Kültür
Giriş Tarihi : 23-11-2018 08:21   Güncelleme : 23-11-2018 08:21

Mesnevi’den Seçmeler

​Padişahın Emri

Mesnevi’den Seçmeler

 Bir gün padişah, bütün memleket büyüklerini divanında topladı. Bir mücevher çıkarıp vezirinin eline vererek;

- Bu nasıl bir mücevherdir? Değeri nedir? diye sordu.

Vezir;

- Padişahım! Bu, yüz deve yükü altın değerinde bir mücevherdir, dedi.

Padişah;

- Kır bu mücevheri, deyince vezir;

- Nasıl kırabilirim? Ben, senin malının, hazinenin iyiliğini isteyen biriyim. Değer biçilmez böyle bir mücevherin zayi olmasını nasıl isterim? dedi.

Padişah, vezirinin sözünü takdir etti. Ona ikramda bulundu. İnciyi elinden aldı. Oradakileri bir müddet söze tuttu. Yeni şeylerden, geçmiş olaylardan bahsetti. Sonra inciyi perdecinin eline verdi ve ona;

- Bir alıcısı olsa, ne kadar eder acaba? diye sordu.

Perdeci;

- Padişahım! Bu mücevher, ülkenin yarısı değerinde, dedi.

Padişah;

- Kır bakalım mücevheri, dedi.

Perdeci, padişaha şöyle cevap verdi:

- Padişahım! Bunu kırıp ufalamak, pek yazıktır. Değeri, bir yana şu parlaklığına bakın. Gündüzün nuru gibi parlıyor. Bunu kırmaya elim nasıl varır? Nasıl olur da padişahın hazinesine düşman olurum?

Padişah, ona a ikramda bulundu. Gelirini artırdı. Bir müddet sonra mücevheri, bir beyin eline verip onu da sınadı. O da diğerleriyle benzer şeyleri söyledi.

Bütün beyler, aynı şekilde davrandılar. Elli altmış beyin hepsi de veziri taklit ederek, onun gibi konuştular. Böylece olabildiğince mal mülk kazanmaya çalıştılar.

En sonunda padişah, hazineden sorumlu olan Eyaz’a döndü ve;

- Ey Eyaz! Bir şey söylemiyorsun. Bu parlaklıkta, bu güzellikte bir mücevherin değeri nedir? diye sordu.

Eyaz;

- Padişahım! Bu mücevherin değeri, söylenenlerden kat kat fazladır, deyince padişah;

- Peki, hadi öyleyse hemen kır onu, dedi.

Bunun üzerine Eyaz, yerden bir taş aldı ve mücevheri kırdı, un ufak etti.

Beylerden yüzlerce feryat figan koptu.

- Bu ne korkusuzluk! Allah için bu mücevheri kıran kâfirdir, dediler.

Eyaz;

- Ey ünlü ulular! Padişahın buyruğu mu daha üstün, mücevher mi? Ey mücevhere bakıp padişaha aldırış bile etmeyen beyler! Padişahın inci gibi olan buyruğunu kırıp da mücevheri kırmamak olur mu? Ben padişahın emrinden çıkmam. Boyalı taşı seçip de padişahın buyruğunu geri bırakmam, dedi.

Bu arada hepsinden “Ah! Vah!” sesleri yükselmeye devam ediyordu. Padişah, ihtiyar cellada emir verdi:

- Bu çerçöpü benim yanımdan uzaklaştır. Bu aşağılık adamlar, bu yüce makama lâyık değiller. Çünkü bir taş uğruna benim emrimi reddettiler.

adminadmin