Bütün kardeş milletler gibi Afgan halkı da büyük bir imtihandadır. Emperyalist ülkelerin bir türlü vazgeçemediği bu yoksul ama onurlu Müslüman halk, bugünlerde önemli bir karar arifesinde. Daha önce topraklarını işgal eden ve insanlarını sömüren emperyalist ülkelerin yanında mı yer alacak, yoksa Türkiye gibi mazlum ülkeleri savunan devletlerin safında mı?
İşbaşındaki Taliban, Afganistan’daki halk ve aydınları, bakalım bu çetin imtihanı verebilecek mi? Bu imtihan, " Eski hâl muhal, ya yeni hâl ya izmihlal." düsturuna uyup uymayacağıdır.
İleri görüşlülerin başında Hak aşığı Şairler gelir, toplumu sözleriyle aydınlatırlar.
Mesela İstiklal Marşı’mızın şairi Mehmed Âkif Ersoy’un şu mısraları ne kadar önemli, doğru ve haklıdır: “Geçmişten adam hisse kaparmış… Ne masal şey! / Beş bin senelik kıssa, yarım hisse mi verdi? / ‘Tarih’i ‘tekerrür’ diye ta’rif ediyorlar; / Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?” Âkif’in Safahat’ı baştan sona, tefrika illetine düşen, bölünüp parçalanan ve düşmanlarını sevindirmek uğruna birbirleriyle mücadele eden düşüncesiz Müslümanları ikazlarla dolur. Ama şair bunu kime dinletebilmiş ki? Müslümanlar Mehmed Âkif’e ve diğer İslam âlimlerine hakkıyla kulak verseler ve İttihad-ı İslam’a bağlanabilselerdi bugün bu zillet içinde yaşarlar mıydı, sanmıyorum.
Şimdi bir büyük şairden, bir diğer kutlu şairimize geçelim ve üstat Necip Fazıl Kısakürek’in bir hatırasını analım. Bunu Yakup Köse, Star gazetesinde 18 Ağustos 2015 tarihinde yazmıştı, şöyle ki:
“Üstat Necip Fazıl Kısakürek’i, Ruslara karşı yardım toplamak amacıyla Türkiye’ye gelen mücahit Afgan heyeti ziyaret eder. Kendisinden yardım isteyen heyete Üstat elindeki İdeolocya Örgüsü adlı eserini uzatıp, ‘Dilinize çevirip, okutun. Size yapacağım en büyük yardım budur’ der. Heyet ve heyeti Üstad’a getirenler ‘Biz yardım istiyoruz O, eserimi çevirin, diyor’ kızgınlığıyla Üstad’ın yanından ayrılırlar. Üstad’ın ne demek ve ne yapmak istediği, işgalci Ruslar Afganistan’dan kovulup mücahitler birbirini öldürmeye başlayınca ortaya çıkar. Kur’an’a ve sünnete nispetle bir vasıta sistem (fikir) ve ona bağlı olarak bir ahlak anlayışından mahrumluğun getirisi acı tablo dünden bugüne, bizler de içinde olmak üzere değişmiyor.”
Evet, diğer İslam coğrafyalarında olduğu gibi Müslümanlar ne yazık ki her zaman cehaletlerinin cezasını çekiyorlar. Bugün Afganistan’ın hâl-i pürmelâli ve yaşadığı büyük sıkıntılar, işte bu bilgisizlikten, cehaletten, kitaba, ilme ve medeniyete uzak kalışından kaynaklanıyor.
57 ayrı ülkeye sahip olan 1 milyar 700 milyonluk İslam âlemi, İnşallah geçmişte yaşananlardan ibret alır ve ona göre hareket eder, gerçek huzura ve refaha kavuşur demek mümkündür.