Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Başkan Erdoğan, şunları söyledi: “Yeni yılın ikinci kabine toplantısını yine yoğun bir gündemle az önce gerçekleştirdik. Toplantımızda, ekonomi, eğitim, terörle mücadele ve dış politika başta olmak üzere pek çok kritik konuyu detaylıca ele aldık. Deprem bölgesindeki çalışmalar her zaman olduğu gibi kabine gündemimizin en önemli başlığıydı. Yaklaşan yerel seçimlere ilişkin hazırlıkları da gözden geçirdik. Güvenlik boyutu başta olmak üzere seçim sürecine dair değerlendirmelerimizi birazdan sizlerle paylaşacağım.
Önce hep yaptığımız gibi son kabinemizden bu yana gerçekleştirdiğimiz programları kısaca hatırlatmak istiyorum. Bir taraftan iyice yaklaşan 31 Mart seçimleriyle ilgili çalışmalarımızı yürütürken, diğer taraftan ülkemizi büyütme mücadelemizi sürdürüyoruz.
“TÜRKİYE, HEDEFLERİ DOĞRULTUSUNDA KARARLILIKLA İLERLİYOR”
Türkiye, şöyle bir fotoğrafın ortasında bulunmaktadır: Bölgemizde yaşanan savaşlar, çatışmalar ve saldırılar kesintisiz sürüyor. Küresel güvenlik mimarisindeki kırılmalar küresel ekonomideki belirsizlikleri de derinleştiriyor. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin önemli bir kısmı ciddi siyasi istikrarsızlık ve buna bağlı sosyal gerilim tehditleriyle yüzleşiyor. Dünya genelinde etkili olana tüm bu olumsuzluklara rağmen, Türkiye, hamdolsun hedefleri doğrultusunda kararlılıkla ilerliyor.
Turizmde 2023 senesi tarihimizin en iyi sezonu oldu. Turizm gelirimiz 2023’te bir önceki yıla oranla yüzde 17 artarak 54 milyar 315 milyon dolara yükseldi. Ülkemize gelen ziyaretçi sayısı 57 milyon kişiyi buldu. Turizmde bu tarihî başarıları muhalefetin ve bazı faşist çevrelerin turizmi baltalamaya yönelik menfi kampanyalarına rağmen elde ettik. Bu art niyetli propagandalar olmasaydı aslında çok daha yüksek oranlara ulaşabilirdik. 2024 yılı için hedefimiz, 60 milyon ziyaretçi, 60 milyar dolar turizm geliridir.
“TARİHİMİZİN EN YÜKSEK OCAK AYI İHRACAT TUTARINA ULAŞTIK”
İhracatta yakaladığımız ivmeyi ocak ayında da sürdürdük. Ocak ihracatımız geçen yılın aynı ayına göre yüzde 3,6 artışla 20 milyar dolar oldu, böylece tarihimizin en yüksek Ocak ayı ihracat tutarına ulaştık.
En büyük önceliğimiz olan istihdamda da olumlu hava devam ediyor. Bugün TÜİK tarafından açıklanan verilere göre, Türkiye’de işsizlik oranı Aralık 2023’te bir önceki aya kıyasla 0,1 puan düşüşle yüzde 8,8 geriledi.
Uluslararası yatırımcılar ve piyasalar nezdinde Türk ekonomisine güvenin artmasından memnuniyet duyuyoruz. Türk lirasının varlıklara yönelik talebin de yükselmesiyle ülkemiz risk primindeki düşüş devam ediyor. Önümüzdeki dönemde, ekonomi programımızın müspet yansımalarını enflasyon başta olmak üzere diğer alanlarda net bir şekilde göreceğiz.
“MİLLÎ UZAY PROGRAMIMIZ KAPSAMINDA BİR İLKİ GERÇEKLEŞTİREREK İNSANLI UZAY MİSYONUMUZU BAŞARIYLA HAYATA GEÇİRDİK”
Son kabine toplantımızdan bu yana bu doğrultuda attığımız adımlardan bazılarını şu şekilde ifade edebiliriz: Millî Uzay Programımız kapsamında bir ilki gerçekleştirerek insanlı uzay misyonumuzu başarıyla hayata geçirdik. Türk Hava Kuvvetlerimizin yetiştirdiği seçkin pilotlardan olan Alper Gezeravcı Uluslararası Uzay İstasyonundaki görevini ve bilimsel deneyleri tamamlayarak ülkemize döndü, biz de kendisini bugün kabul ettik.
İkinci astronotumuzu da önümüzdeki aylarda yeni deneyler yapmak üzere yörünge altı uçuş için uzaya göndereceğiz. İlk uzay misyonumuzun özellikle gençlerimizde uzay çalışmalarına, astronomiye ve bilime yönelik ilgiyi artırmasından memnuniyet duyuyoruz.
Ali Kuşçu, Fergani, Cezeri gibi ilim yolcularının mirasını taşıyan bir millete zaten başka türlüsü de yakışmazdı. Ülkemizin farklı alanlarda yaptığı her hamleyi değersizleştirmeyi maharet zannedenler maalesef burada da boş durmadı. İş yapmak, proje üretmek, ülkenin ve milletin hayrına vizyon ortaya koymak yerine, eser ve hizmetlere kulp takan, takoz koyan, engel çıkartan bu sığ anlayışı gördükçe üzülüyoruz. Türkiye’nin geçmişte kaybettiği hazine değerindeki yılların kaçırdığı fırsatların sebebini bunlara baktıkça daha iyi anlıyoruz. Biz, müzmin muhaliflere aldırmadan yolumuza devam ettik, ediyoruz ve edeceğiz.
“SAVUNMA SANAYİ YATIRIMLARIMIZIN MEYVELERİNİ TOPLAMAYI SÜRDÜRÜYORUZ”
Savunma sanayi yatırımlarımızın meyvelerini toplamayı sürdürüyoruz. Yalova Sefine Tersanesi'nde katıldığımız tek bir törenle donanmamızın ikinci büyük gemisi TCG Derya'yı, yerli imkanlarla üretilen millî firkateynimiz TCG İstanbul'u ve ona entegre edilen çeşitli silah sistemlerini, lojistik destek gemimiz TCG Üsteğmen Arif Ekmekçi'yi, dünyada elektronik harp kabiliyetine sahip ilk insansız su üstü aracımız Marlin SİDA'yı, kısacası her biri ayrı emek ve başarı örneği olan çok sayıda savunma sanayi ürününü Deniz Kuvvetlerimize teslim etmenin heyecanını yaşadık.
Kaptan-ı Derya Barbaros Hayrettin Paşa'nın 'Denizlere hâkim olan, cihana hâkim olur' sözünün rehberliğinde ilerliyoruz. Envantere aldığımız gemilerimizin ve silah sistemlerimizin donanmamıza hayırlı olmasını diliyor, projelerde emeği geçenleri tebrik ediyorum.
“ABD İLE BİR SÜREDİR YÜRÜTTÜĞÜMÜZ F-16 TALEBİMİZİN OLUMLU SONUÇLANMASINDAN MEMNUNİYET DUYUYORUZ”
Amerika Birleşik Devletleri ile bir süredir yürüttüğümüz F-16 talebimizin de olumlu sonuçlanmasından memnuniyet duyuyoruz. Ülkemize yönelik kısıtlamaların kaldırılmasıyla birlikte inşallah Türk savunma sanayi bundan sonra daha hızlı yol alacaktır.
İran Başkan Reisi’yi Yüksek Düzeyli İş Birliği Konseyimizin 8’inci toplantısı vesilesiyle 24 Ocak’ta Ankara’da misafir ettik. Sayın Başkanyla terörle mücadele, bölgesel gelişmeler ve Gazze krizi başta olmak üzere pek çok konuyu etraflıca istişare yaptık.
Yaptırımlar nedeniyle bir süredir yavaşlayan ikili ticaretimizi 30 milyar dolar hedefine ulaştırmakla kararlıyız. Farklı alanlarda imzaladığımız 10 yeni anlaşma ikili ilişkilerimizi geliştirme irademizin somut bir işaretidir.
“TÜRKİYE NE PAHASINA OLURSA OLSUN GÜNEY SINIRLARINDA BİR ‘TERÖRİSTAN’ KURULMASINA MÜSAADE ETMEYECEKTİR”
Millî Güvenlik Kurulumuzun ocak ayı toplantısında hem 2023 senesinin muhasebesini yaptık hem de sınır ötesi operasyonlarımızı kapsamlı bir değerlendirmeye tabi tutuktuk.
Şu gerçeği çok net bir şekilde görebiliyoruz: Türkiye, uyguladığı terörü kaynağında yok etme stratejisiyle bölücü terör örgütünü dar bir alana hapsetmiştir. Bölücü örgütün ömrünü uzatan ana faktör, kimi müttefiklerimiz ile Kuzey Irak’taki bazı yapıların teröristlere verdiği desteklerdir. Türkiye, elbette Irak’ın toprak bütünlüğüne ve egemenliğine saygılıdır. Irak’ın teröre karşı verdiği mücadeleyi tüm samimiyetimizle destekliyoruz. Iraklı kardeşlerimizden de haklı beklentimiz, Irak topraklarının ülkemize yönelik terör eylemlerinde bir üs olarak kullanılmasına izin vermemeleridir. Gerek Dışişleri Bakanımız gerek MİT Başkanımız gerekse Millî Savunma Bakanımız bu konudaki hassasiyetlerimizi Irak makamlarına iletti. Bu sene yaz aylarında Pençe Harekât bölgesindeki tahkimatımızı önemli ölçüde tamamlamış olacağız. Böylece 40 yıldır sürdürdüğümüz bölücü terör örgütüyle mücadelede çok daha etkin tedbirleri alma imkânına kavuşacağız.
Terörün yok edilmesi Irak’la hayata geçirmeyi planladığımız Kalkınma Yolu Projesi için de önemlidir. Türkiye ne pahasına olursa olsun güney sınırlarında bir ‘teröristan’ kurulmasına müsaade etmeyecektir. Terör örgütü mensuplarını nerede bulursak orada kafalarını ezmeyi bu amaçla oluşturulan altyapıları imha etmeyi sürdüreceğiz. Evlatlarımıza sınırlarımızın dışında da terörün olmadığı güvenli, huzurlu, istikrarlı ve barışın hüküm sürdüğü bir bölge bırakacağız.
“İSTANBUL’DA TAMAMLANAN RAYLI SİSTEM AĞLARININ UZUNLUĞU 338,5 KİLOMETREYE ÇIKTI”
Siyaset kulvarında partimizin ve Cumhur İttifakı’nın adaylarının tanıtımını yaptık. 31 Mart Seçim Beyannamesi’ni kamuoyumuzun takdirine sunduk. İzmir ziyaretimizde ayrıca 2 bin 60 yataklı şehir hastanemizi ve bağlantı yollarını resmen hizmete açtık. İstanbul trafiğine yeni bir nefes olarak gördüğümüz Gayrettepe-Kâğıthane Hattı’nı 29 Ocak’ta hizmete aldık. Böylece İstanbul Havalimanı ile Gayrettepe arasında 37,5 kilometrelik bir hat boyunca kesintisiz metro ulaşımını sağladık. Bu hattımızın da hizmete alınmasıyla İstanbul’da tamamlanan raylı sistem ağlarının uzunluğu 338,5 kilometreye çıkmıştır. Şu an İstanbul genelinde toplam uzunluğu 52,7 kilometre olan dört metro hattının inşası sürüyor. Uğraştıran değil ulaştıran İstanbul parolasıyla şehrimizin trafik çilesini bitirecek adımları atmaya devam ediyoruz. Önümüzdeki aylarda yapacağımız açılışlarla birlikte dört ayrı proje kapsamında 34 kilometrenin üzerinde uzunluğa ve 18 istasyona sahip raylı sistemi şehrimize kazandıracağız. Gayrettepe-Kâğıthane Metro Hattı’nın bir kez daha İstanbul’umuza hayırlı olmasını diliyorum.
Yaklaşık 10 yıllık bir çabanın neticesinde hayata geçirdiğimiz Diyanet Akademimizin ilk mezunlarını 1 Şubat’ta Külliyemizde ağırladık. Sekiz aylık eğitim süreçlerini başarıyla tamamlayan 4 bin 537 aday din görevlimize görev yerlerinde Rabbim’den muvaffakiyetler diliyorum. Diyanet camiamız sadece insanımıza din hizmetlerinin verilmesinde değil, 'Asım'ın neslinin' yetiştirilmesinde de önemli sorumluluklar üstleniyor. Çocuklarımızın ve gençlerimizin ruh, beden ve gönül sağlığına yönelik tehditlerin arttığı günümüzde hademe-i hayrat olan din görevlilerimizden daha fazla gayret bekliyoruz. Diyanet Akademisin de hizmete girmesiyle eğitim imkânları genişleyen din görevlilerimizin önümüzdeki dönem de ilim, irşat, tebliğ ve temsil görevlerini en güzel şekilde yerine getireceklerine yürekten inanıyorum.
İtalya Başbakanı Sayın Meloni’yi kabul ederek Avrupa Birliği tam üyelik süremiz, savunma sanayi alanındaki iş birliğimizin geliştirilmesiyle ticaret ve yatırım konularını ele aldık. Nijer Başbakanı Ali Mahamane Lamine Zeine ile heyetinin ülkemizi ziyareti Afrika’yla ilişkilerimizi tekrar gözden geçirmemize vesile oldu. Afrikalı kardeşlerimizle iş birliğimizi kazan kazan anlayışıyla her alanda güçlendirmeye devam edeceğiz.
“DEPREMZEDE KARDEŞLERİMİZİ EN KISA SÜREDE GÜVENLİ YUVALARINA KAVUŞTURMAK İÇİN GECE GÜNDÜZ KOŞTURUYORUZ”
Geçen sene 6 Şubat’ta sadece milletimizin değil, insanlık tarihinin de en yıkıcı, acı ve büyük tabii afetlerinden birini yaşadık. Kahramanmaraş merkezli depremler 11 ilimizi ve 14 milyon insanımızı doğrudan etkiledi. Bu depremlerde kaybettiğimiz 53 binin üzerindeki şehidimizi bir kez daha rahmetle yâd ediyor, Rabbim hepsini cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin diyorum.
Depremin birinci yıl dönümünde hem inşası tamamlanan konutların teslimatı yapmak hem de depremzedelerimizin acısına ortak olmak üzere bölgedeydik. Sırasıyla Hatay, Gaziantep, Kahramanmaraş, Şanlıurfa ve Adıyaman illerimizi ziyaret ettik. Depremden zarar gören tüm il, ilçe ve köylerimizde yeniden inşa çalışmaları kesintisiz sürüyor. Depremzede kardeşlerimizi en kısa sürede güvenli, huzurlu ve dayanıklı yuvalarına kavuşturmak için gece gündüz koşturuyoruz.
Sadece ziyaret ettiğimiz beş ilimizde kuralarını çekerek hak sahiplerine teslim ettiğimiz konut ve köy evi sayısı 31 binin üzerindedir. İnşallah iki ay içinde deprem bölgesi genelinde 75 bin konutun teslimini gerçekleştireceğiz. Takip eden dönemde de her ay 15-20 bin civarında konut ve köy evini hak sahipleriyle buluşturacağız. Böylece temel atmanın üzerinden bir sene geçmeden inşaatları bitirme sözümüzü önemli ölçüde yerine getirmiş olacağız.
Yıl sonuna kadar hedefimiz, 200 bin evi vatandaşlarımıza teslim etmektir. Ardından bu sayıyı süratle 390 bine ulaştıracağız. Hatay’da ve Antep’te deprem konutlarının yanı sıra, aralarında bin 875 yataklı Gaziantep Şehir Hastanesinin de bulunduğu üç modern sağlık tesisinin resmî açılışını gerçekleştirdik. Devlet olarak deprem bölgesinde sadece konut ve ev inşa etmiyoruz. Şehirlerimizin depremde tahrip olan ana meydanlarını, caddelerini, altyapı ve üst yapı çalışmalarını da biz yapıyoruz.
“DEPREM BÖLGESİNDE, ŞEHİRLERİMİZİN EKONOMİSİNE GÜÇ KATACAK PROJELERİ DEVREYE ALIYORUZ”
Ayrıca deprem bölgesinde, istihdamı ve üretimi canlandıracak, şehirlerimizin ekonomisine güç katacak projeleri devreye alıyoruz. Bunlardan biri de iskân ve istihdam temasıyla yürüttüğümüz deprem bölgesi şehirlerimizi savunma sanayi merkezleri hâline getirecek yatırımlardır. Savunma Sanayi Başkanlığımız tarafından planlamaları yapılarak ilk adımları atılan savunma sanayi kuruluşlarımız önümüzdeki aylarda birer birer faaliyete geçecektir.
Ziyaretlerimizde bu müjdelerimizi de şehirlerimizle paylaştık. Deprem şehirlerimizi altyapısıyla, üstyapısıyla, üretimiyle, ticaretiyle, sanayisiyle tamamen ayağa kaldırana kadar var gücümüzle çalışacağız. Tabii bu arada daha önce verdiğimiz sözlerin de takipçiyiz. 14-28 Mayıs seçim döneminde milletimize taahhüt ettiğimiz Aile ve Gençlik Fonuyla ilgili mevzuat çalışmaları tamamlandı. İlk etapta deprem bölgesinde hayata geçireceğimiz fona başvuruları 15 Şubat’tan itibaren almaya başlıyoruz. Böylece depremzede gençlerimizin yuva kurmalarına yardımcı olacağız.
“ASRIN BİRLİKTELİĞİYLE, ASRIN FELAKETİNİN YARALARINI SÜRATLE SARACAĞIZ”
Buradan deprem bölgesindeki kardeşlerime seslenmek istiyorum: Kim derse desin, biz büyük bir devlet ve asil bir milletiz. Bu topraklardaki bin yıllık tarihimiz boyunca nice zorlukların, badirelerin, saldırıların ve imtihanların üstesinden geldik. Tasada ve sevinçte bir olduğumuzu sayısız defa gördük. İnşallah yine başaracağız. Asrın birlikteliğiyle, asrın felaketinin yaralarını süratle saracağız. Sizden felaket tellallarına ve bozgunculara prim vermemenizi özellikle rica ediyorum. Hükûmet olarak bu hassas süreci kimseye mahcup olmadan, herkesin gönül hoşluğunu temin ederek, her bir kardeşimin hayır duasını alarak alnımızın akıyla inşallah nihayete erdireceğiz. Depremzede kardeşlerimizden gönüllerini ferah tutmalarını bekliyorum. Rabbim ülkemizi ve milletimizi her türlü afetten, kazadan, beladan, saldırıdan muhafaza eylesin diyorum. Bir kez daha depremde kaybettiğimiz canlarımızı rahmetle yâd ediyor, geride kalanlara Mevla'dan sabrı cemil niyaz ediyorum.
“ARTIK SİYASETİYLE, TOPLUMUYLA, EKONOMİSİYLE BAMBAŞKA BİR TÜRKİYE VAR”
Bilhassa son 10 yıldır her seçim dönemi öncesinde olduğu gibi 31 Mart seçimleri yaklaşırken de milletimizi huzursuz edecek görüntüler ardı ardına gelmeye başladı. Terör saldırılarından eski Türkiye’den ödünç alınma provokatif çıkışlara kadar her türden oyun yeniden devreye sokuldu.
Eskiden siyaset mühendisliğiyle demokrasimizin, toplum mühendisliğiyle birlik ve beraberliğimizin, küçük meblağlı spekülasyonlarla ekonomimizin kontrolünü ele almayı alışkanlık edinenler yine boş durmuyor. Hâlbuki artık siyasetiyle, toplumuyla, ekonomisiyle bambaşka bir Türkiye var. Geçtiğimiz mayıs seçimlerinde milletimiz bu gerçeği içerideki ve dışarıdaki tüm vesayet ve darbe heveslilerine bir kez daha ispatladı. Yüzlerine çarpılan bu gerçeğe rağmen Mahalli İdareler Seçimlerini, ülkemizi tökezletmenin aracı hâline dönüştürme hayali kuranların inşallah yine heveslerini kursaklarında bırakacağız.
“BU MİLLETİ HER DOĞRULUŞUNDA SIRTINDAN HANÇERLEYENLERİN DEVRİ ARTIK KAPANMIŞTIR”
Türkiye’nin 21 yıldır en büyük gücü olan güven ve istikrar iklimini bozmak isteyenlere Allah’ın izniyle fırsat vermeyeceğiz. Bu ülkenin rahmetli Menderes ile birlikte 1950'de başlayan demokrasi ve kalkınma yolculuğunu 1960 darbesi ile kesenlerin, hemen ardından yeniden toparlanan siyasi ve ekonomik düzeni önce 1971 muhtırasıyla ardından 1980 darbesi ile sabote edenlerin, rahmetli Özal'ın tekrar yükselttiği büyük ve güçlü Türkiye hayalinin önünü 28 Şubat darbesi ile kesenlerin, AK Parti iktidarları boyunca aynı amaç doğrultusunda sayısız yol ve yöntemi deneyenlerin, hiçbiri işe yaramayınca yeniden darbe ve kaos çıkarma silahına sarılanların, velhasıl bu milleti her doğruluşunda sırtından hançerleyenlerin devri artık kapanmıştır. Bayat senaryolar ne milletimiz nezdinde işe yarıyor ne de bölge ve dünya gerçekleri buna uygun zemin hazırlıyor. Türkiye artık hem siyasi hem ekonomik hem askerî olarak bambaşka bir ligin oyuncusudur.
Bizim iktidarımızın ilk 10 yılı vesayetle mücadeleyle, ikinci 10 yılı ise terör ve millî irade hırsızlarına karşı verdiğimiz kavgayla geçti. Bu süreçte asla ihmal etmediğimiz husus ise demokrasi ve kalkınma atılımlarını sürdürmekti. Böylece 2023 hedeflerimizin Türkiye Yüzyılı vizyonuna ulaşan bir şahlanışın altyapısını inşa etmeyi başardık. Türkiye'nin 1960'lardaki, 1970'lerdeki, 1990'lardaki gibi küresel yönetim ve ekonomi sisteminde hak ettiği yeri almasının önüne geçecek hatalar yapmasını bekleyenler daha çok beklerler. Artık etrafı kan ve ateş çemberiyle çevrili olduğu hâlde güvenle, huzurla, istikrarla Türkiye Yüzyılı idealini hayata geçirmek için kararlılıkla hedeflerine doğru ilerleyen bir Türkiye var.
“TÜRKİYE, SIKINTILARININ HEPSİNİN ÜSTESİNDEN GELECEK PROGRAMA, İMKÂNA, EN ÖNEMLİSİ DE KUDRETE SAHİP BİR ÜLKEDİR”
Sıkıntılarımız yok mu, elbette var. Bu sıkıntıların bir kısmı küresel ve bölgesel krizlerin yansımaları, bir kısmı da ayağımıza takılan çelmelerin bedelleridir. Herkesin elini vicdanına koyarak şu sorulara hakkaniyetle cevap vermesini bekliyoruz. Dünyada Gezi olaylarıyla başlayıp, 17-25 Aralık, emniyet, yargı darbe girişimi ile süren, PKK terörünün şehirlerimizi hedef alması ve DEAŞ'ın sınırlarımıza dayanmasıyla yükselen, 15 Temmuz darbe girişimi ile zirveye ulaşan, sınırlarımız boyunca kurulmaya çalışılan 'teröristan' gayretleri ile desteklenen, ekonomimizi mahvetme tehditleriyle genişleyen, Kovid-19 salgını ve Rusya-Ukrayna Savaşı gibi küresel krizlerle beslenen, 6 Şubat depremleri ile 53 bin canımıza mal olan ve 104 milyar dolar maliyet çıkartan bir felakete maruz kalan, velhasıl böylesine büyük sıkıntılara düçar olup da hâlâ ayakta duran, hâlâ hedeflerinden kopmayan, hâlâ programlarını uygulayabilen bir başka ülke örneği var mıdır? Emin olun, Türkiye'den başka her ülke için bu sorunların bir tanesi bile büyük bir yıkım sebebiydi. Tek başına Kovid-19 salgınının en gelişmiş ülkeleri bile nasıl çaresiz duruma düşürdüğünü hep birlikte görmedik mi?
Biz bu salgını en az hasarla atlatan toplum olduk. Sınırlarına dayanan masum göçmenlere dahi tahammül edemeyip siyasi ve sosyal bunalımlara giren ülkeler görmedik mi? Biz eli silahlı teröristlerin saldırılarını püskürtüp başlarını inlerinde ezdik. Kendi coğrafyalarına yakın bir yerde çıkan savaşın etkisiyle korku ve endişe içinde oradan oraya savrulan toplumlar görmedik mi? Biz savaş çığırtkanlığı yapmak yerine barış çabalarına sarılmayı seçtik.
Yanı başlarında yaşanan katliamları görmezden gelerek varlık sebepleri saydıkları değerlere ihanet eden ülke yönetimleri görmedik mi? Biz mazlumun ve masumun yanındaki duruşumuzu hiç bozmadık. Bu örnekleri onlarca yüzlerce başlıkta çeşitlendirmek mümkündür.
Kendi adımıza buradan almamız gereken mesaj şudur; Türkiye yaşadığı onca sıkıntıya, onca zor imtihana rağmen hamdolsun sıkıntılarının hepsinin üstesinden gelecek programa, imkâna, en önemlisi de kudrete sahip bir ülkedir. Milletimizle el ele vererek çözemeyeceğimiz hiçbir mesele olmadığı inancıyla mücadele bayrağını bir an bile yere düşürmeden yolumuza devam ettik ve devam edeceğiz. İşte böylesine tarihî bir destanı özellikle yazan aziz milletimiz, ne enflasyon ne de başka gayretler bizi çökertemez, çökertemeyecek.
“TÜRKİYE YÜZYILI’NIN AYDINLIĞINA 85 MİLYON HEP BİRLİKTE ULAŞACAĞIZ”
Ve şairin ifade ettiği gibi: “Atiyi karanlık görerek azmi bırakmak/ Alçak bir ölüm varsa, eminim, budur ancak.” Evet, bizim inancımızda karamsarlık ve umutsuzluk küfre eş değer sayılmıştır. Geçtiğimiz 21 yılda Türkiye’yi asırlık eksiklerini telafi ederek nasıl 3 kat, 5 kat, kimi alanlarda 10 kat, 20 kat büyüttüysek inşallah Türkiye Yüzyılı’nın aydınlığına da 85 milyon olarak hep birlikte ulaşacağız. Aksini iddia eden, şayet bunu gafletinden, hasedinden, idrak yoksunluğundan yapmıyorsa hiç şüphesiz kesinlikle altında sinsi ve karanlık bir hesap yatıyordur.
Türkiye, millî mücadelenin bizatihi kendisiyle nice hesapları bozmuş, Cumhuriyetimizle binlerce yıllık geleneğin son devletini kurmuştur. Bugün de inşallah önümüzdeki sorunları çözerek Cumhuriyetimizi ikinci asrında hak ettiği yere çıkartacağız.