Tarih
Giriş Tarihi : 20-08-2020 12:47   Güncelleme : 20-08-2020 12:50

1 Muharrem 1442 Hicri Yılbaşımız Mübarek Olsun

Peygamberimizin Mekke`den Medine`ye hicretini tarih başlangıcı olarak alan takvime Hicri takvim denir.

1 Muharrem 1442 Hicri Yılbaşımız Mübarek Olsun

Buna aynı zamanda “İslami takvim” veya “Kameri takvim” de denir.

Ayın yörüngesi üzerinde dönüşüne göre düzenlendiği için bu takvime “kameri” adı verilmiştir.

Tarihte Kameri takvimi ilk olarak Babillilerin kullandığı bilinmektedir.

 

HİCRİ TAKVİMİ İLK PEGAMBERİMİZ KULLANDI

İmam Taberi, Peygamberimizin Medine`ye hicretiyle tarihi kullandığını söylemektedir.

Hz. Ömer (r.a)ın döneminde bunun kesinlik kazandığı ve takvim olarak kullanılmaya başlandığı biliniyor.

Medine`de Hz. Ömer (r.a.)ın devrine kadar Müslümanlar bazı önemli olayları tarih başlangıcı kabul edip buna göre zamanlarını tayin etmekteydiler.

Mesela; Fil Olayı, Ficar Savaşı, zelzele yılı, Veda Haccı yılı ve bazı önemli zatların ölümü gibi olaylar tarih başlangıcı olarak kabul edilmekteydi.

Miladi ve Rumi tarihler gibi on iki ay esasına dayanan Hicri yıl, muharrem ayı ile başlar ve Zilhicce ile sona erer.

Hicri (kameri) aylar şunlardır: Muharrem, Safer, Rebiülevvel, Rebiülâhir, Cemazielevvel, Cemazielahir, Recep, Şaban, Ramazan, Şevval, Zilkade,

OKUMA YAZMA BİLMEYEN BİLE KULLANABİLİR

Hicri takvim, Müslümanlara mal olmuş bir takvimdir.

Hatta okuma-yazması olmayan bir kimsenin bile kullanabileceği bir takvimdir.

Bu takvimin hesaplarını yapmak, Ramazanın ne zaman başlayacağını bilmek, ne zaman namaz kılınacağını belirlemek için ince astronomik bilgilere gerek yoktur.

Ayın 29. günü güneşin battığı taraftaki gök ufkuna dikkatle bakılır, şayet yeni ayın o incecik hafi batı ufku üzerinde görünmüşse, ay doğmuş ve takvime göre ertesi ayın ilk günü başlamış olur: Hilalin bu görüntüsü 5-6 dakika sürer ve sonra kaybolur. Şayet bir görüntü tespit edilememişse ay otuz gün sürecektir. Yani ertesi akşam ufukta kesinlikle hilâl görülür. Şayet 29. günü göğün bulutlu olması söz konusu ise o ayın 30 gün süren bir ay olduğu kabul edilir.

Ayrıca hilâlin hareketleri de kesin olarak belli değildir. Bazen ay bütün hareketlerini 29 günde, bazen 30 günde tamamlar.

Hicri takvim peygamberimizin Hicretini esas alır. Günümüzde kullanılan Miladi takvim ise Hz. İsa`nın doğumunu ‘tarih başlangıcı olarak esas almaktadır. Daha doğrusu Hristiyan dünyasının takvimidir. Hakeza Rumi takvim de Yahudi karışımıyla müşrik Roma takvimidir. Müslümanlar bir zamanlar kullanmışlarsa da zarurete binaendi.

26 Aralık 1925 tarihinde Batılılaşma sürecinin bir devamı olarak yapılan inkılaplarla İslami kültürü simgeleyen tüm değerler yürürlükten kaldırıldığı gibi hicri takvim de yürürlükten kaldırıldı ve Türkiye`deki Müslümanların İslam dünyası ile olan bağları tamamen koparıldı.

TARİH HİCRETLE BAŞLAR

Biz üstünlüklerimizi inkâr etmiş bir toplumuz.

Bizim hicrî takvimi terk etmemiz, şerefimizi inkâr etmemiz anlamına gelir.

Çünkü bakın bir miladî takvim var.

Milat olarak İsa (a.s.)’nın doğumunu esas alır. Biz İsa Aleyhisselâm diyoruz ama onlara göre Tanrı’nın tarihe girişidir.

 

MİLADİ TAKVİM ÇOK BAŞARISIZ

Normal olarak, Tanrı’nın tarihe girmesi şeklindeki kabulleri sebebiyle, “Bunu sıfır kabul etmeyeceğiz de ne yapacağız?” diyorlar. “Allah dünyayı o kadar çok sevdi ki biricik oğlunu oraya gönderdi.” Bu, İncil’den bir cümle. Miladî takvim yapmışlar ama ondan sonra bakmışlar ki sıfır olarak kabul ettikleri tarihte İsa Aleyhisselâm dört yaşında. Tetkik sonucunda ortaya çıkıyor. Böyle bir takvimi var onların ve çok başarısız bir takvim.

Şu anda Gregoryen takvim kullanılıyor fakat ondan önce Julyen takvimi kullanılırdı. Ve onu en son terk eden İngiltere ve Rusya’dır. Onun için Rusya’da Ekim Devrimi dediğimiz şey Kasım ayında olmuştur aslında. Böyle saçma bir takvim. Biz bunu hicrî takvimin yerine koyduk.

 

 HİCRET DAVADAN VAZGEÇMEMENİN TAKVİMİ

Hicrî takvimin üstünlüğü daha dakik olması bakımından değil hicretin sıfır kabul edilmesi yüzünden. Ne demek? Biz Allah’a kulluğun üstünde hiçbir değerin yer almadığı, insanî değer kabul etmenin en bariz noktasını sıfır noktası kabul ediyoruz. Hicret dediğimiz olay Rasûlüllah’ın davasından vazgeçmemesi üzerine cereyan etmiş bir olaydır. Yani ona müşrikler dediler ki: “Kadın istiyorsan en güzellerinden seç al, eğer servet istiyorsan aramızda toplayıp sana verelim, eğer reislik istiyorsan bundan sonra senin sözünden hiç çıkmayalım; yeter ki Lâ İlâhe İllallâh Muhammedün Rasûlüllah davasından vazgeç.” O ne dedi: “Bir elime ayı, bir elime güneşi verseniz davamdan vazgeçmem.” Hicret bunun sonucudur. Yani Allah’a kulluğun insanın varabildiği en yüksek değer olduğunun tescilidir.

Çünkü Mekke müşrikleri Müslümanların ne Mekke’de yaşamalarına ne de Medine’ye hicret etmelerine göz yumuyorlardı. Hicret bu derece riskli bir şeydi. Ve bu hicret olayında biliyorsunuz Rasûlüllah Ebu Bekir (r.a.)’le beraber tehlikeli bir yolculuğa çıktı. Mağara olayını biliyorsunuz, biz Müslümanların güvercinleri ve örümcekleri neden sevdiğini bilirsiniz. Bunlar artık toplumdan kaybolmuş şeyler.

Kaynaklar: Mehmet Şenlik- DoğruHaber

İsmet Özel - İstiklal Marşı Derneği

Recep YAZGANRecep YAZGAN