Pakraduniler konusu Türkiye gündemine gireli çok olmadı. Türk Tarih Kurumu’nda müessir olan bir tarihçi, “Biz Pakradunileri bir krallık olarak biliyor, Ani’deki son merkezlerini Bizans’ın yıkmasıyla sona erdiklerini düşünüyorduk. Meğer bir inanç sistemi olarak Ermeni cemaatinin içinde bin yıldır etkin şekilde yaşamaya devam ediyormuş” diyor…
"Pakraduniler" pek de duymaya alışkın olmadığımız bir ifade.
Asırlarca Ermeni toplumunu yöneten kripto Yahudi cemaati olan Pakraduniler için çok şey yazıldı, çok tezler, senaryolar üretildi ama en önemli kelime hiç kullanılmadı.
Pakraduniler.... Üç kimlikli, sır içinde sır, gizli mi gizli, görünmez bir grup bu... Tıpkı Papalıktaki Opüs Dai gibi... Onların yanında bile Sabataycılar apaçık bir cemaat sayılır. Bu memlekette ikili oynayanlar olduğunu biliyoruz... Pakraduniler ise üçlü oynuyor.
Dıştan Müslüman görünüyorlar... Bir alttaki ikinci kimlikleri Kripto Ermenilik... En alttaki Yahudilik... ( Bizdeki dört harfli örgüte ne kadar da benziyor.)
Bir Pakradunilik uzmanı değilim ve olamam da. Bu konuda çok az şey biliyorum, araştırma imkanlarım da sınırlı. Hiç bilmeyenlerin yanında biraz bilmenin ayrıcalığına sahibim.
Bu konuda ne istiyorum: Kafası çalışan Müslümanın bu konuyu bilmesini.
Pakradunilerin 2500 yıllık tarihi ve macerası hakkında yabancı dillerde yazılmış birkaç araştırma kitabı var. Doğu Anadoluda bağımsız devletler bile kurmuşlar.
Sonra izleri silinmiş... Dıştan Ermeni görünürken bir kısmı Kürt ve Müslüman kimliğine bürünmüş. Kürtlükleri, Müslümanlıkları samimî midir?
Pakradunilerin, asıl Ermenilere çok işler ettiklerini duydum. Aynı işleri şimdi Kürtlere, Müslümanlara da etmesinler diye kaygı duyuyorum.
Asırlarca Ermeni toplumunu yöneten Yahudi asıllı 'Pakraduniler'in hikâyesi günışığına çıkıyor... Selanikli Sabetaycılar, İspanyol Maranolar ve İranlı Meşhedilerden sonra Ermeniler içinde de Yahudi orijinli bir unsurun 2 bin 700 yıldır varlığını sürdürdüğü ortaya çıktı. Pakraduniler (Bagratuni/Bagratids) adı verilen ve asırlarca Ermeni toplumunu yöneten cemaatin hikâyesi M.Ö 730 yılında başlıyor ve günümüze kadar uzanıyor.
İddianın sahibi, araştırmacı-yazar Levon Panos Dabağyan. Yahudi asıllı Pakradunilerin M.S. 1045 yılına kadar Ermenileri "acımasızca" yönettiğini ifade ederken, iddialarına dayanak olarak dünyaca ünlü Yahudi tarihçilerinden Prof. Dr. Abraham Galante'yi gösteriyor.
Galante, "Pakraduniler veya Bir Ermeni-Yahudi Tarikatı" adlı kitabında, "Pakraduniler, varlıklarını Juda İmparatorluğu'nun sonlarından (M.Ö. 7. yüzyıl), 20'nci yüzyıla dek sürdürmüş olan Ermeni-Yahudi karışımı bir kavimdir." diyor.
Bizans'ın krallıklarına son verdiği Pakraduniler, Selçukluların hakimiyetine girdikten sonra yüzyılımıza kadar hayatiyetini cemaat içinde devam ettiriyor.
Hikâye milattan önce 730 yılında başlıyor. O tarihte, Ermeni Kralı Sannasar, Filistin'e yaptığı seferde İsrail Kralı Osee'yi öldürerek, 10 Yahudi kabilesini esir alır. Sonra onları Fırat'ın ötesine, Güney Ermenistan'a yerleştirir. M.Ö. 700'lerde, bu kez Babil Kralı Nabukadnezar, Mısır Kralı Necho ile Kudüs Kralı Yoachim'e karşı bir sefer açar. Söz konusu sefere, Doğu Ermenistan Kralı Hıraçya da büyük bir ordu ile katılır. Hıraçya'nın bu savaşta gösterdiği olağanüstü başarı, Nabukadnezar'ı fazlasıyla memnun eder ve esir aldığı 10 bin Yahudi'nin yarısını Kral Hıraçya'ya hediye eder. Bu esirler arasında İsrailoğulları'nın önemli şahsiyetlerinden Prens Şampat (Smbat/Shampat) da vardır. Şampat, kısa zamanda Hıraçya'nın takdirlerine mazhar olur. Devlet hizmetine alınıp, önemli mevkilere yükselir.
Demek istediğimiz şu: Biz biz olalım, her sakallıyı babamız sanmayalım. (Yanlış anlamalara not: Şerrin ehveni meselesi bahis dışıdır.)