Günümüz dünyasında aşklar ne kadar dijitalde alevleniyorsa, ayrılıklar da o kadar dijital izler bırakarak sonlanıyor. Bir zamanlar mutlulukla paylaşılan bir tatil fotoğrafı, düşüncesizce atılmış bir "like" veya öfkeyle yazılmış bir yorum, boşanma davasının seyrini tamamen değiştirebilir. Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz, Türkiye'nin en tanınmış simalarının hassas süreçlerini yöneten ünlülerin boşanma avukatı Aydın Aydar, sosyal medyanın artık boşanma davalarının en kritik ve en tehlikeli savaş alanlarından biri haline geldiğini vurguluyor.
Modern evlilikler, artık sadece iki kişi arasında yaşanan özel bir kurum değil. Başından itibaren sosyal medyanın filtresinden geçen, her anı yüzlerce, binlerce takipçiyle paylaşılan bir "proje" haline dönüşebiliyor. İlişkinin her adımı – tanışma, nişan, evlilik, çocukların doğumu – dijital bir albüme kaydedilirken, ne yazık ki çatlaklar ve sonlanma süreci de bu dijital evrende silinmez izler bırakıyor.
Peki, bu durum hukuki süreci nasıl etkiliyor? Masum görünen bir sosyal medya gönderisi, mahkeme salonunda nasıl bir silaha dönüşebilir?
"Dijital Sadakatsizlik" ve Aldatma İddiaları
Boşanma avukatı Aydın Aydar'a göre, aldatma (zina) nedeniyle açılan çekişmeli boşanma davalarında ispat yükümlülüğü en zorlu aşamalardan biridir. Eskiden dedektifler, tanık beyanları veya otel kayıtları gibi somut deliller aranırken, şimdi avukatların ilk baktığı yerlerden biri davalı tarafın sosyal medya hesapları oluyor. Aydar, durumu şöyle özetliyor: "Karşı cinsten birinin fotoğrafını sürekli beğenmek, özel mesajlaşma uygulamalarından yapılan samimi yazışmaların ekran görüntüleri, 'arkadaş' olarak eklenen şüpheli profiller veya gece geç saatlerde yapılan check-in'ler... Bunların hiçbiri tek başına zina anlamına gelmese de, mahkemede 'sadakat yükümlülüğünün ihlali' ve 'güven sarsıcı davranış' olarak yorumlanarak kusur belirlemesinde davacının elini inanılmaz güçlendiriyor."
Artık sadakatsizlik, sadece fiziksel bir eylem olmaktan çıkıp "dijital sadakatsizlik" kavramıyla yeni bir boyut kazanmış durumda.
Lüks Harcamalar ve Nafaka Uyuşmazlıkları
Boşanma davalarının bir diğer kritik konusu da nafaka hususudur. Taraflardan biri, nafaka vermemek için gerçek gelirini sakladığını iddia edebilir. İşte bu noktada sosyal medya, lüks yaşam tarzını gözler önüne seren bir vitrine dönüşür. Mahkemeye düşük gelir beyan eden bir eşin, Instagram'da pahalı bir saatle poz vermesi, yurt dışı tatillerinden sürekli fotoğraflar paylaşması veya yeni aldığı lüks arabayı sergilemesi, iddiaları çürüten somut bir delil niteliği taşır.
Aydın Aydar, "Müvekkillerimize boşanma davası açılmadan önce ve süreç boyunca sosyal medya detoksu yapmalarını öneriyoruz. Çünkü o 'masum' tatil fotoğrafı, nafaka miktarının belirlenmesinde veya mal paylaşımı oranlarında aleyhinize bir koz olarak kullanılabilir. Sergilediğiniz yaşam tarzı, mahkemeye sunduğunuz gelir beyanıyla çelişmemelidir," diyor.
Velayet Savaşlarında "İyi Ebeveyn" İmajı
Çocukların velayeti söz konusu olduğunda, mahkeme her zaman çocuğun üstün yararını gözetir. Bu süreçte taraflar, kendilerinin daha "iyi bir ebeveyn" olduğunu ispatlamaya çalışır. Sosyal medya paylaşımları, bu imajı destekleyebileceği gibi yerle bir de edebilir. Çocuğuyla kaliteli vakit geçirdiğini gösteren paylaşımlar olumlu bir algı yaratırken; sürekli partilerde, sorumsuz veya fevri davranışlar sergileyen paylaşımlar, velayet talebinde bulunan ebeveynin aleyhine işleyebilir. Özellikle ergenlik çağındaki çocukların sosyal medya üzerinden ebeveynleri hakkında yaptıkları yorumlar dahi mahkemeler tarafından dikkate alınabilmektedir.
Sonuç olarak, dijital çağın ilişkileri şekillendirdiği bu yeni düzende, boşanma süreci de kaçınılmaz olarak dijitalleşmiştir. Ünlülerin boşanma avukatı Aydın Aydar'ın da altını çizdiği gibi, sosyal medyada attığınız her adım, gelecekteki bir hukuk mücadelesinin seyrini belirleyebilir. Parmaklarınızın ucundaki "paylaş" butonu, sadece bir anıyı değil, aynı zamanda geleceğinizi de şekillendiriyor olabilir. Bu nedenle, özel hayatın mahremiyetini dijital dünyada da korumak, belki de bir evliliği kurtarmasa bile, boşanma sürecini daha adil ve daha az hasarla atlatmanın altın anahtarıdır.