Yazısında fotoğrafta bulunan eski arkadaşlarına sitem eden Armutçu şöyle yazdı;
Siz hastayı solunum cihazına bağlı, yoğun bakım odasında bitkisel hayatta yaşatmaya çalışıyorsunuz. Biz ise; sağlığına kavuşturup topluma kazandırmak adına hastalığın teşhisini yapıp tedavisi için gece gündüz çalışıyoruz..
Sizinle önce dünya görüşlerimiz değişti. (sosyal, ekonomik ve kültürel)
Zaman ilerledi ideallerimiz değişti. (islam birliği, d8, adalet ve hakkı hakim kılmak)
Daha sonra stratejilerimiz değişti. (milli ordu, milli ittifak, )
Ya sonra? sonrası bardağı taşıran son damla; bizi biz yapan artık ahıret görüşlerimiz de değişti.(yorumsuz güncelleme)
Bizler siyaseti Allah rızasına uygun yapmaya gayret eden, inanmış küçük ama; güçlü ilkeli bir topluluğuz.
Bizde.. makam, mevki, etiket merakı yoktur. Bizde.. tüyü bitmemiş yetimin hakkını, ali cengiz oyunlarıyla ganimete çevirenlere karşı; hesap sorma ve karşı koyma aşkı vardır. Kimliklerimizi siyonist kalemlerin kirlettiği diplomalarla kazanmayız.
Bizler kimliklerimizi; Uhud da, Hendekte, Malazgirt de, İstanbul’un fethinde, Çanakkale’nin savunmasında, şehit olan mücahitlerin kanlarıyla yazdıkları destanlardan alırız.
Siyasetimizdeki asalet; Muhammedi bir yolda Hüseyin gibi dik duruşumuzdandır.
Zalimin zulmünden korkmayız.
Zalimle işbirliği yapmayız.
Hele hele konjektör hastalığına tutulup güce ulaşabilmek adına doğrularımızdan da asla sapmayız.
Bizim mücadelemiz ruhlar aleminde şeytana karşı serüveni ise Hz Ademin dünya ya indirilmesiyle start almıştır ve kıyamete kadarda sürecektir.
Biz bu mücadeleye kısaca hak batıl mücadelesi deriz.. ve hakkın hakim olabilmesi için gerekirse canımızı dahi veririz..
Hak: Her şartta ve her şart altında doğru olandır. Bu da Allah’ın indirdiği ve razı olduğu hükümlerdir.
Batıl: şeytana boyun eğmek, onun hoşnut olacağı Allahın sevmediği ve yasak kıldığı şeylerdir.
Hak batıl mücadelesindeki hak olan duruş; Hz Ademin şeytana karşı duruşudur.
Hz İbrahim’in nemruta karşı duruşudur.
Hz Musa’nın firavuna karşı duruşudur.
Hz İsa’nın Roma’ya karşı duruşudur.
Ve son olarak Mekke müşriklerine karşı Hz Muhammed’in duruşudur. Bu duruş ise; kıyamete kadar da devam edecektir.
Evet…Bu gün siz korktunuz.. siz vazgeçtiniz.. Etiketleriniz kişiliklerinizin önünde gidiyor. Koltuklarınız kıblelerinizi gölgede bıraktı.
Artık makam, mevki ve ganimet kaybetme korkusu; Allah korkunuzun önüne geçti..
Evet.. siz teslim oldunuz.
Ama biz..! Kınayıcının kınamasına aldırmadan bu hak denilen peygamberi yolda yürümeye devam ediyoruz.. Çünkü biz dünya insanlığının vicdanını temsil eden asil milli görüşçüleriz… biz inanıyoruz ki Allah nurunu Tamamlayacaktır..
Sizden belki kendiniz için değil lakin, çocuklarınız gelecek nesillerimiz ve Allah rızası için; Tek bir şey istiyoruz..
GÖLGE ETMEYİN BAŞKA İHSAN İSTEMEZ..
vesselam..!”
Temel Armutçu’nun bu yazısına fotoğrafta yer alan Adnan Öz’den cevap geldi.
Adnan Öz, Armutçu’ya şu şekilde karşılık verdi;
Benim fotoğrafım olduğu için cevap hakkımı kullanıyorum.
Evet o gün birlikteydik çünkü 28 şubatta size zulmetmişlerdi. O gün sizin yanınızda olmak zalime karşı durmaktı. Ben o gün zalime karşı durduğum için oradaydım. Ve fakat siz o gün size zulmedenlerle bugün yol yürüyorsunuz. Kusura bakmayın ben bu yolu yürümem. Kınayanların kınamasından korksam o gün sizlerle olmazdım. Ben "seçilirsek ayasofyayı tekrar müzeye çevireceğiz" diyenlerin peşinde olamam. Bizim gözlerimiz "biz seferden sorumluyuz zaferden değil" diyenleri arıyor...
