Köylünün biri bir sıkıntısını danışmak için İmam Ebu Hanife’nin ders verdiği mescide gelerek içeri girer. O esnada namaz kılınmaktadır. Hemen İmam’ın arkasında saf tutar ama az sonra aklına eşşeği gelir. Zihninde binbir endişe eşşeğin yularını sağlam bağlayıp bağlamadığı meşgalesi ile namazını tamamlar. Namaz biter ama, adam namazın hakkını eda edememiş olmanın üzüntüsü içinde iki büklüm olmuştur.
Kalbimiz Başka Söylüyor Aklimiz Başka
Hasret ve hararetle aranmayan; içerisinde dil, din, ırk, renk, mezhep ayırmaksızın kainatın yaradılış sebebi olan sevgi ve merhameti barındırmayan ve hatta bunları öteleyip ötekileştiren bir algıyı kendi tekelinizden haykırsanız da, “hakikat” olarak göremezsiniz. Çünkü bu, cennetperestliği ihsanın önüne çeker ve “taraf olma” algısını beslediği için yeryüzünü “herkes için” cennet kılma idealini katleder.
Recep YAZGAN