"Dinle evlat, sana bir çift söyleyecek sözüm var.
Beni bilmek ister isen, Hakk'a bağlı özüm var
Neslim bana bühtan etmiş, yüreğimde sızım var
Bu sayfalar tanır beni, ha bu kitaplar tanır.
Şanlı tarih dile gelse, bütün dünya utanır."
Rahmetlik Gürbüz AZAK, bu mısralarıyla 21-27 Ocak'ın OSMANLI HAFTASI olma münasebetiyle bir kalem refikimin tüm yazarlara itap ettiğinden meseleye temas zorunda kaldım.
Osmanlı' nın kuruluşundaki adı, DEVLET-İ ALİYE-İ İSLAMİYE'dir. Mısraları takip edince İSLAM'ın hangi mefhumlardan müteşekkil olduğunu buluyoruz
"İlim, irfan, medeniyet yaymak için büyüdüm.
Kuru kavga için değil, hizmet için yürüdüm.
Bir küçücük beylik idim, üç kıtayı bürüdüm. Bu tepeler tanır beni, ha bu ufuklar tanır.
Şarktan güneş doğduğunda, gölgem garba uzanır. "
Osmanlı ismini -dizideki hatalardan biri olarak- o güzide devlete kendi adını vermemiş Osman Gazi, ŞEFKAT kahramanı devletin banisi olma talihini yaşamıştır. Devam ediyor şair:
"Mazlumların gözyaşlarını şefkat ile silmişim.
Vatan, namus, din ve devlet kıymeti bilmişim
Irzıma göz dikenlerin haklarından gelmişim.
Bu hisarlar tanır beni, ha bu kal’alar tanır.
Nal sesimi işitenler, kıyamet koptu sanır!"
"Gel arslan yelelim, gel Altun tuğlum!
Nerdesin hey koca, hey Osmanoğlum!"
diyen şair umumi hissiyatın tercümanı olmuştur.