Fikir
Giriş Tarihi : 01-02-2023 10:49   Güncelleme : 01-02-2023 10:49

Teslimiyetçi Neoliberal Açılımcı

Altılı Masa liderlerinin açıkladığı mutabakat metni, Atlantikçi çizgisiyle dikkat çekiyor. Ekonomide kamuculuk karşıtlığı kendini gösterirken, açılımcı maddeler PKK/HDP'ye göz kırpıyor. Ayrıca Birçok maddenin uyumsuz olduğu, Türkiye karşıtı politikaların da maskelenerek sunulduğu görülüyor.

Teslimiyetçi Neoliberal Açılımcı

Altılı Masa liderlerinin önceki gün açıkladığı "Ortak Politikalar Mutabakat Metni"nde teslimiyetçi, neoliberal ve açılımcı politikaları ortaya koyan maddeler dikkat çekti. 9 başlıkta toplanan 244 sayfalık metindeki başlıkların maddelerinin uyumsuz olduğu, bazı Türkiye karşıtı politikaların ise maskelenerek sunulduğu yorumları yapıldı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, DEVA Partisi, Gelecek Partisi, Saadet Partisi ve Demokrat Parti liderlerinin ortak olarak açıkladığı programda "Hukuk, Adalet ve Yargı", "Kamu Yönetimi", "Yolsuzlukla Mücadele, Şeffaflık ve Denetim", "Ekonomi, Finans ve İstihdam", "Bilim, AR-GE, Yenilikçilik, Girişimcilik ve Dijital Dönüşüm", "Sektörel Politikalar", "Eğitim ve Öğretim", "Sosyal Politikalar" ve "Dış Politika, Savunma, Güvenlik ve Göç Politikaları" başlıklarına ilişkin maddeler yer aldı.

“Millet İttifakı” ismini alan Altılı Masa partilerinin ortak açıkladığı mutabakat metninde Cumhurbaşkanının görev tarifinden milletvekili dokunulmazlığına, terörle mücadeleye yönelik çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerden terörle iltisaklı belediyelere atanan kayyımlara kadar ifade edilen pek çok maddeye tepki geldi. Altılı Masanın programı, teslimiyetçi, neoliberal ve açılımcı politikaların programı olarak değerlendirildi.

MİLLETVEKİLİ DOKUNULMAZLIĞI KALDIRILAMAYACAK

Metinde milletvekili dokunulmazlığının kaldırılmasının önünü açan Anayasa’nın 14. maddesinden kaynaklanan istisnanın kaldırılacağı söylenerek şunlar söylendi:

“Yasama faaliyetlerinin serbest, özgür ve bağımsız şekilde yerine getirilebilmesini sağlamak amacıyla milletvekili dokunulmazlığının Anayasa’nın 14. maddesinden kaynaklanan istisnasını kaldıracağız.”

Anayasa’nın 14. maddesine göre ağır cezayı gerektiren suçlarda suçüstü hali durumunda milletvekili dokunulmazlığı kaldırılabiliyor. Terör suçları da bu kapsamda ele alınıyor. Anayasa’nın ilgili maddesinde şöyle deniliyor:

“Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14’üncü maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır. Ancak, bu halde yetkili makam durumu hemen ve doğrudan doğruya Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirmek zorundadır.”

SEMBOLİK CUMHURBAŞKANLIĞI TARİFİ

Metinde, Cumhurbaşkanının sadece temsili görev ve yetkilere sahip olacağı, siyasi sorumlulukların olmayacağı belirtildi. Metinde Cumhurbaşkanlığı göreviyle ilgili şu maddelere yer verildi:

“Yasamayı güçlendirmek için kanunlar üzerinde tanınan veto yetkisini kaldırarak Cumhurbaşkanına sadece ‘geri gönderme yetkisi’ tanıyacağız.

“Cumhurbaşkanlığı makamını siyasi sorumluluğu olmayan ve tarafsız bir yapıya kavuşturacağız.

“Cumhurbaşkanlığını milletin ve devletin birliğini temsil eden, devletin başı sıfatıyla temsili görev ve yetkilere sahip, tarafsız bir makam olarak düzenleyecek, Cumhurbaşkanı’nın istisnai nitelikte tek başına yapabileceği işlemleri Anayasa’da açıkça düzenleyeceğiz.

“Görevi sona eren Cumhurbaşkanı’na görev sonrasında aktif siyaset yasağı getireceğiz.”

Cumhurbaşkanı kararnamelerinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilebilmesinin önünün açılacağı ifade edildi. İlgili maddede, “Bireysel başvuruya konu hak ihlalinin bir kanundan, kanun hükmünde kararnameden veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinden kaynaklanması halinde Anayasa Mahkemesi’ne, ilgili normu iptal edebilme yetkisi vereceğiz.” denildi.

‘OHAL KHK’LARINA SON VERİLECEK’

Mutabakat metninde dikkat çeken vurgulardan biri de OHAL kararnamelerine son verileceği vaadi. 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra terörle mücadeleye destek kapsamında çıkartılan olağanüstü hal kararnameleri ile çok sayıda terörle iltisaklı ve irtibatlı isim hakkında yasal işlem yapılmış, KHK’lar süreci hızlandırmıştı.

Altılı Masa’nın mutabakat metninde şu maddeler yer aldı:

“Olağanüstü hal kararnamelerine son vereceğiz.

“Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnamelerinden kaynaklanan mağduriyetlere son vereceğiz.

“15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ tarafından gerçekleştirilen darbe teşebbüsü sonrası ilan edilen Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnamelerinden kaynaklanan mağduriyetlere son vereceğiz.

“Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarının diğer mahkemelerce dikkate alınmasını ve bu mahkemeler tarafından verilen kararların ivedilikle uygulanmasını sağlayacak tedbirler alacağız.”

KAYYUM KALDIRILACAK VAADİ

Altılı Masa'nın vaatleri arasında, İçişleri Bakanlığının teröre destek veren ya da yolsuzluk yapan belediyelerde görevden uzaklaştırma ve kayyum atama yetkisini kaldırmak da yer aldı. Metinde "Yerel yönetimlerde seçme ve seçilme hakkını yok sayan kayyum uygulamalarına son vereceğiz" denildi. Kayyum uygulaması sayesinde terör örgütüne yardım eden belediyelerde görevden almalar yaşanmış, kayyumlarla halka hizmet gitmişti.

Öte yandan metinde yer alan, “Merkezi yönetimin yerel yönetimler üzerindeki aşırı vesayetine son vereceğiz.” cümlesindeki merkezi-yerel yönetim ayrımı yapılması “özerklik” vaadi olarak yorumlandı.

HAKİMLERE AİHM ÜZERİNDEN SOPA

Metinde, Türkiye’deki hakimlere baskı kurmaya çalışan Batı’nın kararlarının dikkate alınacağı vurgulandı. Metinde açıkça yargı kararlarında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının dikkate alınacağı, hakimlere AİHM kararlarına uymadıkları takdirde ceza verileceği vaat edildi.

İlgili maddelerde şunları kaydedildi:

“Hakimlerin terfilerinde, kararlarını verirken özenli davranmalarını sağlamak amacıyla, verdikleri kararların Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarıyla uyumunu temel ölçütlerden biri olarak kabul edeceğiz.

“Görevini kötüye kullanmak suretiyle, Anayasa Mahkemesi veya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği hak ihlali kararına sebep olup devleti tazminata mahkûm ettiren ve zarara uğratan hâkimlere ve savcılara bu tazminat ve zararın rücu ettirilmesini sağlayacağız.

“Çoklu baro sistemine son vereceğiz.

Öte yandan metinde, bilgi bozmayı önlemeye yönelik mücadeleye karşı da, “İnternet mevzuatını, uluslararası standartlara uygun olarak ifade özgürlüğünü kısıtlamayacak ve kişilik haklarını ihlal etmeyecek şekilde yeniden düzenleyeceğiz.” maddesinin yer aldığı görüldü.

Ayrıca, yolsuzlukla mücadelede Batı normlarının uygulanacağı vaadi verilerek, “4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu’nu Avrupa Birliği normlarına uygun olarak yeniden düzenleyeceğiz.” denildi.

BATI İSTEKLERİNE UYGUN VAATLER

Sunumda kritik başlıklarda batıcı yaklaşımlar açık ve net bir şekilde yinelendi. Neredeyse tüm bölümlerin içeriklerinde “Avrupa Birliği (AB) standartlarına kavuşturma”, “AB ile birlikte çözme” vurguları yer aldı. "AB’ye tam üyelik hedefimizdir." denildikten sonra yine AB hedefi doğrultusunda 7 madde daha sıralandı. “NATO ulusal güvenliğimiz açısından sağladığı caydırıcılık bakımından kritik önem taşımaktadır.”, "NATO bünyesindeki katkılarımızı sürdüreceğiz.", "Türkiye'nin yeniden F-35 projesine dönmesi için girişimlerde bulunacağız." gibi ifadeler kullanıldı. Dış politika ve terörle mücadele başlıklarında batının özel isteklerine uygun davranılması gözlerden kaçmadı.

FİLİSTİN’DE İKİ DEVLET KKTC’DE İKİ TOPLUM

Doğu Akdeniz’de tehditler görmezden gelinerek ve kaynakları tanımlanmayarak Türkiye’nin yalnızlaştırıldığı nitelemesi yapıldı. "Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de yalnızlaştırılmasının önüne geçecek, kaynakların hakça paylaşımında çoklu müzakere süreçleriyle sonuç alınmasına öncelik vereceğiz." cümleleri kuruldu. Türkiye’nin denizlerdeki milli egemenliğinin sembol kavramı “Mavi Vatan” hiç geçmedi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) devlet olarak dünyaya tanıtılması yoktu. “Kıbrıs milli davamızdır.” denilse de İsrail-Filistin sorununa “iki devletli çözüm” önerilirken Kıbrıs’ta “devlet” kelimesi kullanılmadı. Yerine “iki toplumun eşitliği” tanımı tercih edildi: “Kıbrıs sorununa adil ve kalıcı bir çözüm bulunması amacıyla KKTC’nin ve Kıbrıslı Türklerin kazanılmış haklarını koruma ve iki toplumun egemen siyasi eşitliğini sağlama hedeflerini gözeteceğiz.”

PKK’YI İNCİTMEMEK İÇİN ÖZEL ÇABA

Dış politikada ve terörle mücadelede iç siyasi hesaplara ve ideolojik yaklaşımlara yer verilmeyeceği dile getirildi. Terörle örgütlerine yardım eden ülkelere karşı diplomatik araçların kullanılacağının, meselenin özellikle ve dezenformasyonu etkisizleştirerek anlatılacağının altı çizildi. “Tüm terör örgütleri ve terörizmle mücadeleyi tüm güç unsurlarımızı kullanarak kesintisiz sürdüreceğiz.” gibi genel söylemler dillendirildi. Yargı bölümünde “FETÖ” tabiri kullanılırken bölücü terör örgütü PKK’ya ilişkin tek bir vurgunun bile olmaması dikkat çekti. ABD ve AB’nin “ifade özgürlüğü” adı altında PKK’ya nefes aldırma amacıyla Türkiye’nin terörle mücadele yasalarını değiştirmesini istediği bilinirken, “Terörle mücadelede, Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı gibi uluslararası örgütler bünyesinde kabul edilen belgeleri ve alınan kararları dikkate alan bir yaklaşım sergileyeceğiz.” taahhüdünde bulunuldu. İlgili başlığın daha ilk maddelerinde terörle mücadelede güvenlik ve özgürlük dengesine azami ihtimam gösterileceği kaydedildi. 

METİNDE ATATÜRK YOK

Altılı Masa’nın açıkladığı mutabakat metninde Mustafa Kemal Atatürk’ün yer almaması da dikkat çekti. Atatürk Havalimanı ve Atatürk Orman Çiftliği’yle ilgili maddelerdeki Atatürk ifadesi haricinde Atatürk’e hiç atıfta bulunulmaması tepki çekti. AK Parti İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi, sosyal medya üzerinden tepki göstererek, “HDP korkusu nelere kadir? Atatürk’ü ne mutabakat metinlerine yazabildiler ne de toplantı yaptıkları salonların duvarlarına asabildiler. Yazık! Sağdaki ‘Türkiye Yüzyılı’ programı Soldaki 6’lı Masa programı Takdir halkımızın!” şeklinde konuştu. Öte yandan mutabakat metninin açıklandığı Ankara Ticaret Odası Congressium Salonu'na da Atatürk resmi asılmaması dikkat çekti.

AVRUPA HAYRANLIK DUYACAKMIŞ!

Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, dün Halk TV’de katıldığı bir programda ‘Ortak Politikalar Mutabakat Metni’ne ilişkin açıklamalar yaptı. Babacan’ın metni anlatırken “Zor ama başaracağız dedim ve başardık işte. Avrupa’dan da (Ortak Politikalar Metni’ne) bakacaklar, hayranlıkla diyecekler ki ‘Aferin Türkiye’ye diyecekler.’” demesi dikkat çekti. Babacan’ın ifadelerine vatandaşlar sosyal medyada sert sözlerle tepki gösterdi. Vatandaşlar Babacan’a Atatürk’ün “Manda ve himaye kabul edilemez” sözleriyle yanıt verdi.

SAVCI HAKİMLERE AİHM TEHDİDİ

CHP Parti Sözcüsü ve Ekonomi Politikaları Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak da metnin açıklandığı gün kürsüde yaptığı açıklamada, Türkiye aleyhine kararlara imza atan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesini (AİHM) esas alacaklarını ilan etti. Cumhuriyet savcılarını, AİHM'de verilen ihlal kararları üzerine cezalandıracaklarını söyledi: “Yargı reformuyla, bağımsız ve tarafsız bir yargı için HSK'yı kaldıracağız. Yerine Hakimler Kurulu ve Savcılar Kurulu şeklinde iki kurul kuracağız. Adalet Bakanı ve müsteşarı Hakimler Kurulu'nda yer almayacak. Görevini kötüye kullanarak AİHM'in hak ihlaline yol açan savcılara neden oldukları zararın rücu edilmesini sağlayacağız. Tutuklamanın istisna olması ilkesinin titizlikle uygulanması için gerekli tedbirleri alacağız. Savunma mesleğini anayasal güvenceye kavuşturacağız.”

ORDUNUN LİYAKAT VE EYLEMLERİNE SORGULAMA

Ortak Politikalar Mutabakat Metni'nin savunma ve güvenlik konuları ile ilgili bölümü, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yapısı, komuta kademesi, terörle mücadele yöntemleri ve Vatan Savaşı'nın toptan bir eleştirisini içeriyor. Altılı Masa'nın iktidar dönemi için ortaya koyduğu hedefler, özünde bugün eksik gördükleri yönleri açık ediyor. Böylece ortaya; risk ve tehditler karşısında her türlü kapasite ve yeterlilik sorunu barındıran, demokratik denetim ve gözetimden uzak, itibarsız, liyakatsiz kadrolarca yönetilen, caydırıcı ve etkin olmayan bir askeri güç tablosu çıkıyor. Metinde “Askeri Şura kararlarında ehliyet, liyakat ve objektif kriterlerin esas alınacağı bir yapı oluşturacağız.” denilerek bugünkü komuta kademesinin liyakati sorgulanıyor. Terörle mücadelenin “hukuk içerisinde, güvenlik ve özgürlük dengesine azami ihtimam göstererek” yürütüleceği vurgusu ile PKK/HDP iddialarına kapı aralanıyor.

LGBT DAYATMASINA KARŞI TAVIR YOK

Altılı Masa’nın Ortak Politikalar Mutabakat Metni’nde “Aile kurumunu koruma ve kollamayı önceleyeceğiz.” denilse de batının cinsiyetsizleştirme planı LGBT dayatmasına karşı bir tavır yer almadı.

Masada Saadet Partisi dışındaki tüm partilerin LGBT propagandasını desteklediği biliyordu. LGBT konusuna İstanbul Sözleşmesi’nin adını metinde geçirmeyerek, “uluslararası sözleşmeler ve ulusal mevzuat hükümlerini etkili şekilde uygulayacağız” ifadesiyle çözüm bulunduğu görüldü. Sunumlarda ise birkaç defa “İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönüleceği” vurgulandı. Saadet Partisi tabanını ikna edebilmek adına metinde olmadığı anlaşıldı.

KIDEM TAZMİNATI TARTIŞMAYA AÇILACAKMIŞ

Altılı Masa’nın siyasi programında çalışma hayatına ilişkin düzenlemeler de yer aldı. Örgütlenme hakkına ilişkin kayda değer bir madde olmadığı görüldü. En dikkat çeken maddelerin başında ise kıdem tazminatına ilişkin öneri geldi. Mutabakat metninde “Kıdem tazminatı sistemini sosyal taraflarla diyalog çerçevesinde gözden geçireceğiz.” denildi. Çalışanların hayat garantisi olarak gördüğü kazanılmış hakkı, sendikaların kırmızı çizgisi olan kıdem tazminatını tartışmaya açma sinyali verildi. Bir yıl ve üzerinde çalıştıktan sonra işine son verilen ya da emeklilik dolayısıyla ayrılmak durumunda bulunanlara, çalıştığı süreye göre işverence topluca ödenen para olan kıdem tazminatı konusunda işveren kesiminin kaldırılması veya zorlaştırılması talebi olduğu biliniyordu. Başta TÜRK-İŞ olmak üzere işçi sendikaları ise “Kıdem tazminatına dokundurtmayız” diyerek kongrelerinde aldıkları kararlarla genel grev nedeni ilan etmişti.

EĞİTİM VE ÖĞRETİMDE İKİNCİ CUMHURİYETÇİ BAKIŞ

Altılı Masa’nın Ortak Politikalar Mutabakat Metni’nin eğitim ve öğretim bölümünde “Milli Eğitimi bir ideolojik çatışma alanı olmaktan çıkaracağız.” ifadesi dikkat çekti. Bölümün ilk maddesi olan vaadi bir dönem ulus devlet karşıtları da Türk milli eğitim sistemini “Kemalist” olarak nitelendirerek kullanmıştı. “Eğitimin ideolojik çatışma alanı olmaktan çıkarılması” talebi son dönemde İkinci Cumhuriyetçi çevreler tarafından “Ne Kemalist okullar ne İmam Hatipler” diyerek kullanılıyor.

Altılı Masa programında giderek yaygınlaşan, neredeyse devlet okullarının önüne geçen ve sistemi bozan paralı eğitim kurumları özel okullara ilişkin ise herhangi bir yaklaşım bulunmuyor.

Gençlere ilişkin vaatlerde de kanayan yara işsizlik sorunundan daha çok sınırlı bedava internet, ücretsiz yemek, kafe ve kütüphane, belli bir yaşa kadar ücretsiz kültür sanat etkinlikleri, ücretsiz pasaport, burs artırımı, bahar şenlikleri gibi şeyler öne çıkıyor.

METİNDEKİ ‘HDP MADDELERİ’Nİ AÇIKLADI

CHP Genel Başkan Yardımcısı Yüksel Taşkın, Halk TV'de katıldığı programda açıklamalarda bulundu. “Metinde HDP yok" diyenlere seslenen Taşkın, “HDP'ye ilgili maddeleri” sıraladı.

Halk TV'de Altılı Masanın açıkladığı Ortak Politikalar Mutabakat Metni tartışılırken CHP Genel Başkan Yardımcısı Yüksel Taşkın'dan dikkat çeken bir açıklama geldi. Taşkın, metinde HDP'nin olmadığını söyleyenlere yanıt vererek buna yönelik maddelerin olduğunu belirtti. Taşkın, “Bazıları diyor ki metinde Kürt yok, HDP yok. Herkes böyle spesifik bir yerde bakmaya çalışıyor. Dokunulmazlıkların kaldırılmasının zorlaştırılması, parti kapatmanın zorlaştırılması, barajın yüzde 3’e düşürülmesi, kayyum meselesinin çözülmesi...” ifadelerini kullandı.

Recep YAZGANRecep YAZGAN