Ölüm haberi, başta siyaset camiası olmak üzere sanat ve düşünce dünyasında büyük üzüntüyle karşılandı.
Florence Nightingale Hastanesi’nin açıklamasına göre, 15 Nisan’da saat 22.41’de bilinç kapalı şekilde ve kalp-akciğer durması tablosunda hastaneye getirilen Önder’e, acil olarak “Aort Diseksiyonu” tanısıyla Bentall operasyonu (aort kapak ve çıkan aort değişimi) ile birlikte tek damar by-pass ameliyatı yapıldı.
Ameliyat sonrası yoğun bakımda kalp destek cihazı (ECMO) eşliğinde tedavi edilen Önder’in durumu giderek ağırlaştı. Nörolojik tablo kötüleşti ve çoklu organ yetmezliği gelişti.
Yapılan tüm müdahalelere rağmen, Önder 3 Mayıs saat 16.10’da yaşamını yitirdi.
Hastane açıklamasında, “Başta ailesi olmak üzere tüm sevenlerinin başı sağ olsun” ifadelerine yer verildi.
Mirzabeyoğlu’na Özgürlük Çağrısıyla Hatırlanıyordu
Sırrı Süreyya Önder, siyasi kimliğinin yanı sıra, sanata ve fikir dünyasına katkılarıyla da tanınıyordu. 2009 yılında başlatılan “Salih Mirzabeyoğlu’na Özgürlük” kampanyasının öncülerinden biri olarak hafızalarda yer etmişti.
TV24 ekranlarında yaptığı konuşmada, Mirzabeyoğlu'nun “Ben kimim diye sormak, ölüm nedir diye sormanın aynısıdır” sözünü anımsatarak, düşünce özgürlüğü ve insan onurunu savunan duruşunu ortaya koymuştu.
Bu çağrı, kamuoyunda büyük yankı uyandırmış; özellikle İBDA çizgisindeki gençlerin Altan Tan ve Sırrı Süreyya Önder’in milletvekilliği adaylığını desteklemeleriyle birlikte, 2011 seçimlerinde Önder'in Meclis’e girmesine vesile olmuştu.
Sırrı Süreyya Önder'in bu çıkışı, fikir dünyasında bıraktığı izlerden sadece biri olarak, bugün birçok çevre tarafından saygı ve dualarla anılmasına neden oluyor.