Fikir
Giriş Tarihi : 10-06-2020 16:03   Güncelleme : 10-06-2020 16:05

Zincirler Kırılsın, Ayasofya Açılsın!

Ayasofya adındaki "aya" sözcüğü "kutsal, azize", “sofya” sözcüğüyse herhangi bir kimsenin adı olmayıp Eski Yunancada “bilgelik” anlamındaki "sophos" sözcüğünden gelir. Dolayısıyla “aya sofya” adı “kutsal bilgelik” ya da "ilahî bilgelik” anlamına gelmektedir.

Zincirler Kırılsın, Ayasofya Açılsın!

Bizans İmparatoru I.Justinianus tarafından, 532-537 yılları arasında inşa ettirilmiş 29 Mayıs 1453 tarihinde İstanbul'un Osmanlılar tarafından fethedilmesi ile Fatih Sultan Mehmet Han tarafından camiye dönüştürülmüştür.

 

Fatih Sultan Mehmet, şehri fethettiğinde kendisine ganimet payı olarak sadece Ayasofya’yı aldı. Kilise, fetihten sonra bizzat Fatih’in imam olarak kıldırdığı ilk Cuma Namazı sonrasında da vakfedilerek Camiye çevrildi.

 

1930 ile 1935 yılları arasında restorasyon çalışmaları nedeniyle halka kapatılan Ayasofya, Bakanlar Kurulu’nun 24 Kasım 1934 tarih ve 7/1589 sayılı kararıyla müzeye çevrilmiştir. 1 Şubat 1935’te ziyarete açılan müzeyi Atatürk 6 Şubat 1935 tarihinde ziyaret etmiştir.

 

Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği, Bakankar Kurulu'nun bahsettiğimiz kararının iptali istemiyle Danıştay 10. Dairesi’ne 2005’te dava açtı. Daire, 31 Mart 2008’de Ayasofya’nın müze olarak kullanılmasında hukuka aykırılık bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verdi. Derneğin söz konusu karara itiraz etmesi üzerine konu, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na taşındı. Kurul, 10 Aralık 2012’de Dairenin kararını onadı. Davacının karar düzeltme talebi de Kurul tarafından 6 Nisan 2015’de reddedildi.

 

Bunun üzerine Dernek, 2015 yılında Anayasa Mahkemesine, "Ayasofya’nın ibadete açılması yönündeki talebin reddedilmesinin din ve vicdan hürriyetini ihlal ettiği" gerekçesiyle bireysel başvuruda bulundu. AYM Birinci Bölümü, 13 Eylül 2018’de ele aldığı başvuruyu, ‘incelenmeksizin kişi bakımından yetkisizlik’ nedeniyle kabul edilemez buldu.

 

Dernek, 2016 yılında ikinci kez Danıştay 10. Dairesi’ne dava açtı. Dernek, ilgili Bakanlar Kurulu kararın iptalinin yanı sıra kararın üzerindeki Atatürk imzasının incelenmesini de istedi. Çünkü Mustafa Kemal Atatürk'ün imzasının sahte olduğu ileri sürülüyordu.

 

Dosyayı ve Derneğin iddialarını inceleyen Daire, 2 Temmuz 2020 gününe Ayasofya’yı görüşmek üzere duruşma açtı. Yapılacak duruşmada, Ayasofya ile ilgili kararın çıkması bekleniyor.

 

Danıştay,  Derneğin iddiaları ile ilgili bir inceleme yapıp karar verecektir mutlaka. Cumhurbaşkanımızın beklediği karar da zaten bu.

 

Atatürk’ün, Cumhurbaşkanlığının son senelerinde Bakanlar Kurulu Kararlarından bazılarını bizzat imzalamadığı, imza yerine kaşesinin basıldığı bilinirken;

 

▪︎Ayasofya’nın, o devirde memlekette sinek bile uçsa haberdar olan Mustafa Kemal Atatürk’ten habersiz, yani sahte bir imza ile müzeye çevrilebileceğine,

Ya da o günlerin havuz medyasının manşetlerindeki “Ayasofya Camii müze olacak, oluyor, olduuuu!” haberlerini de mi hiç okumadığına, ihtimal vereniniz var mıdır?

 

1980'li ve 1990'lı yıllarda Millî Gençlik Vakfı'nın tertip etmiş olduğu İstanbul'un Fethi Programlarında, "Zincirler kırılsın, Ayasofya açılsın" sloganı atanlar, tek başlarına iktidarlarının 18.yılında Ayasofya'yı bir imza ile Cami olarak açma hak ve selahiyetine sahiplerken, Danıştay'dan karar beklemeleri inşaallah ipe un serme gayretleri değildir.

 

Sadece merakımdır;

 

▪︎29 Mayıs 1453 tarihinden bugüne kadar, Ayasofya'da ne zaman çan sesi duydu da MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli, "Ayasofya'da çan değil ezan sesleri yükselecek" dedi?

 

▪︎Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Ayasofya'yı Sultan Ahmet Cami dolduğunda açabileceklerini söylemişti, acaba doluyor mu?

 

Bi istiyoruz ki; ister Cumhurbaşkanının alışkanlık haline gelen bir çıkışla sosyal medyadan açtım gitti desin. isterse, (bence en tepkisiz ve olumlusu) referandumla halka maletsin. Ama yeter ki; Zincirler kırılsın, Ayasofya açılsın.

Recep YAZGANRecep YAZGAN