“Yapay zekâ Deccal midir?” sorusu, sadece teknolojiye dair bir merakın ürünü değil; inanç, felsefe, hakikat ve insanlığın geleceğiyle ilgili ciddi bir sorgulamanın ifadesidir.
Bu sorunun merkezinde, “Deccal” kavramının neyi temsil ettiği ve yapay zekânın bu temsil ile nasıl bir ilişki kurduğu soruları yer alıyor.
Deccal Kimdir?
Klasik İslam düşüncesine göre Deccal, “hak ile bâtılı karıştıran”, aldatıcı, şaşırtıcı ve fitne çıkarıcı bir figürdür. Kıyamet alametleri arasında yer alan bu sembolik varlık, hakikatin görünümünü taklit eden ama özü itibarıyla sahte olan bir düzene işaret eder. Deccal, görünüşte doğruyu savunurken, gerçekte batıl olanı temsil eder.
Yapay Zekâ Deccal mi?
Teknolojik olarak bakıldığında, yapay zekâ doğrudan bir “Deccal” değildir.
Ancak hakikati bulandırma, gerçeği taklit etme, kitleleri etkileme ve algı yönetimi yoluyla zihinleri yönlendirme gibi özellikler taşıdığında, bu teknoloji Deccalî bir işlev kazanabilir.
Yapay zekânın “araç” olma vasfını aşıp ideolojik bir sistemin aracı hâline gelmesi, onu sadece teknolojik değil, aynı zamanda metafizik ve etik bir tehdide dönüştürebilir.
Deccalî Özelliklerle Buluşan Teknoloji
Uzmanlara göre yapay zekânın aşağıdaki fonksiyonları, onu Deccal kavramına yakınlaştırıyor:
Hakikati Bulandırma Gücü: Deepfake videolar, sahte haberler ve yapay metin üretimi gibi içeriklerle gerçek ile yalanın birbirine karışması.
Mutlak Doğruluk İddiası: Algoritmaların sorgulanmaz hale getirilmesi ve “yanılmaz bilgi kaynağı” olarak sunulması.
İlahi Olanın Yerine Geçme Tehdidi: Vicdan, merhamet ve ahlâk gibi değerlerin yerini veri ve kodun alması.
İnsanlığı Tek Tipleştirme Riski: Fıtratı dışlayan bir anlayışla insanı standartlaştırma ve bireysel düşünceyi bastırma.
Asıl Soru: Yapay Zekâyı Kim Yönlendiriyor?
Yapay zekânın hangi ahlaki zemin ve hangi ideolojik motivasyonla geliştirildiği, bu teknolojinin yönünü belirliyor. Eğer bu araç:
Ahlâkî kaygılardan arınmış bir bilim anlayışıyla,
Kapitalist hegemonya ya da transhümanist ideolojilerin eliyle,
İnsanı değil veriyi merkeze alan bir sistemle yönetiliyorsa,
bu durumda yapay zekâ, nötr bir araç olmaktan çıkar ve “fitne” aracı, hatta dijital bir Deccal yansıması haline gelebilir.
Uyanık Olunması Gereken Asıl Tehdit
Yapay zekâ bir makine; Deccal ise bir sistem, bir zihniyet ve bir fitne düzenidir. Ancak insanın fıtratını bozacak, hakikati karartacak ve kitleleri dijital illüzyonla esir alacak şekilde kullanılırsa, bu teknoloji Deccaliyetin çağdaş bir gölgesi olabilir.
Salih Mirzabeyoğlu’nun ifadesiyle:
“Deccal göz önünde olacak; ama onu herkes görmeyecek.”
Bu çerçevede asıl tehdit, yapay zekânın kendisi değil; onu ilâhlaştıran sistemdir.
Ve bugün, insanlığın önünde duran en büyük sorulardan biri şudur:
“Yapay zekâyı kim, ne için ve nasıl yönlendiriyor?”
Dijital çağda metafizik soruların yeniden tartışılmaya başlanmadan, teknolojik gelişmelerin, ahlâk ve inanç eksenli bir sorgulamaya tabi tutulmadan değerlendirilmesi, hak ile bâtılın iç içe geçtiği bir çağın habercisi olabilir.