Fikir
Giriş Tarihi : 27-07-2020 14:13   Güncelleme : 27-07-2020 14:13

“Koç’un Bildirisini Analiz Edelim”

Bildiriyi kısaca belirtecek olursak: “Kadına yönelik şiddetin insan hakları ihlali olduğunu ve bunun önüne geçmek için ‘İstanbul Sözleşmesi’nin devam etmesi gerektiğinden” bahsetmiş.⠀

“Koç’un Bildirisini Analiz Edelim”

Bu bildiriyi okuduğumda “söylemler, tarafı(düşünceyi) belirler” düşüncesiyle düşünürken birden aklıma ‘şeytan’ geldi. Böyle bir konuşma olsa olsa şeytana ait olabilir, dedim. Çünkü; burada hak ile batılın birbirine karıştırılması var. Şeytan da Allah’a isyan ederken hak ile batılı birbirine karıştırmıştı. Şeytan şöyle demişti: “(İblîs), "Ben ondan(Adem’den) daha üstünüm; çünkü beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın" dedi.” (Araf 12) İblis yaratıldığı madde konusunda doğruyu söylüyordu ama kimin üstün olduğu konusunu bilmiyordu ve nefsi davranıp yanlış konuştu. Hak ile batılı birbirine karıştıran ilk varlık olarak tarihe geçti. Bu davranış ‘şeytan ahlakı’ olarak kayıtlara geçti ve birçok batılın öncüsü olan şeytan bu işin de öncüsü oldu.

Ehli Kitap bu ahlakı Şeytan’dan miras aldı. Onlar içinde Rabbimiz buyuruyor ki: “Ey Ehl-i kitap! Neden hakkı bâtıl ile karıştırıyor ve bile bile gerçeği gizliyorsunuz?” (Ali İmran 71) Şeytan’ın, Ehli Kitab’ın ve onların taraftarlarının bu ahlakı hâlen devam ettirdiğini çok net görebiliyoruz.⠀

Bu açıklamayı yapanlar “kadına zulmün insan hakları ihlali olduğu” konusunda doğruyu söylüyor. Fakat çözüm olarak “İstanbul Sözleşmesi’ni” göstermeleri bir yanlıştır. Kadına şiddetin önüne geçmek şeytanizmin merkezi olan batının sözleşmeleriyle değil, “karakterli ve şahsiyetli, insana değer veren” nesiller yetiştirmekle mümkündür. Onu da bu sistemle yetiştiremezsiniz. ⠀

Beşeri sistemler insana değer vermiyor ve insanı insanlıktan çıkarıyor. İnsanı araç konumuna indirip, nefsi lezzetler için insanın onurunu ayaklar altına aldırıyor. Beşeri sistemler önce “Allah’a” (Allah’ın kanunlarını bir kenara bırakarak) sonra da “kendi halkına” (onları birbirine düşman ederek) zulmediyor. Fıtrata aykırı olan her şey zulümdür. Sistemi kuranlar da ülkenin kaymağını yiyip kötü olaylara “timsah gözyaşlarını” dökmektedir. Tarih boyunca böyle olmuştur ve kıyamete kadar da böyle olacaktır. Bu bataklığın önüne geçmek isteyenler “İslam Medeniyetine” yönelmelidir. Gerçek çözümü burada bulacaklardır.

 

İstanbul sözleşmesinin kalmasını isteyenler zaten sorunun kendileri bunlar değil midir? Nesil yetiştirmek yerine batının kanunlarının peşine düşmek, eşcinselleri popüler yapmak ve aile kurumunun yok oluşunu desteklemek çözüm değil, bir bataklıktır. Bundan dolayı çözümü sorun çıkartanlarla beraber değil, onlardan uzak kalarak çözebiliriz. ⠀

Bir de bünyesinde başörtülü kadın çalıştırmak istemeyen, başörtülü kadınların siyasi arenada bulunmasına karşı çıkan, namaz için otobüslerini durdurmayan bir kurum “insan hakları ihlalinden” bahsetmesi ayrı bir ironi değil midir? Koç Holding açıklamayı yaparken müslümanları ‘balık hafızalı” olduğunu mu düşünüyorlardı? Sizin bu yaldızlı, süslü püslü yalanlarınıza inanacağımızı mı düşünüyorsunuz?

Bu sebeplerden dolayı Koç Holding’in açıklamasını okuyunca hiç şaşırmadım. Fikri olarak aynı yolda olan ve şeytanizmin kaynağından beslenen bir topluluktan başka ne beklenirdi ki? Rabbim şahit olsun ki, biz bu insanlardan  ve bu düşüncelerden beriyiz. Rabbim böyle düşünen insanlardan bizleri muhafaza eylesin ve onların tuzaklarını başlarına geçirsin.

Allahümme amin.

Recep YAZGANRecep YAZGAN