Fasl-I Paşa

Mehmet Nuri BİNGÖL

10-02-2020 14:10

Çok köşe yazım orijinal... Pek nadir iktibasım olur; o da indelhace...

Aşağıdaki yazımı iktibas sebebim ise AKIL FİKİR YAYINLARI tarafından M. Nuri YARDIM refikimin yeni neşredilen kitabında mezkûr yazımın iktibas edilmesidir. Dost ve kardeşlerime kitabı tavsiye ediyorum

  

   Maskara…

 

    Turuncu ve sarı zemin üzerine beyaz çizgilerin çalım sattığı ilk kedimin adı. O namı hak etmediği hâlde tam tersi sıfatlar gösterdiğinden kinaye kabilinden bulduğum isim.

 

   Hayatımın çeşitli merhalesinde ise Karam, Masum ve Paşa var…

 

    ***

 

    Paşa, bir yıl öncesine kadar evimi ve hayatımı süslüyordu. Kızlarımın okula giderken yaramaz çocukların ellerinden kurtarıp eve getirdiği Paşa’nın ilk görünüşüne ad düşünseydim eğer, Zenci’yi daha münasip bulurdum.

 

    O kadar siyahtı ki renginin o olduğunu sanıp infiale kapılmış ve “Alın götürün bunu…” demiştim. “Böyle kara bir kediyi çekemem.”

 

    Çocuklarım, bilhassa mimarlıkta okuyan küçük kızım, okula geç kalma ve müdürden “papara yeme” pahasına kediciği şampuanla yıkayınca, o simsiyah rengi ötelere kaçıştı ve beyaz, gri, siyah karışımı desenleri ortaya çıktı. Titreyen ve aç olduğu anlaşılan kediciği besledikten sonra eğitim yuvalarına koştular…

 

    ***

 

    Bahar’ın kendine has o kokusu ve yeşil aleminin sere serpe yayıldığı bir gün. Mesaideyim…

 

    Okuldan eve öğle arası için dönerken, öğleden sonra dersimin olmadığı ve mesai haftasını tamamladığım için memnundum.

 

    Evde misafirlerim vardı; kayınpeder, kayınvalide ve yaşları küçük baldızlarım… Demek onca yolu aşmak için direksiyon sallamış ve ailesini ziyaretime getirmişti.

 

    İlk vazife mahallim henüz ilçe olmamıştı. Gediz’e bağlı bir nahiye idi; Şaphane… Anlatırlar: Dönemin meşhur bir siyasetçisi kasabaya propaganda için geldiğinde, Belediye Başkanları halkı tembihlemiş.

 

    “Eğer konuşmasının sonunda, sizden ne istediğinizi soracak olursa, bir ağızdan ‘Şap, şap, şap!’ diye bağıracaksınız.”

 

    Denileni aynen yapmışlar ve o “meşhur siyasetçi” iktidar olduğunda kasabada çıkarılan şap madenini işleyecek bir fabrika kurulmasını sağlamış.

 

    Bunun bir “şehir efsanesi” olduğunu diyen de vardır ama fabrikanın inşası doğrudur. Bir şap işletme kooperatifi vardı orada. Bunu yöre halkı kendi bağımsız gayretiyle mi şekillendirmiştir, yoksa “Ankara” tarafından mı kurdurulmuştur, tam bilemem.

 

   Ama gerçekti ve kasabaya ilk indiğimde fabrikayı görünce, ilkönce birinci tayin yerimin bir nahiye olduğundan dolayı kırılan kalbimdeki serazat hisler istikrara kavuşmuş, çalışma şevkiyle dolmuştu. Neşir dünyasını mecburen terk etmekten ileri gelen infial ve kırgınlığım silinip gitmişti.

 

    ***

 

   Şaphane, Gediz’e bağlı bir nahiye ama ulaşımı bayağı zor. Her hatırladığımda hasret dokuduğum mekanı ilçe olduktan sonra görmedim. Oradaki bir yüksekokulda okuyan lise mezunu öğrencimin verdiği bilgiye göre, yolu bayağı düzeltilmiştir ama  sarp mevkiini değiştirmenin imkanı yoktur buna rağmen.

 

   Demek “kayınpeder” sırf kızını görmek ve “Akdağ”a tırmanan o tepecikleri aşarak hâla gözümde tüten mekana “vasıl” olmak için ter dökmüştü. Şimdi bile şükranla yad ederim bunu.

 

    Bugün gibi hatırımdadır; günlerden Cuma idi.

 

    Acele bir “Hoş geldiniz…” faslından sonra yine aynı telaşla abdest alıp kayınpederle beraber Cuma’ya gidip döndük. Sebebi bilinmez bir burukluk ve yorgunluk hissedince müsaade alıp yatak odasına çekildim. Öğleden sonra dersimin bulunmadığını tekrar hatırlayıp, biraz uyursam açılırım diye kendimi yatağa attım.

 

    ***

 

    Bir kedi sesi…

 

    Önce rüyada sandım kendimi. Veya hafızamın bana sürpriz yaptığını… Büyükbabamların Kaplan isimli kedisinin sesinin, rüyamdan gelen bir akisle harici dünyaya geçtiğini zannediyordum. Birkaç defa duyunca miyavlamayı, odayı terk edip dışarıya bakma ihtiyacı hissettim.

 

    Kapıyı aşınca küçük baldızımın dış kapıdan içeriye girdiğini, kucağında da henüz isim koymadığım Maskara’nın kurumla oturduğunu gördüm.

 

    “Ne o Nuriş,” dedim; “kedicik annesi, ümm-ü hüreyre olmaya mı niyetlendin?”

 

 

    “Yok.” dedi ciddi ciddi. “Ben kim, annelik kim? Sokakta masum masum oturuyor görünce alıp getirdim.”

 

    Maskara’nın evimize teşrifi, altı ay sonra, şimdi kimya mühendisi ve erkek çocukları bulunan kızımın dünyaya geleceğinin de müjdesi oldu bize.

 

    ***

 

    Her hatırladığımda, “Ah Maskara, vah Maskara!” diye düşünmeden yapamadığım kedimiz, iki yıl sonra, tayinim bir başka memleket köşesine çıktığı vakit, sanki hissetmiş gibi ortadan kayboldu, yani Şaphane’de kaldı.

 

    Demek ki vatanseverdi, doğup büyüdüğü, hatta bizimle tanıştığı toprağına, yani vatanına düşkündü. Hele bugün, çok insanda demeye dilim varmasa da millettaş bildiğimiz kimilerinde bulunmayan hamiyetvari hissine hâla hayranlık duyarım. Anlaşılan vatanseverliğin kaynağı olan İslami vahdet itikadı olmayınca, “insan” Yüce Kitabımız Kur’an’da buyurulduğu gibi “belhüm adall” derekesine iniyordu!

 

    Neyse, geçelim…

 

    Salon-sofa karışımı odaya yönelip, küçük baldızımın halıfleks üzerine bıraktığı kedinin emirlerime uyamayacağımı sanıyordum. Sokakta bulunmuş bir hayvanın “evcil” olamayacağını biliyordum.

 

    Ayakta dolaşan hayvana, “Otur otur…” dedim.

 

     O ana kadar biraz huzursuz olan hayvan sakince oturup, “Daha başka ne yapayım?” der gibi gözlerimin derinliklerine baktı. Yeşil bir denizi andıran gözlerinden ayırmadan bakışlarımı,

 

    “Elini ver bakayım,” dedim.

 

    Bu sefer de sağ “patisini” uzatınca, kedicik değil ama genç kediye “Bayağı evcilmiş…” diyeceğime, “Vay maskara hayvan.” demişim.

 

    Dolayısıyla iki yıl müddetince o gurbet elde can yoldaşımız olan Maskara’ya  isim de bulmuş oldum.

 

    ***

 

    Bu satırları yazarken babama bayramlaşmaya gitmiştim. Böyle bir yazı hazırladığımı belirtince, “Sen çocukken ‘adsız’ olan kedimizi hatırlar mısın?” dedi.

 

    Hafızamı o kadar yoklamama rağmen aklıma gelmeyince, annem atıldı.

 

    “Peki, babanın Almanya’ya işçilik niyetiyle yola düşüp, hasretimize dayanamayarak İstanbul’dan işçi kafilesini terk edip memlekete dönüşünü hatırlıyor musun?”

 

    “Hayal meyal de olsa, evet.”

 

   “Gelir gelmez sizi sormadan kediyi sordu baban. O kadar düşkündü ona.”

 

    Anlaşılan, demek ki, zira…

 

    ***

 

    Gelelim Maskara’nın “maskaralık”larına…

 

    Gece ziyaretlerine giderdik bazen. O “akıllı” hayvan evde kalmaz, beraber çıkar, sokağın en ileri noktasına kadar bizimle gelir ve o noktaya çakılıp kalırdı.

 

    Ziyaretten dönerken bakardık ki Maskara bizi “uğurlamak” için kendini sabitlediği mekanda durup bizi bekliyor.

 

     Oradan itibaren de bizi eve kadar takip eder, içeriye birlikte girerdik.

 

    Yavrusu oldu, o küçüğe tıpkı insani bir anne gibi “tuvalet eğitimi” verdiğine şahit olunca apışıp kaldım.

 

     Tayinim çıkınca ev eşyalarımın kamyona yüklendiğini görür görmez kaybolduğunu daha önce anlatmıştım.

 

    İyi ki ardımdan gelmek için kamyona binmemişti, çünkü “atandığım” ilçede, iskan edeceğim kiralık bir evi ancak üç ay aradıktan sonra bulabilmiştim.

 

    ***

 

    Paşa faslına o kadar yer ayıramayacağım.

 

    O da şimdi Mimarlık’ta okuyan küçük kızımın yadigarıydı.

 

   Meslek hayatımın bazı sıkıntı verici hâllerinden gelen bütün stresimi, eve girer girmez beni karşılayıp dizime veya yanıma çöreklenişiyle giderir, diğer kalem çalışmalarıma hız kazandırırdı.

 

   Hele o kadir bilirliği…

 

    Arada sırada -yeri balkonda olduğundan- onun tarafından “düzeni” bozulan balkonu tanzim eder, temizlerdim.

 

    Ben bu yorgunluk için söylenip dururken  ayağıma sürünür, berjere oturunca da fırlayıp kucağıma çıkardı. Öyle bir yalanmaya dururdu ki o “tanzime” teşekkür ediyor sanırdınız. Belki de gerçekten şükran hisleri içindeydi, bilemem elbet.

 

    Yalnız kucağıma gelip de “mır mır” ses çıkarmaya başlayınca, Üstad’ın kedi hatırası aklıma gelir, hakikaten öyle demiş olmasa da Paşa, benim de “Ya Rahim, Ya Rahim” veya mükemmel hayatı için “ Ya Hay, Ya Razık…” dememe vesile olurdu.

DİĞER YAZILARI Mahzun ve şevkli notlar... 01-01-1970 03:00 Size Mi Kaldı?.. 01-01-1970 03:00 Fedâkârlık, İsar Farkı 01-01-1970 03:00 Bid'akârlık ve Bahaneler 01-01-1970 03:00 Adını Ne Koyarsan 01-01-1970 03:00 Tevhid Meşalesi- 1 01-01-1970 03:00 Wagner- çeçen ittifakı mı? 01-01-1970 03:00 "Dini vakıf" genci neye hazırlar? 01-01-1970 03:00 28 Mayıs, 27 Mayıs'ın Rövanşıydı 01-01-1970 03:00 Medresetü’z-Zehra ve Ehl-İ Hak Mezhebinin Muhafazası 01-01-1970 03:00 D ö n g ü 01-01-1970 03:00 Müspet Müspet De Istılahi Manası Nedir! 01-01-1970 03:00 Allah kimseyi fahiş - sefil- etmesin! 01-01-1970 03:00 Zafer Sabırdadır ve Ağustos 01-01-1970 03:00 En Büyük Burhan Mucizeler-1 01-01-1970 03:00 Her esma tecellisi resul’ün mucizesi gibidir.-ı 01-01-1970 03:00 Vatan-i aslimiz cennet mi, dünya mı! 01-01-1970 03:00 HİLÂL ve YILDIZ’IN "TEÂLİ" ETMESİ... 01-01-1970 03:00 Dünya, Dünya Dedikleri 01-01-1970 03:00 Vatan giderse ekmek bedava satılsa ne yazar! 01-01-1970 03:00 Ehli Sünnet Cemaati İtikadı 01-01-1970 03:00 Şerrin Harcını Karmak 01-01-1970 03:00 Fetö'nün b planı M(z)illet ittifakı + "muhakeme-i akliyeden noksan" dini darlar! 01-01-1970 03:00 Kafkaslara Konan Kartal 01-01-1970 03:00 Satır Arasını Okumak Yahut Saffı Evvele Düşmanlık 01-01-1970 03:00 Osmanlı ve Fiyat Ayarlaması 01-01-1970 03:00 Siyasetle İlgili Kimi Notlar-1 01-01-1970 03:00 Dâvet Bahar Adır Bundan Geri 01-01-1970 03:00 Gönlü İhya Seferberliği 01-01-1970 03:00 Fetö'nün B Planı 01-01-1970 03:00 Encesi Temizlemek İçin Necisi Tahrik Etmek Akıl İşi Mi! 01-01-1970 03:00 Yaptığımız Yapacaklarımızın Teminatıdır 01-01-1970 03:00 Zilleti ve usa'cı fetöyü savunmak asyacılık mı! 01-01-1970 03:00 Minnet Almayışınız, Şimdi Kanaat Şeklinde Yaşanmalı Milletçe 01-01-1970 03:00 Bizde Melik Dahar Aslında Melik Zahir 01-01-1970 03:00 Tanpınar Ekolünden Romancımız Hüseyin Yılmaz 01-01-1970 03:00 Tiftiklenen Mazim 01-01-1970 03:00 Selmanı Pak Aynasında Kut Zaferi Parladı 01-01-1970 03:00 Ahmed-İ Hâni Birlik Meşalesi 01-01-1970 03:00 Haçlı Ve Emperyalist Zihniyetlerin Zulmettiği Milletler Neyle Kurtulur! 01-01-1970 03:00 Hain içerden olunca! 01-01-1970 03:00 Kuyruklu Yalan Ve Algıdan Medet Umanlar! 01-01-1970 03:00 Bilerek Veya Bilmeyerek Şerrin Harcına Kürek Sallayanlar 01-01-1970 03:00 Hüseyin Avni Ulaş, Said Nursi Ve Hürriyet-İ Hakiki 01-01-1970 03:00 İkiyüzlülüğün Alfabesi 01-01-1970 03:00 Bir Asimetrik Savaş Çeşidi 01-01-1970 03:00 Bir Asimetrik Savaş Çeşidi 01-01-1970 03:00 Aman Aman Aman, Teyakkuz! 01-01-1970 03:00 Zillet İttifakı Adayına Sorular! 01-01-1970 03:00 İmanları Diritme Hareketi İçin... 01-01-1970 03:00 İlimden İlhama 01-01-1970 03:00 Esintiler 01-01-1970 03:00 Gönlü İhya Seferberliği 01-01-1970 03:00 Olacağı Beklemek 01-01-1970 03:00 İman Ve Amel 01-01-1970 03:00 Yalel Sedaları veya Aksa Mescidi! 01-01-1970 03:00 Ramazanda bir tefekkür! 01-01-1970 03:00 Metnin Anahtar Kelimesi 01-01-1970 03:00 Külliyat'ı Anlamak Üzerine-2 01-01-1970 03:00 Akif İslam Şairidir Yahut İstiklal Marşı Şairi 01-01-1970 03:00 İhlas, “Îsar” Münasebeti 01-01-1970 03:00 Eski Değil, Eskimez Said 01-01-1970 03:00 28 Şubat'çı "Kafa" Bu Sefer de Erdoğan'ı Hedef Aldı 01-01-1970 03:00 Kavala Talebi Üzerine… Düşman Kime Saldırıyorsa…! 01-01-1970 03:00 Alma Mazlumun Ahını... 01-01-1970 03:00 Manevı “Seyyidlik” Resulullah Dāvasına Sahip Çıkmaktır 01-01-1970 03:00 Geç Bir Osmanlı Yazısı 01-01-1970 03:00 Tarihi Sevdiren Adam'a Rahmet Dileğiyle 01-01-1970 03:00 Külliyat'ı Anlamak Üzerine-2 01-01-1970 03:00 Külliyatı Anlamak Üzerine-1 01-01-1970 03:00 "Silik Söz”lerin Gezdiği Arena 01-01-1970 03:00 Zekânın Zekâtı Borcu Silmez; Mecazidir o... 01-01-1970 03:00 Asıl Ambargo Zihinlerde; O Kalktıysa Onlarcası Bile Hava Civadır Bize... 01-01-1970 03:00 Tek Derdi Dünya Olan Şebeke 01-01-1970 03:00 İnternet ve Sosyal Medyada Türkçenin Doğru Kullanımı 01-01-1970 03:00 Tepetaklaydı İçim... 01-01-1970 03:00 “Akibet Müttakilerin” ve “Kadere Teslim” Olanların Değil mi! 01-01-1970 03:00 Taklacı Kuş Olmak Kimi Vurur Önce! 01-01-1970 03:00 Duzah mı, Vicdan mı? 01-01-1970 03:00 Ehl-İ Hak Olan Sünnet İtikad Mezhebi 01-01-1970 03:00 Muvakkat İttifak ya da Tapu Dağıtmak! 01-01-1970 03:00 Bulut Ve Ördek Meseli 01-01-1970 03:00 Mitoman Siyasi Belki Mazur, Ya Taammüden Yapan! 01-01-1970 03:00 Van Yolundaki Han Kapısı” ya da Muzdarip İslam Alemi! 01-01-1970 03:00 Mutasavvufa ‘Felsefe Yapma Deme’ Hadsizliği! 01-01-1970 03:00 Bu Asrın Bir Mücahidi: Fırıncı Ağabey 01-01-1970 03:00 Türkmenem! 01-01-1970 03:00 İpin Ucunu Verdiysen Geçmiş Olsun! 01-01-1970 03:00 Belirsiz Bırakmak da Bir Aleniyettir! 01-01-1970 03:00 Eyüp Otman Ağabey 01-01-1970 03:00 Dünya Dedikleri Acayip Yer 01-01-1970 03:00 Layt Laikratos, Artan Sekülerizm! 01-01-1970 03:00 Navteks Bir Ara Formül Asıl Hedef MEB 01-01-1970 03:00 Çığlığı Afakta Yankılanmayan Yazar” Olur Mu! 01-01-1970 03:00 Çay Deyip Geçmeyin 01-01-1970 03:00 Yine İspanyol Siyaseti veya İstanbul Sözleşmesi 01-01-1970 03:00 Osmanlı'nın Töresi Sünnetin ta Kendisidir! 01-01-1970 03:00 Doğruyu Her Yerde Dememek Ama Hangi Makamda? 01-01-1970 03:00 Sarp Ufukların Hikâyesi 01-01-1970 03:00 Nur’ların Ahirzamandaki Makamı ve Bütünlük... 01-01-1970 03:00 15 Temmuz'da Bize Kefen mi Biçmek! Meydandayız, Gel de Biç! 01-01-1970 03:00 Düşünme Özgürlüğüne Set Haline Dönüşmüş Bir Kanun: 5816 01-01-1970 03:00 Ayasofya Davası İçin Her Nakil Seslendirildi de... 01-01-1970 03:00 İbibikler Öttüğünde Ordayım! 01-01-1970 03:00 İhlas, Hal-i Alem Siyaseti Ve "Siyaset-i İslamiye" 01-01-1970 03:00 Hakiki Meşveret! 01-01-1970 03:00 CHP'nin Hali Pür-Melali Ve Tir Tir Titremek! 01-01-1970 03:00 Said Molla, Şeyh Said Ve Molla Said Bediüzzaman Bir Mi! 01-01-1970 03:00 Ayasofya Fethi Ve Zincirler... 01-01-1970 03:00 Ver Elini Türkmeneli 01-01-1970 03:00 Sünnet İtikadında Mehdi 01-01-1970 03:00 Bay - Ram Düşünceleri... 01-01-1970 03:00 Suriye Yahut Diyar-I Şam 01-01-1970 03:00 Korona Sürecinde İslam! 01-01-1970 03:00 Her Zamanın Pakraduni'si 01-01-1970 03:00 Aya Sophia Mı, Mahzun Mabed Mi? Fatih'in Bedduasından Ne Kurtuluş Ne Zaman! 01-01-1970 03:00 Nefsi Yenmek Ve Koronayı Yenmek. Hangisi Zor! 01-01-1970 03:00 Sait Molla, Molla Said Farkı 01-01-1970 03:00 Nâbî'yi Nabi Eden Hüsn-ü Nazar... 01-01-1970 03:00 Ne Çektikse Kamal'lardan... 01-01-1970 03:00 Vatanı Sevmek... 01-01-1970 03:00 “İstiklâlden İstikbâle” Deneme Eseriyle “Efendi Bey” Romanı 01-01-1970 03:00 “İstiklâlden İstikbâle” Deneme Eseriyle “Efendi Bey” Romanı 01-01-1970 03:00 Enbiya Şehri Urfa Ama Diyarbakır Şehr-i Ashab! 01-01-1970 03:00 Halilullah (As.) 01-01-1970 03:00 Baltanın Sapı... 01-01-1970 03:00 Keşke Haklı Çıkmasaydık... 01-01-1970 03:00 “Hikmet-İ Kudsiye” İle Felsefe Hikmeti Münazarası 01-01-1970 03:00 Doğubayezıd Hâni 01-01-1970 03:00 Elif Öğretmen Ve Romancı Hüseyin Yılmaz! 01-01-1970 03:00 Fikir Cüceliği! 01-01-1970 03:00 Tarih; Gerçek Aynası! 01-01-1970 03:00 Yol Açıcılar- Yol Kapatıcılar 01-01-1970 03:00 İdilhan, İlhanlı Ve El-Megiddo Ovası!.. 01-01-1970 03:00 “Hakikatı dışlamış kimselerle tevhidi toplum inşa edilemez.” 01-01-1970 03:00 " Erkeğe karı libası yakışmaz" veya "kendi yürüyüşünü terk etti..." meselesi... 01-01-1970 03:00 Göbeklitepe Diye Bir Yer 01-01-1970 03:00 Kimlere? 01-01-1970 03:00 Yokuşta Yürüyenler ( Bir Emek Hülasası) 01-01-1970 03:00 "Şura-yı Hakiki" Veya "Meşveret-i Şer'iyye" 01-01-1970 03:00 Yeni FETÖLERİ “Önlemek” İçin… -2 01-01-1970 03:00 Medeniyet dediğin tek dişi savunan kimler?.. 01-01-1970 03:00 Yeni FETÖ’lerin önünü almak... 01-01-1970 03:00 Mehdi İttihad-I İslam Ordularının Başkomutanı 01-01-1970 03:00 Züğürtlük Gazeli 01-01-1970 03:00 Akasya -1 01-01-1970 03:00 Manevi “Seyyidlik”, Resululah (Asm)Nin Dāvasına sahip çıkmaktır! 01-01-1970 03:00 Üfürükten teyyare kripto vazife! 01-01-1970 03:00 Fedakârlığa Farklı Bir Bakış 01-01-1970 03:00 Kısır döngü yahut "fasit tevilat" 01-01-1970 03:00