Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 19-04-2021 09:15   Güncelleme : 19-04-2021 09:15

Ramazanın Psikoloji Ve Sosyolojisi

Ramazan dini bir kavram olmakla birlikte etkileşim ve kapsayıcılığı açısından birçok tesire sahiptir. Oruç tutan insanlar, Allah’a kul olmanın hazzı ile şükrünü ifa ederken aynı zamanda psikolojik olarak da büyük bir huzura kavuşmaktadırlar. Halim selim ve uysal bir kimliğe büründükleri için de daha hoşgörü ve toleransla hareket etmektedirler.

Ramazanın Psikoloji Ve Sosyolojisi

Ramazanın ruhuna uygun olarak psikolojik rahatlama aynı zamanda tüm topluma sirayet ederek sosyolojik olarak da güven telkin etmektedir. İnsani ilişkiler daha üst düzey ve seviyede tesis edilmektedir. Toplum huzuru ve güvenliği açısından ortaya çıkan bu netice az şey değildir. Bunun yanı sıra toplumun daha dindarlaştığını söylemek de mümkün değildir. Özellikle büyük şehirlerde Ramazanı iliklerinize kadar hissedeceğiniz bir atmosfer söz konusu değildir. Ortaya çıkan manzara karşısında buranın bir İslam beldesi olduğunu anlamak nerede ise imkânsızdır. Oruç tutmak en başta iman ile alakalı olduğu için kimseyi bu konuda zorlayamazsınız. Bunun yanında gerekçesi ne olursa olsun tutmayanların da en azından saygı anlamında daha hassas davranmaları zor olmasa gerek.

Ramazan ayında sosyolojik olarak üç tip karşımıza çıkmaktadır. Bunları tek tek irdelediğimizde manzarayı umumiye şu şekilde cereyan etmektedir.

Gerçek anlamda Allah’a kul olarak Ramazanın dışında da bu atmosferi yaşayanlardır. Muhafazakâr, dindar ve sofi olarak ifade edeceğimiz bu kesim toplumun yaklaşık % 20’ni oluşturmaktadırlar.

İman etmekle birlikte ibadet ve itikat konusunda gerekli hassasiyeti göstermeyenlerden oluşmaktadır. Ara sıra namaz ve yine ara sıra oruç tutarak inançtan ziyade geleneksel Müslümanlar diyebileceğimiz gurubu oluşturmaktadırlar. Bu kesim toplumun yaklaşık yarısını karşılık gelmektedir.

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Recep YAZGANRecep YAZGAN