Sağlık
Giriş Tarihi : 15-07-2021 15:40   Güncelleme : 15-07-2021 15:40

Prof. Dr. Şaban Sağlık: 15 Temmuz’un Kodları / Mesajları

Bugün 15 Temmuz’un 5. Yıldönümü… 15 Temmuz kimine göre sadece takvimdeki bir gün olabilir.

Prof. Dr. Şaban Sağlık: 15 Temmuz’un Kodları / Mesajları

 

Tarihe şöyle bir yolculuk yapsak ve şu isimleri ansak: Bedir, Uhut, Malazgirt, Çanakkale…. Bu isimler neyi ifade ediyorsa, 15 Temmuz da çok farklı bir anlam alanına götürmektedir bizi. Şeref yoksunu tasmalı köpek FETÖ, bu milletten aldığı “helal” rızıkları “haram”a çevirerek, 15 Temmuz’da zehir kusmuştur. Bu yılan tavrıdır. Yılan nasıl su içip zehir akıtırsa, FETÖ de aynısını yapmıştır.

Türk-İslam alemi böyle bir ihaneti ilk defa yaşamıyor. Tarihte yaşadı, bugün yaşıyor; temenni etmeyiz ama gelecekte de yaşayacaktır. Burada sadece ihanete maruz kalanlar ile ihaneti gerçekleştiren aktörler değişiyor.

Bütün bu ihanetlerde değişmeyen bazı hususlar vardır. Asıl onları fark etmeli ve onlar üzerine düşünmeliyiz. Nedir bunlar?

1-İhanetin kuklaları bilinçli ya da bilinçsiz olarak, neye hizmet ettiklerini bilmelidirler. Haçlı Ordusunun Kudüs’ü ele geçirdiği tarih olan “15 Temmuz 1099” adeta yeniden hayata geçirilmek istenmiştir. Bu sefer hedef sadece Kudüs de değil. İstanbul ve Türkiye…. Bu ihanetin arkasındaki “akıl” bu şuura sahip. Peki ihanete destek olan ve de yardımcı olanlarda böyle bir zeka var mı? Böyle bir şeyin farkında olanlar için rahatlıkla “hain” diyebiliriz. Böyle bir şeyin farkında olmayan “mankurt”lar için de “zeka özürlü” diyebiliriz. Maalesef 15 Temmuz meselesi Türkiye’de bu manada bir zeka sorunu olarak görülmelidir. Kimse kusura bakmasın, şu veya bu şekilde 15 Temmuz’a eleştirel bakanlar ya hain ya da zeka özürlüdürler.

2- Necip Fazıl meşhur “Reis Bey” adlı tiyatro oyununda, Reis Bey’in ağzından şunu söyler: “….Amerika’da bir cinayet işlense dünya çapında bir ses bütün insanlığa sorsa: Katil kim?… Benim diye bağırabilirim… Soğuk kış geceleri, köprü altında yatan çıplakların vebali benim boynumda, gömleğimin yakasında… İsterseniz çareme Adli Tıp baksın; fakat bir hastahaneye girsem de, kan kanseri çeken hastalar görsem, onları bu hale ben mi getirdim, diye düşünüyorum. Ben ne yaptım; uykuda, baygınlıkta, annemin karnında, babamın kanında, hangi cinayeti işledim, hangi mukaddesi kirlettim ki, kendimi, gelmiş gelecek bütün fenalıkların tek sorumlusu biliyorum. Beni görünce havalanan serçe, kaçırılan göz, çekilen perde, buruşan surat, bana beni hatırlatıyor.  Dışımda ne arıyorlar; içime doğru suçluyum ben… Yapamadıklarımın, işlemediklerimin de suçlusu…”  Necip Fazıl’ın bu cümlelerini neden alıntıladım? 15 Temmuz’a olumsuz bakmadığı halde, gaflet ve dalaletleri sebebiyle yeni 15 Temmuzlara kapı aralayan “iyi niyetli ama tedbirsiz insanlar” da sorumludurlar / hatta suçludurlar. Bu insanlara tavsiyemiz, hiçbir ideolojiye, oluşuma ya da yapıya, onların tatlı sözlerine kanarak peşinen adapte olmamalarıdır. Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in hemen her yerinde tavsiye edilen “akledin, fikredin, düşünün, araştırın, ibret alın…” mealindeki ayetler üzerinde tekrar tekrar düşünmeleridir.

3- Kur’an-ı Kerim’de Cennetten dünyaya sürgüne gönderilen figürlerden söz edilir. Bu kişiler Hz. Adem, Hz. Havva ve Şeytan’dır. Bu hadise üzerine hem Hz. Adem hem de Şeytan Allah’a (CC.) şu manada sözler söylerler. Hz. Adem: “Günah işledik, nefsimize zulmettik. (Araf 23) Şeytan: “Beni sen saptırdın” (Araf 16). Yani Hz. Adem “yasak meyve”yi yedikten sonra, suçu kendinde buluyor. Diyor ki, suç bende, dolayısıyla ben kendime zulmettim. Şeytan da diyor ki, “beni sen saptırdın, dolayısıyla suç bende değil sende…” Bu durumu günümüze uyarlarsak, ortada bir “problem” olduğunda neredeyse herkes suçu karşıdakinin üzerine atıyor. Hiç kimse “hatalı olan benim, özür dilerim” moduna girmiyor. Bu da tabi olarak toplumsal çatışmaları artırıyor. Kim ki kendini hesaba çekmeden suçu / sorumluluğu karşıdakinin üzerine yüklerse “Şeytan”ın yaptığını yapmaktadır. Kim ki suçu / sorumluluğu ilk önce kendinde arar ve şayet kendinde de bir sorumluluk / suç görürse, işte o kişi de Hz. Adem gibi hareket ediyor, demektir. 15 Temmuz değerlendirmesini bir de bu gözle yapalım.

4-İnsanlar fıtratları gereği olayları sadece bir “boyutlu” olarak görürler. Oysa hakikat çok boyutludur. İnsanlara hakikatleri tek boyutlu olarak değil de çok yönlü olarak görme ve değerlendirme tavrını tavsiye etmeliyiz. Peki olayları çok yönlü ve geniş bir açıdan ele alma yeteneği nasıl kazanılır? Gayet basit bir cevabı var bu sorunun. Bu soruya kısaca “sanat” cevabını verelim. Hikaye-roman okumayan, film izlemeyen, olayların önünü ardını göremez.

15 Temmuz’u “sanat” diliyle irdelemeyen; şiirini, romanını hikayesini, filmini vs. takip etmeyen kişilerin değerlendirme ve yorumları hep yarım kalacaktır.

5-Geldiği, durduğu ya da sürüklendiği yerin “ihanet” noktası olduğunu göremeyen ve kabul etmeyen; bununla da yetinmeyip “sen bana nasıl hain gözüyle bakarsın” diye efelenen kişilere öncelikle durdukları yeri göstermek ve fark ettirmek gerekir. Şayet bu yeri bilinçli seçmişlerse kesinlikle tavırları “ihanet”tir. Tavırları bilinçli değilse o zaman da durumları “zeka” sorununa gelip dayanmaktadır. Maalesef insanlar çoğu zaman “iyi niyet”lerine sığınıyorlar. İyi niyetine sığınıp, kötülük yapanlar o kadar çok ki… Fakat biz “görünmeyen niyet”ten çok, “görünen tavır ve davranışlara” bakarız. 15 Temmuz bağlamında şunu vurgulayalım: Ey, niyetine sığınanlar, durduğunuz, geldiğiniz, bulunduğunuz noktaya biraz yukardan bakın (bu bakışa ancak sanat imkan verebilir); ortaya çıkan manzara nedir? Niyetiniz ne olursa olsun, tavır ve tutumlarınız (hatta söylemleriniz) sizi Türk düşmanı Amerika ya da FETÖ ile yan yana ya da birbirine yakın duruma düşürüyorsa, sorumlusu kim acaba. Bu durumda sizin FETÖ ya da Amerika’ya yakın görünmenizin sorumlusu kim? Kızmadan, öfkelenmeden sakince bu soruyu cevaplamak da size düşer.

Bu vesileyle 15 Temmuz şehitlerini bir kere daha rahmetle anıyor; gazilerine yüce Allah’tan sağlıklı ve hayırlı bir ömür diliyoruz. Mehmet Akif’in İstiklal Marşı için söylediğini biz de 15 Temmuz için tekrarlayalım ve sözü bitirelim: “ALLAH BU MİLLETE BİR DAHA 15 TEMMUZ YAŞATMASIN!....”

Prof. Dr. Şaban SAĞLIK - Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi – Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi

Recep YAZGANRecep YAZGAN