Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 27-09-2021 12:42   Güncelleme : 27-09-2021 12:42

Kainat boşluk kabul etmez!

Tesadüf eseri olan hiçbir şey yoktur. Var olan her şey bir veya birkaç hikmete binaen vardır. İnsanların ve eşyaların yerini değiştirirseniz zulüm yapmış olursunuz. Problemin çözümü ise yanlışın üzerine doğruyu inşa etmekle değil, yanlışı düzeltip üzerine doğruları inşa etmekten geçmektedir.

Kainat boşluk kabul etmez!

Yaklaşık 200 yıl önce birileri çıkıp dinin değerlerini inkar ederek insanı ve hadiseleri yeniden ve kafalarına göre yorumlamaya kalktılar. Onların bu çalışmaları daha sonra sistematik hale getirildi ve insan ile İslam’ın arasını açtılar, aradaki hassas teraziyi bozup yeni bir düzen inşa ettiler. Önce doğruyu bozup yanlış bir düşünceyi sistematik hale getirdiler, sonra da bu yanlış üzerine insanı tanımlamaya çalıştılar ve dünyayı içinden çıkılmaz bir kaosa girmesine sebep oldular.⠀

Tanrıyı insanların elinden alırsanız onlara yeni Tanrılar vermek zorunda kalırsınız. Tanrı yok derseniz insanları Tanrılaştırmanız gerekmektedir. Din yok derseniz ideolojiler ve izmler aracılığıyla boşluğu kapatmalısınız. Peygambere gerek yok derseniz liderler ile boşluğu kapatmalısınız. Ruhu inkar ederseniz insanları mekanikleştirmelisiniz. Yaradılış düzenini inkar ederseniz kollektif bilinçaltını üretmeniz gerekmektedir. Maalesef bu saydıklarımızın hepsi de yapıldı.

 

Kâinata müdahale etmeyen, kainatı yarattıktan sonra istirahate çekilen, yeryüzünün hakimiyetini insanlara bıraktığı algısını oluşturmak için "pasif" Tanrı anlayışı meydana getirildi. Her şey madde planına ve tesadüfe indirildi, mana inkar edildi. Bunun sonucunda insan mekanikleşti.

 

Düşünsel ve duygusal özelliklerini kaybeden, sadece bedensel açıdan var olan bir insan modeli geliştirildi. Tıpkı bir makine gibi çalışan ancak duygusuz ve düşüncesiz bir insan….

Manayı kaybedince ruhtan(dinden), maddeye değer verdikçe insanlıktan uzaklaştık.

 

Bu çağın insanının son özelliği, son biyolojik insan olmasıydı. Korkarım bu aşılar neticesinde artık biyolojik bir insandan da bahsedemeyeceğiz. Mevziyi terk edip duruyoruz. Mevzi terk edildikçe mevzudan uzak kalıyoruz. Düşünmeyi ve duyguyu terk edip bedenen var olmayı tercih ettiğimiz günden beri zayıflıyoruz. En şerefli varlık mertebesinden hayvanlardan aşağı bir konuma düşmeye başladık ve düşüşümüz halen devam etmektedir.

 

İnsanlık olarak bu düşüşe dur dememiz gerekiyor. Bize verilen özgürlük ile yetinemeyiz. Her seferinde bize müsaade edilen konularda konuşmayı tercih ettikçe gücümüz azalıyor farkında mıyız? Bu zillete dur demek için insanı ve İslami doğru anlamalıyız. Bu ikisini doğru anlayıp doğru yaşamamız gerekiyor.

 

Dünyayı yeniden şekillendirmek isteyenlere Kur'an'ın yöntemiyle ve projesiyle cevap vermeliyiz. Kur'an'dan uzak durduğumuz için bu hale geldik, yeniden diriliş için özümüze yani Kur'an'a dönelim ve şu iğrenç, barbar Batı medeniyetine İslam'ın izzetini gösterelim.

Recep YAZGANRecep YAZGAN