazı dizimizi güzel bir örnekle bitirmek istiyoruz. Batının sahte ve sanal kahramanları bir yana Fes Stüdyo çocuklarımıza Hezârfen Ahmet gibi gerçek bir kahramanı hediye etti.

Bilgisayar oyunlarının zararlarından korunmanın yolları ile bu alandaki yasal düzenlemeleri ve ayrıca Hezârfen oyunuyla ilgili bilmediklerimizi Fes Stüdyo Kurucusu Fatih Gezen’den sorduk.

Dijital oyunların tehlikelerinden korunmanın yolları neler?

Ebeveynlerin çocuklarımızın oynadıkları oyunları araştırmaları ve denetlemeleri lazım. Başından savmak için ellerine tablet, bilgisayar vermemeleri gerekiyor. Zira çocuklarımızın zihinlerini bu oyunlar şekillendiriyor.

Ailelerin çocuklar üzerinde denetim sağlamaları yeterli mi?

Maalesef sadece bu yeterli değil. Zira çocuklarımız zamanının tamamını evde geçirmiyorlar. Okullarda arkadaşları vasıtası ile internet kafe tarzı yerlere gidip oralarda zararlı içeriklere maruz kalabilirler. Bu noktada bakanlıklarımızın da önlemler alması gerekiyor. Zararlı içeriğe sahip oyunların çocuklarımıza ulaşmasının engellenmesi lazım. Bu oyunlara bandrol verilmemesi, internetten erişimlerinin engellenmesi ve çocuklarımızı müspet manada eğiterek onları şuurlandırmamız gerekiyor.

Dijital oyun sahasında neler yapılmalı?

Buradaki müspet fiilleri ikiye ayırmamız lazım. Biri müdafaa, diğeri üretim. Müdafaa açısından Kültür Bakanlığımızın oyunlara bandrol vermemesi, Ulaştırma, Denizcilik Haberleşme Bakanlığı’mızın bu oyunlara internetten erişimleri engellemesi gerekiyor. Keza internet kafelerdeki içeriklerin de ciddi manada denetimden geçirilmesi gerekiyor.

Üretim açısından da yine bahsettiğim gibi Kültür Bakanlığımızın yerli ve milli oyunlar ve içerikler üretenleri desteklemesi gerekiyor. Yalnız bu desteklerin kâğıt üzerinde değil, kolay bir şekilde sahada olması lazım. Ayrıca “yerli ve milli” kavramlarının tekrardan tanımlanması lazım. İçeriklerde tekniğin yerli olmasının yanında, ruhunun da yerli olmasına daha fazla önem verilmesi lazım. Keza Milli Eğitim Bakanlığımızın da dersleri çocuklara eğlenceli hale getirmek için, bu oyunları FATİH Projesi’ne de ekleyebilir.

Kendi içeriğimizi yani “yerli” ve “milli” oyunlar üretmemiz mümkün mü? Bunun öndeki engeller neler?

Tabii ki mümkün, hatta biz bunun canlı örneğiyiz. Kalitesi yüksek “yerli ve milli” içerikler üretebilmemiz için, önce bu içerikleri üretecek insanları yetiştirmemiz gerekiyor. Özel sektör açısından, yatırımcılarımızın bu işi milli bir hedef olduğunu anlaması gerekiyor. Zira biz yatırım veya sponsorluk görüşmesine gittiğimiz zaman, “Diğer sektörler daha karlı, inşaat yaparım daha iyi, sizin projenize niye yatırım yapayım?” şeklinde cevaplar alabiliyoruz. Zihinlerde bu algının kırılması lazım. Bugün biz bu algıyı yıkamazsak, yarın çocuklarımız yanlış içeriğe maruz kaldığı için canımız çok yanabilir. Bu bilinç uyandıktan sonra ise devletimizin “aktif” bir şekilde biz genç girişimcilere alan açmalı… Maalesef bu konuda bürokrasi mağduruyuz. Devlet desteklerinden herhangi birine başvurduğumuz zaman bürokratik süreç çok uzuyor ve çoğu zaman olumuz sonuçlanıyor.

Bu sahadaki çalışmaları teşvik mahiyetinde neler yapılabilir?

Devletimizin “aktif” bir şekilde bu alanda kabiliyet ve donanım sahibi bizim gibi genç beyinleri desteklemesi lazım. Maalesef bu konuda bürokrasi mağduruyuz. Devlet desteklerinden herhangi birine başvurduğumuz zaman Cumhurbaşkanımızın da bahsettiği üzere, bürokratik süreç çok uzuyor ve çoğu zaman desteği alamıyoruz. Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığımız okullarda çocuklarımızı bu alanda içerik üretmeye teşvik edecek dersler koyabilir. Zira bu iş için iki ihtiyacımız var, yatırım ve yetişmiş milli zihinler.

Hezârfen oyunu

Bu oyunu diğerlerinden farklı kılan nedir?

Hezarfen’i diğer oyunlardan farklı kılan yerli ve milli olması. Türkiye’de yeni yeni oyunlar yapılıyor fakat teknik olarak yerli olsa da ruhları yerli değil çoğunun. Biz nesillerimize kendi değerlerini aktaran oyunlar yapmaya çalışıyoruz. Bizim düsturumuz “Çocuklarımız La Fonten’den önce Şirazi’den Bostan ve Gülistan’ı, Tarzan, Robinson Crusoe’dan önce İbnTufeyl’den Hayy bin Yakzan’ı tanısın sonra La Fonten ve Tarzan ve Robinson Crusoe’yu da okusun. Ama önce kendi kültür ve değerleriyle yoğrulsun, kişiliği otursun. Eğer kültürel olarak bir hücum yapmak istiyorsak, önce kendi savunmamızı geliştirmemiz lazım.

Oyunu hazırlarken neyi ön plana aldınız?

Oyunu yaparken, insanların, bilhassa çocukların paralarını sömürmek yerine onlara kendi kültür ve değerlerini tanıtmayı ön plana aldık. Fark edersiniz ki oyunumuzda kendi kendine çıkan hiçbir reklam yok. Oyundaki kültürel içeriklerimizi direkt olarak vermeden, mizahi ve aşina ederek yaptık.

Oyuna ilgi nasıl?

Oyuna, bilhassa karakterlerimize ilgi çocuklar tarafından çok fazla. Bizim şiarımız “Süpermen yerine Hezarfen” olduğu için, çocuklar da bu süper kahramanı çok seviyorlar. Google Play ve iOSAppStore’dan indirebilirler…

Muhammed Şimşek / Analiz Haber – Diriliş Postası

 

adminadmin