Güncel
Giriş Tarihi : 20-02-2020 14:02   Güncelleme : 20-02-2020 14:02

Türkiye’nin En Tehlikeli Cemaati!

Masonlar Türkiye’nin en karanlık ve en tehlikeli cemaati. Ticaretten siyasete, üniversitelerden bürokrasiye hemen her yerde aktif ve Türkiye’nin gelişiminin önündeki en büyük engeller.

Türkiye’nin En Tehlikeli Cemaati!

MAH’ın (günümüzde MİT) 14 Temmuz 1960’da tamamladığı “Mason tehlikesi” isimli raporda bu “cemaate” ilişkin önemli tespitler yer alıyor.

Onlar, bu milletin istikbalinin önündeki en büyük engel ve Türkiye’nin en tehlikeli cemaati. Onlar ne yazık ki, hâlâ ticaretten siyasete, üniversitelerden bürokrasiye hemen her yerde aktifler ve bu milletin gelişiminin önündeki en büyük engeller. Sadece devlet mekanizmalarına değil, dinî, siyasî, iktisadî yani millî hangi unsur varsa oraya nüfuz etmekteler. Tehlike büyük ve ne yazık ki, bu büyük tehlikeye yönelik mücadele yapılmıyor.

 

Onlar, Osmanlı’yı parçalamak için büyük uğraşlar veren ve nihayetinde müttefikleri ile birlikte yıkan, Türk milletinin Millî Mücadele’sinin üstüne çöreklenen, darbeler yapan, başbakanları asıp, cumhurbaşkanlarına suikastlar düzenleyen, milletin varını-yoğunu yiyen, Türkiye’nin gelişmesini engelleyen, sinema, medya ve kültür dünyasındaki beslemeleri ile Müslüman milletin neslini şekillendirmeye çalışan karanlık bir cemaat.

 

1997 yılında çekilmiş, Masonluğa kabul ayininden bir görüntü.

***

Türk Mason Dergisi

Menderes zamanında talimatı verilen, ancak 14 Temmuz 1960’da tamamlanan zamanın Milli İstihbarat Teşkilatı MAH’ın hazırladığı “Mason tehlikesi” isimli raporda, “Siyonizm’in aleti olmakta ve bir maşa gibi kullanılmaktadır” diye tarif edilen, Türkiye’nin bu en gizli cemaati, kendi neşrettikleri Temmuz 1957 tarihli Türk Mason Dergisi’nin 27. sayısının kapağında ise kendilerini şöyle tarif etmişlerdi: “Muhtelif memleketlerdeki Mason teşkilâtı, müşterek gayede ve idealde birleşme bakımından üniversal, fakat kendi memleketi bünyesinde tamamıyla müstakil bir müessesedir.”

 

Masonlar kimdir?

Bu cemaate dahil olan kişiler, ancak ulaştığı derecenin sırlarına vakıf edilirler.

Dünyanın ve Türkiye’nin en karanlık cemaati olan Masonlarla ilgili dünya dolusu kitap ve makale neşredilmişse de, hâlâ kim oldukları konusunda toplumun, özellikle de yeni neslin onlar hakkında pek bir fikri yok. Masonların liderlerinden Remzi Sanver’in Fatih Altaylı’ya söylediği “Masonluğun temeli bir ülkü mabedi inşa etme, sevgi mabedi inşa etme görevidir. Süleyman Mâbedi’nin inşası tanımı da bunu temsil eder” cümlesinde de itiraf edildiği üzere, onlar Siyonizm’e hizmet ederler. 14 Temmuz 1960’da zamanın Milli İstihbarat Teşkilatı’nca hazırlanan “Mason Tehlikesi” isimli raporda “Siyonizm’in aleti olmakta ve bir maşa gibi kullanılmaktadır” şeklindeki tarihî cümle ile zamanın Emniyet Teşkilatı’nın hazırladığı rapor da bu gerçeği teyit ediyor.

 

Her ne kadar onlar kendilerini ‘millî’ olarak takdim etseler de bu tehlikeli cemaat, başı sonu belli olmayan, dünyayı kuşatmış beynelmilel bir yapı. Ritüelleri Kabalizm’e ait. Şeffafmış gibi gözükme çabalarına rağmen, sırlarına üyeleri bile vakıf değil. Lions ve Rotary Kulüpleri ile teşkilatlarında hazırladıkları kişilerin uygun olanları bu karanlık cemaate dâhil edilir. İlk dereceden 33. dereceye adım adım ilerletilerek bir üst dereceye yükseltilenler, ancak ulaştığı derecenin sırlarına vakıf edilirler. Geri dönüşü olmayan bu sırları ifşa etmeye kalkanları bekleyen şey kefen giymektir. Dünyada az sayıdaki 66’ncı Mason derecesine şu ana kadar Türkiye’den erişebilen çıkmamıştır.

 

DÖNME OLURLARSA İDEALDİR

Geri dönüş olmayan bu yolculuğa herkes alınmaz. Oraya girebilmenin gerekli şartları, Türk İstihbarat Teşkilatı MAH’ın “Masonluk Tehlikesi” adlı raporunda şöyle anlatılıyor: “Tahsilli, kültürlü, nüfuzlu yani bir kelime ile cemiyetlerin kalburüstü şahsiyetleridir. Hele bunlar bir de dönme olurlarsa idealdir. Kültürlü insanları aldatan, parlak sözleri, fakat ne yazık ki bu ifadeler yalnız bir maskeden ibarettir!”

 

SÜREKLİ AV İÇİN PUSLU HAVA ÜRETİRLER

Resmi gözükmekle birlikte yer altı örgütlerinden daha gizli usullere sahip olan bu karanlık cemaat, en büyük av olan Türkiye’nin ortamının sürekli puslu olmasını sağlamaya çalışırlar. Bu yüzden bağlı oldukları dış merkezlerden emir alırlar ve o emirlere de uymak zorundalar. Onların arasındaki bu ilişki, askerî emir komuta zincirinden daha ileri düzeyde olup, kefenden başka hiçbir bağca koparılamaz bir sayanim/yardımlaşma sistemidir.

 

1997 yılında çekilmiş, Masonluğa kabul ayininden bir görüntü.

 

GÂYELERİ MİLLETİ KOF BİR GÖVDE GİBİ YERE SERMEK

“Bu uslu ve uysal maskenin altında ne korkunç bir çehre saklıdır. Kültür seviyesi ne kadar yüksek olursa olsun yalnız kültür hiçbir zaman bu çehreyi teşhise kâfi gelmez. Onun korktuğu ve bucak bucak saklandığı yegâne kuvvet milliyetçilik ruhu, millî haysiyet, millî şeref ve millî gururdur” denilen MAH raporunda şu sarsıcı değerlendirmelere yer veriliyor: “İşte Masonların hakiki hedefi, yoksa ne hürriyet, ne müsavat ve ne de uhuvvettir. Milleti millet yapan özü, o büyük cevheri için için, sinsi sinsi kemirmek ve kof bir gövde gibi yere sermektir. ‘Gaye vasıtayı mubah kılar’ düsturu esas prensipleridir.”

Yenişafak

Recep YAZGANRecep YAZGAN