Fikir
Giriş Tarihi : 12-09-2024 16:37

Kültüre İhtiyacımız Var Mı! - 1

Kayseri ile ilgili bir belgesel izledim. Vali, Belediye Başkanı, ilgili kişiler konuştu. Şehrin nüfusu bir buçuk milyon olmuş.

Kültüre İhtiyacımız Var Mı! - 1

Sanayi büyük gelişme göstermiş, ihracatta Anadolu’nun parlayan yıldızı haline gelmiş. Beş üniversitede binlerce genç okuyor.

İletişim, ulaşım, yeşil alanlar, barınma gibi pek çok temel mesele hal yoluna konmuş. Turizm gelirleri artmış, şehir Selçuklu’dan bu yana bir merkez olması dolayısıyla tarihî hüviyeti görünür kılınmış, yine bu çerçevede Kayseri bir gastronomi merkezi olmuş.

Her yönü ile iftihar edilecek bir manzara.

Ancak!

Kayseri’de sinema yok.

Kayseri’de tiyatro yok.

Olmasa da olur diyenler olacaktır.

Bu konu burada kalmasın. Hakkında konuşmak için bir teklifte bulunalım.

Kültür Bakanlığı bir envanter çıkarsın.

Belki de vardır, bilemiyorum.

Şöyle: Ülkenin bütün şehirleri, ilçeleri ile beraber bir sayım-döküme tabi tutulsun.

Misal.

Diyelim Erzincan.

Merkezde kaç sinema var?

AVM içinde bir tane, yüz koltuk.

Tiyatro yok.

Kapalı spor salonu ve stadyum var. Mahalli futbol takımlarının maçlarını kaç kişi seyrediyor? Ara-sıra yapılan ata sporu cirit karşılaşmalarını kaç kişi izliyor?

Konser salonu yok.

Belediyenin musiki ile ilgili koroları var mı? Bu şekilde ilçelerin de tek tek envanteri çıkarılmalı. Diyelim salon var, nitekim hemen her şehir ve ilçede yapılan çok amaçlı “Kültür Merkezleri” var. Buralarda hangi faaliyetler yapılıyor? Yoksa sadece çocukların ders çalışmaya geldikleri birer kütüphane mi?

Bu envanter bize arz-talep hususunda bir fikir verecektir. Tartışma için bir zemin olacaktır.

Bazı illerimizde gerçekten uygun salonlar varken (bilhassa sinema için) seyircinin olmaması, azalması sonucu bu salonlar kapanmıştır.

Talep yok.

Neden?

Efendim sinema ve tiyatro, televizyon sayesine evlerimize girdi. Sayısız kanal var. İnsanlar şu kadar para verip sinemaya niçin gitsin?

Doğrudur, bu da bir izah tarzıdır.

Ancak!

Televizyona rağmen bazı şehirlerimizde ve bilhassa yurt dışında sinema ve tiyatro seyircisi istenilen düzeydedir.

Bu bir kurumsallaşma meselesidir.

Avrupa’da halk (sadece gençler değil) sinemaya, tiyatroya, konserlere, spor gösterilerine gitmeyi günlük hayatının ayrılmaz bir parçası olarak yaşıyor. Hadi buna edebiyatı, kitap okumayı da katalım.

Bizde niçin kurumsal hale gelemedi?

Devlet Tiyatroları’nın Cumhuriyet ideolojisinin çerçevesinde Anadolu’nun bazı şehirlerinde taş binaları hâlâ duruyor. Bu kuruluşların maaşlı kadroları var ve senede pek çok oyun sahneleniyor. Seyirci sayısını bilemiyorum. Meselâ Erzurum’da durum nedir?

Kaç şehrimizde “Şehir Tiyatroları” vardır. Kaç konser salonu vardır? Bu salonlarda Türk ve Batı müziği konserleri bir takvime göre sürekli icra edilmekte ve halk bu faaliyetlere iştirak etmekte midir?

Sadece sinema, tiyatro, konser değil; sergiler, konferanslar, çeşitli fuarlar ile bu konu genişlik kazanıyor. Bunları sadece “festival” ile halledemeyiz. Mesele uzun, haftaya devam edeceğiz.

Kaynak: Mustafa KUTLU - YeniŞafak

adminadmin