Fikir
Giriş Tarihi : 20-02-2018 09:39   Güncelleme : 20-02-2018 09:39

Son Yılların Kronik Salgını; Hamaset

Ülkemizde ve çevremizde birbirinden önemli gelişmeler yaşanıyor. Siyaset, tüm sıcaklığı ve yüksek tansiyonuyla sürüyor. İç ve dış gelişmeler, planlar, projeler, operasyonlar, taktikler, salvolar, ziyaretler, karşılıklı söylemler, ithamlar ve didişmelerle hayli yoğun ve yorucu bir gündemin koynundayız.

Son Yılların Kronik Salgını; Hamaset

Siyasetin doğasından mı, o kürsü ve mikrofonların büyülü etkisinden midir yoksa Ankara’nın havasından, suyundan mıdır bilinmez ama özellikle son yıllarda hızla yayılan ve yaygınlaşan kronik bir vakadan muzdaribiz. Bulaşıcı bir hastalık gibi ondan ona, bundan buna sirayet ettiği gerçeğini gizleyemeyeceğimiz bu salgın; siyasetin, devlet idaresinin ciddiyet ve ehemmiyetini de gölgelemektedir.

Son yılların kronik salgını diye ifade ettik ama aslında bu insanoğlunun var oluşundan beri süregelen bir hastalıktır. Son dönemlerde hayli bir ivme kazandığından dolayı bu konu üzerine eğilme, tesbit ve analiz yapma ihtiyacı duyduğumuzdan ötürü böyle bir yazıyı kaleme aldık.

Görülmektedir ki bu hastalığa kapılanların kriz dönemleri de oluyor. Bu kriz dönemlerinde yüksek perdeden geliştirilen söylemleri işittiğimizde endişelenmemek elde değil. Tabi bu kriz dönemlerini nelerin tetiklediğini de iyi bir araştırıp, tahlil etmek icap ediyor aslında. Bir tedavi, terapi, ilaç ne lazımsa yapılması gerekenin biran evvel yapılması gerekiyor.

Türk Dil Kurumumuzun verilerine dayanarak ifade ediyoruz ki; hamaset, dinleyenleri etkilemek veya heyecanlandırmak amacıyla yapılan abartılı anlatımdır. Kısaca ifade etmek gerekirse, vatan, millet, Sakarya edebiyatıdır.

Siyasilerimizin birçoğunun yüzü kızarmadan, çekinmeden, utanmadan, sıkılmadan meydanlardan bastıkları kof naraları, haykırışları hamaset olarak nitelendiriyoruz. Şu son birkaç aydırda Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin üzerinde etkisini gösteren bu hamaset salgını bundan sonra ki süreçte engellenemez bir yükseliş trendine girecek gibi gözüküyor. Aşık Mahsuni Şerif’in bir türküsünde de ifade edildiği gibi bizde ‘Bilmem ağlasam mı ağlamasam mı’ konumundayız. Bahçeli’nin kendisine duyulan saygınlığı da her geçen gün kaybettiğini hemen burada belirtelim. Yaptığı basın açıklamaları, grup toplantıları ile kendisini komik duruma düşürmektedir. Parti tabanı tarafından da Genel Başkanlığı sorgulanmasına rağmen Ak Parti - MHP ittifakıyla birlikte muhalif konumundaki siyasi etkinliğini de kaybetmiş olan Bahçeli, ‘Gerekirse bende Afrin’e giderim’ çıkışı üzerine; ‘Afrin’e gitmeyi Artvin’e gitmek sanıyor’ yorumlarıyla alay konusu oluyor. Yine Sayın Başbakan Binalı Yıldırım var. Ona da bulaşmış bu salgın. Yıldırım’da ‘Bizi Afrin’e götür’ diye slogan atan gençlere tebessüm ederek ‘Çıkışta hazır olun’ demişti. Oldukça basit, anlamsız, seviyesiz ve bayağı bir çizgide olduklarının farkına geç olmadan varırlar inşallah. Zaten ordumuz Suriye’de gereken mücadeleyi vermektedir. Ne sayın Bahçeli’ye, ne Yıldırım’a ne de bizi Afrin’e götür diyen gençlere ihtiyaç vardır.

Tabi bu ikili Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a özeniyorlar. Tayyip beyin hamaseti sırıtmıyor. Millet coştukça coşuyor. Ama bu demek değil ki, Tayyip beyin hamaseti sırıtmıyor diye problem ortadan kalkıyor. Hamaset, faydasızdır. Toplumsal uyuşma ve narkozlanmaya sebebiyet vermektedir. Millet meydanlarda kükrer görünce kapalı kapılar ardında masada da öyle kükrüyor sanmakta ve çok güçlü olduğumuzu, uçtuğumuzu, Dünya’ya kafa tuttuğumuzu filan sanıyor. Öyle ya güçlü olmanın kabadayılıkla değil, kalkınmayla olacağını unutmamak gerekir.

Şimdi bir de bizim önceleri ifade ettiğimiz bir konuya da açıklık getirelim ki huysuzları oynadığımız düşünülmesin. Biz gerginlik olmasın, yüzler gülsün, siyasetin dili sivrilmesin, ayrışma ve kutuplaşmalar olmasın, siyasette nezaketi esas alalım derken siyasilerin kof söylemlerle, hamasetle kendilerini komik duruma düşürmelerini kast etmemiştik. İşte siyasi tarihimizde bir Erbakan hoca örneği var. Yeri geldiğinde güldüren, yeri geldiğinde ciddiyet, düzen, disiplin abidesi olan. Milletine merhametli, ülkesi üzerinde kirli ve karanlık planlar içerisinde olanlara karşı tavizsiz, kararlı ve dik bir duruşun sahibi. Eylem ve söylem birliğini dengeleyen, tehdit etmek yerine yapılması gerekeni yapan bir lider. Siyasetin gülen yüzü olacaksanız böyle olun. Yani hamasetle, kof söylemlerle kendinizi komik duruma düşürerek siyasetin gülen yüzü olamazsınız. İlle de bir fıkranın konusu olacağız diyorsanız bari Nasrettin hoca fıkralarının konusu olun. Hem güldüren hem de düşündüren. Uyuşturan ve vakit kaybettiren değil.

Ahmet Mücahid Yıldız

adminadmin