Türkiye
Giriş Tarihi : 23-03-2016 11:18   Güncelleme : 23-03-2016 11:18

Karadeniz Bölgesi Yeşil Kalabilecek Ender Bölgelerden Bir Tanesi

“2040’ta elindeki Su Rezervleri Yüzünden Türkiye’ye Savaş Açılacak” Samsun'da “Su Savaşları Ve Dünyayı Tehdit Eden Kuraklık” Konferansı Düzenlendi Atakum Belediye Başkanı İshak Taşçı: “Atakum 2015 yılında sadece 1 yıl içerisinde 12 binlik nüfus artışı ile karadeniz’in rekorunu kırmış bir ilçedir” “Atakum’u karadeniz’in en hızlı büyüyen ilçesi diyoruz ama bir de madalyonun diğer tarafına baktığımızda da atakum, karadeniz’in en hızlı betonlaşan ilçesidir” Omü Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar Ve Sulama Bölüm Başkanı Prof

Karadeniz Bölgesi Yeşil Kalabilecek Ender Bölgelerden Bir Tanesi
“2040’ta elindeki Su Rezervleri Yüzünden Türkiye’ye Savaş Açılacak” Samsun'da “Su Savaşları Ve Dünyayı Tehdit Eden Kuraklık” Konferansı Düzenlendi Atakum Belediye Başkanı İshak Taşçı: “Atakum 2015 yılında sadece 1 yıl içerisinde 12 binlik nüfus artışı ile karadeniz’in rekorunu kırmış bir ilçedir” “Atakum’u karadeniz’in en hızlı büyüyen ilçesi diyoruz ama bir de madalyonun diğer tarafına baktığımızda da atakum, karadeniz’in en hızlı betonlaşan ilçesidir” Omü Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar Ve Sulama Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yusuf Demir: “Su zengini değil, su fakiri sınırında olan bir ülkeyiz” “Dünyada her gün 6 bin çocuk su ve suyun oluşturduğu problemden dolayı ölüyor”  “Birleşmiş milletler’in hazırladığı su raporuna göre türkiye'nin 2025 yılında su sıkıntısı çekeceği, ayrıca 2040 yılında ise elindeki su rezervleri yüzünden türkiye’ye savaş açılacağı iddia edilmektedir” Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yusuf Demir, Birleşmiş Milletler’in (BM) hazırladığı su raporuna göre Türkiye’nin 2025 yılında su sıkıntısı çekeceğini, 2040 yılında ise elindeki su rezervleri yüzünden Türkiye’ye savaş açılacağının iddia edildiğini söyledi. Atakum Kent Konseyi tarafından 22 Mart Dünya Su Günü nedeniyle “Su Savaşları ve Dünyayı Tehdit Eden Kuraklık” konulu konferans düzenlendi. Atakum Belediyesi Yalı Cafe’de düzenlenen konferansa Atakum Belediye Başkanı İshak Taşçı ve eşi Fatma Taşçı, Atakum Kent Konseyi Başkanı Doç. Dr. Bekir Şişman, öğretim üyeleri, öğrenciler ve çok sayıda vatandaş katıldı. Konferansın açılış konuşmasını yapan Atakum Kent Konseyi Başkanı Doç. Dr. Bekir Şişman, konsey çalışmaları hakkında bilgi verdi. Atakum ilçesinin Karadeniz’in diğer ilçelerine benzemediğini belirten Atakum Belediye Başkanı İshak Taşçı da, “Atakum 2015 yılında sadece 1 yıl içerisinde 12 binlik nüfus artışı ile Karadeniz’in rekorunu kırmış bir ilçedir. 2015 yılında Türkiye genelinde nüfus artışı ile üçüncü olmuş bir ilçedir. Yine 2015 yılında vermiş olduğu 5 bin 600 konutluk inşaat ruhsatı ile yine Karadeniz’in rekorunu kırdı. Bunları anlatırken Atakum’un hızlı gelişmesi ile öğünebiliyoruz. Ancak olumsuzlukları da tetiklediğine inanıyoruz. Atakum’u Karadeniz’in en hızlı büyüyen ilçesi diyoruz ama birde madalyonun diğer tarafına baktığımızda da Atakum, Karadeniz’in en hızlı betonlaşan ilçesidir. Bu manada doğal yapıyı bozmadan Atakum ilçesi olarak Karadeniz’in en hızlı bir şekilde doğasını bozuyoruz. Yarınki torunlarımızdan beddua almamak için Atakum ilçesinde yeşile farklı bir önem vermemiz gerektiğini her türlü çalışmamızla ortaya koymaya çalışıyoruz. Geldiğimiz günden beri Atakum ilçesinde inşaat yapan müteahhit arkadaşlarım iskan alımlarında daire başı kadar bahçesinde ağaç fidanı dikmeyen hiçbir müteahhide iskan vermedik. Atakum Belediyesi ilk defa bu imar kanunu uyguluyor. Bunu belki de Karadeniz’de ilk defa Atakum Belediyesi uyguluyor. 2015 yılında vermiş olduğumuz 4 bin 680 adet iskan konut ruhsatı sayesinde sadece müteahhit arkadaşlarımıza 4 bin 680 adet fidanı Atakum ilçemizle buluşturduk. Yarın Atakum ilçesinde yaşayacak gelecek nesillerimiz ‘bu şehri kimler yönetti’ diye olumsuz şekilde anılıp, beddua almak istemiyoruz. Yani ’50 yıl önce şu Atakum’u idare eden yöneticilerin Allah belasını versin, bu şehri beton yığınına döndürdüler’ demesini istemiyoruz. Onun için gece gündüz demeden yeşil fidan olayını Atakum ilçesinde doğayı koruma, güzelleştirme ve doğanın dengesini en azından taşın altına bizde Atakum Belediyesi olarak elimizi koyarak doğanın dengesinin bozulmaması noktasında gece-gündüz çalışıyoruz” dedi. “Su Savaşları ve Dünyayı Tehdit Eden Kuraklık” konulu sunumunu yapan OMÜ Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yusuf Demir, “İnsan vücudunda bütün temel yaşam fonksiyonları su ile gerçekleşmektedir. Suyu doğru zamanda içmek vücuda olan faydasını arttırır. Akşam duş alacaksanız mutlaka 1 bardak su içmelisiniz. Çünkü kalp krizi riskini azaltıyor. Uyandığınızda 2 bardak su içmek iç organları harekete geçirir. Yemeklerden 30 dakika önce 1 bardak su içmek sindirime yardımcı olur. Yatmadan önce 1 bardak su içmek beyin kanaması ve kalp krizini önler. Suyu belli dönemde tüketmek bizim vücudumuzdaki organlarımızın çalışmasını sağlıyor. Dünyada var olan suyun yüzde 97’si tuzlu sudur. İnsanoğlunun yararlandığı tatlı su ise yüzde 3’tür” diye konuştu. DEMİR: “SU ZENGİNİ DEĞİL, SU FAKİRİ SINIRINDA OLAN BİR ÜLKEYİZ” Türkiye’nin su fakiri bir ülke olduğunun altını çizen Demir, “Bizim toplam su varlığımız 112 milyar metreküptür. Bunu bir birim ne arttırabiliyoruz ne de azaltabiliyoruz. Bunun 98 milyar metreküpü yüzeyde, 14 milyar metreküpü de yer altında. Nüfusumuza böldüğümüzde de kişi başına bin 300 metreküp su düşüyor. Bir ülkenin su zengini olabilmesi için kişi başına 8 bin 500 metreküp suyun olması gerekiyor. Bir ülkenin su fakiri sayılabilmesi için kişi başına bin metreküpün altında suya düşmesi gerekiyor. Yapılan hesaplamalara göre bu gidişle 2025 yılından sonra Türkiye nüfusunun 100 bini aşacağı hesaplanıyor ve o zaman 112 milyar metreküpe böldüğümüzde de bin metreküpün altına düşüyoruz. Türkiye içinde bölgelere baktığımızda Marmara ve Ege Bölgelerinde şu anda bin metreküpün altına düşmüş durumda. Bir başka tehlike, Türkiye’nin toplam su kaynaklarının yüzde 38’ini oluşturan Dicle ve Fırat’tır. Bunlar da elimizden gitmek üzere. Eğer giderse 112 milyar metreküp su 65 milyar metreküpe iniyor. Onun için su zengini değil, su fakiri sınırında olan bir ülkeyiz” şeklinde konuştu. “2040 YILINDA ELİNDEKİ SU REZERVLERİ YÜZÜNDEN TÜRKİYE’YE SAVAŞ AÇILACAĞI İDDİA EDİLMEKTEDİR” Birleşmiş Milletler’in (BM) raporuna göre 2050 yılında dünyada 54 tane ülkenin su kıtlığı çekeceğinin hesaplandığını ifade eden Demir şöyle devam etti: “Toplam dünyanın yüzde 40’ı su sıkıntısı ile karşı karşıyadır. Birleşmiş Milletler’in son raporunda su kıtlığı çekecek 33 tane ülkenin içerisinde Türkiye 27. sıradadır. Her gün dünyada 6 bin çocuk su ve suyun oluşturduğu problemden dolayı ölüyor. Her 6 kişiden biri temiz içme suyu bulamıyor. Dünyanın yüzde 40’ı yani 2.4 milyar insan sağlıksız su şartlarına maruz kalıyor. Günlük su tüketimi Almanya’da kişi başına 620 litre, İstanbul’da ortalama 130 litre, şu anda dünyada tam 2 milyar insan 2 litrenin altında su bulabiliyor. Herhangi bir maddeyi tohumdan kullanıncaya kadar geçen süredeki su tüketimine baktığınızda 1 litre tereyağı üretmek için 400 litre su kullanılıyor. Üzerimizdeki bir tişörtü üretmek için tüketilen su tam 20 tondur. 2 dilim ekmeği çöpe atarak 1.5 ton suyu israf etmek demektir. Türkiye’nin çeşitli ülkelerle sınırlarını oluşturan 22 akarsuyun bir kısmı Türkiye topraklarından akmaktadır. Bu sulardan Fırat, Dicle, Asi, Aras ve Meriç en önemli sınır aşan sularımızdır. Birleşmiş Milletler’in hazırladığı su raporuna göre Türkiye’nin 2025 yılında su sıkıntısı çekeceği, ayrıca 2040 yılında ise elindeki su rezervleri yüzünden Türkiye’ye savaş açılacağı iddia edilmektedir.” "SULARIMIZ ESİR ALINMAK İSTENMEKTEDİR" Türkiye’nin 112 milyar metreküp suyunun 45 milyar metreküpünü kullandığını belirten Demir şu bilgileri verdi: “AB Komisyonu 2004 tarihli etki değerlendirme raporunda ise Türkiye, Avrupa Birliği’ne girecekse Orta Doğu’daki suyun giderek daha stratejik bir konu haline geldiğine dikkat çekmiş, AB, Fırat ve Dicle için Ren ve Tuna Nehirlerinde uygulanan sistemin bir benzerini öngörmektedir. Sonuç olarak Türkiye’den talep edilen şey, topraklarından geçen bu iki yaşam kaynağının denetimini AB güdümündeki bir komisyon ya da uluslararası organizasyona devretmesi ve Türkiye’nin bu sular üzerinde hak iddia etmemelerini istemektedir. Şu anda AB ile tartışmalarımızın en önemli konularından bir tanesi budur. Türkiye’nin şu andaki 112 milyar metreküp suyunun 45 milyar metreküpünü kullanıyoruz. Bu 45 milyar metreküp suyun 33 milyarını tarımda kullanıyoruz. Tarımda yanlış sulama yapılıyor diye yıllardır bağırıyoruz. Şu anda 80 milyon insanın evde ve sanayide kullandığı suyun tam 2.5 katı doğru sulama yapılmadığı için tarımda israf ediliyor. Yani 20 milyar metreküp su. Son yıllarda DSİ açık sistemden kapalı sisteme geçmeye başladı. Oralarda mesafe almaya başladık ama halen oralarda israfımız çok büyük.” “KARADENİZ 30 YIL İÇİNDE YEŞİL KALABİLECEK ENDER BÖLGELERDEN BİR TANESİ OLACAK” Kuraklık tehlikesinin oluşmasında üç temel sorunun olduğunu ifade eden Prof. Dr. Yusuf Demir, sözlerini şöyle tamamladı: “Bunlar tarımsal üretimde ciddi kıtlık, insanların tüketim ve temizlik gibi temel ihtiyaçlarını karşılaması için gerekli suyun azalması ve doğal sistemlerde biyoçeşitliliğin geri döndürülemeyecek şekilde azalmasıdır. Şu anda dünyada 6 milyon hektar çölleşmiş durumda. Her yıl 42 milyar dolar değerindeki kuraklık ve çölleşmeyle beraber kayıp söz konusudur. Karadeniz Bölgesi önümüzdeki 30 yıl içerisinde maalesef yeşil kalabilecek ender bölgelerden bir tanesi olacak. Eğer böyle devam edersek Türkiye’nin diğer bölgelerinin ciddi kuraklıkla karşı karşıya olduğunu görüyoruz.” Sunumun ardından Atakum Kent Konseyi Başkanı Şişman ve Belediye Başkanı Taşçı, Demir’e çeşitli hediyeler verdi.
adminadmin