DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Mehmet Nuri BİNGÖL
Mehmet Nuri BİNGÖL
Giriş Tarihi : 16-01-2020 12:34

Elif Öğretmen Ve Romancı Hüseyin Yılmaz!

İkindi sonrası vardığım Dilruba’da, kapalı mekânın hemen önünde oturuyorlardı: “Elif Öğretmen” yazarı Hüseyin Yılmaz, Abdurrahman ve Said Beyler…

 

Güneş batı ufkuna yetişmede pek iştahlıydı, turuncudan pembeye varmaya çabalayan rengi epey müphemdi gene de. Anlaşılan pâre pâre bulutların bölük pörçük ettiği hava, martıların makasa benzer bembeyaz kanatlarıyla, belli miktarlarda kesilip biçiliyordu; yahut bana öyle geliyordu.

 

Restoran bahçesindeki havuzu geçince beni fark ettiklerini anladım; ilk önce, yaklaşık otuz beş yıl evvel, bir “ulusal” gazetede mesâî arkadaşlığı yaptığım Hüseyin Yılmaz gördü beni, ardından diğerleri. Selâm verip müsafahadan sonra boş sandalyeye yığılır gibi yerleştim.

 

Çünkü yorgundum. Tâ Şanlıurfa-Birecik’ten İstanbul’a kadar direksiyon sallayarak getirmeyi göze alamadığım emektâr otomobilime hasretlik olmam yüzünden, taksiyle varmam iktiza etmişti. Taksici, beni aşağıda Üsküdar Belediyesine bağlı Fethi Paşa Sosyal Tesisleri önünde bıraktığından, aynı isimle anılan korunun muhteşem ağaç yeşilini ikiye ayırmış gezi yollarından restorandaki dostlarımı daha fazla bekletmemek için iri adımlarla geçmiş; nihayet yanlarına ulaşmıştım. Bu gayretimin neticesi ise sık nefeslenmelerle, kan ter içinde kalmak olmuştu.

 

– Hoşgeldin.

 

– Hoşbulduk, ve;

 

– Merhaba, faslından sonra bir tarziyede bulunmam gereğini idrâk ettim.

 

– Çok beklettim mi, dedim; Hüseyin Bey işinin uzayabileceğini deyince biraz ağırdan aldım ben de. Yine de kusura kalmayın.

 

– İşte buradasın ya, mühim olanı bu. Abdurrahman Bey yeni geldi zaten. Ev sahibimizse zaten hep buradaydı.

 

Mevzûyu başka bir mecrâya sevketmeyi daha uygun buldum, Hüseyin Yılmaz’a dönüp:

 

– Feysindeki paylaşımlardan on beş yıl sonra yeni bir çalışman olduğunu öğrendim, dedim; uzun bir hikâye mi bu?

 

– Hayır, bir roman. Hem de öyle bir roman ki her şeyiyle yerli. Adıyaman – Gerger çevresindeki mekânların tasvirleri öyle hakikat ki, oraların isimlerini gogula yazsan, hepsi hakkında bilgi alabileceksin.

 

– Görmeyi, hattâ okumayı çok istiyorum azizim. İnşaallah edebiyat âleminde yeni bir soluğa imza atarsın. Hangi yayınevine bastırmayı düşünüyorsun.

 

– Henüz düşünmedim bunu. Hele bir tamamlansın da, sonra bakarız artık…

 

Diğer iki dostun, meseleye uzak kaldığını düşününce bu sefer onlara döndüm:

 

-Bizim eski tüfekler ne âlemde, şeklindeydi sualim; hâla eski hâli, mesleklerine temel yapmaya devam ediyorlar mı?

 

-Evet, diye tasdikledi Abdurrahman Bey; daha “ihlas”la yapıyorlar bunu!

 

Said Bey ciddiyetini koruyarak:

 

– Bunlar, anlaşılan “Eski hâl muhal, ya yeni hâl ya izmihlâl” beyânını bilmiyorlar…

 

Sözün gerisini ben tamamladım:

 

– Ya da sözü ezbere biliyorlar da, kelâmı “bağlam”ından kopardıklarından mânasının tam ters şekilde anlıyorlardır!

 

*

 

Şanlıurfa’ya bir dâvete gidiyorduk. Arabada ben ve hanımım…

 

Gittiğimiz toplantıda anlatılacakları az buçuk tahmin ettiğimden, öncesinde Büyükşehir Belediye’since düzenlenen kitap fuarına uğramayı kurdum.

 

Dâvete gecikme pahasına, ne yalan söyleyeyim, adaşımın Genel Yayın Müdürlüğü’nü yaptığı Mihrâbad yayınevini görmeyi arzularken, Hüseyin Yılmaz’ın beklediğim romanını basan Hayat Yayınevi’nin standına rastladım.

 

Hemen “Elif Öğretmen” romanını aldım ve bir bank’a oturarak beş on sahifesini karıştırdım. Alâkamı bir paratoner gibi çekti ama dâvete gecikmememizi ihtar eden hanımın sesiyle hareketlendim.

 

Romanın kalanını evde okur ve okuyucularıma intibalarımı aktarırdım artık.

 

*

Şunu diyebilirim ki Elif Öğretmen romanı kapağında, takdim yazısında dendiği gibi sadece ve müşahhas bir aşk hikâyesi değil, tıpkı Tanpınar’ın Huzur’undaki gibi, bir gönül mâcerasını vesile ederek, yazarın hayran kaldığı muhitleri tanıtmanın ve yazarın, kimi kaynakları tahlilden sonra edindiği fikirlerin cirit attığı bir mukayese ve “bürhan gösterme” meydanı…

 

“Osmanlı, cevheri İslâmiyet, kanatları i’lâ-Kelimetullah olan cevvâl bir ruhtur. Nüfûz sahası, arkasında ekseriyetle hazır bulduğu -İran hariç- bütün İslâm ülkeleridir. Batı, Osmanlı’yı öldürmenin ruhunu öldürmekten geçtiğini anlamakta gecikmez.”

 

“Yaklaşık iki yıl sonra cihân savaşının mağlûbu ceddimizin başşehri İstanbul’u ellerini kollarını sallayarak işgâl eden İngiliz, nihayet bütün emellerini gerçekleştirecek fırsatı yakalamıştır. Anadolu neredeyse bütünüyle işgâl altındadır. İngiliz, İtalyan, Fransız ile Yunan postalları; ülke topraklarını çiğnemekte, bin yıl hükümrân olmuş bir millet, mağlubiyet zilleti içinde ecel terleri dökmektedir.”

“Savaşı anlatacak değilim, esasa dönüyorum: İngiliz, elini kolunu sallaya sallaya girdiği İstanbul’dan tek kurşun sıkmadan güle oynaya çekip gider; üstelik resmî devir teslim merâsimi ile. Ve kimse sormuyor ki İngiliz, İstanbul’u işgâl etmek için iki yıl önce Çanakkale’de 200 bin civarında ölüyü niçin vermişti? İstanbul’u işgal etmek, İngiliz için bu kadar hayatî idiyse, tek kurşun sıkmadan niçin işgâle son verdi? Babasının hayrına, İstanbul’u bize bırakmış olamayacağı aklın tabiî ve zarurî gereği ise, İstanbul’dan daha kıymetli, daha büyük, İngiliz’e ne verdik? Lozan imzalanmadan İstanbul işgâlini sonlandırmayan İngiliz’i, İstanbul’dan savaşarak çıkarabilecek güce sahib olmadığımız bedihî bir hakikat değil mi? Sual zincirini uzatmak kabil ama bu kadarı da ağır bir mide bulantısı için kâfi değil mi?

“ Lozan, İngiliz başta olmak üzere, işgal güçlerinin büyük menfaatlerini tahkim eden bir masa başı zâferidir. İngilizler için savaşla elde edilmiş zâferden daha büyük bir zafâr. İslâm ülkelerini bir daha asla bir araya getirtmemek için yapılan planların hayata geçirilmesi için de Batı için târifi imkânsız büyük bir kazançtır.

 

“Elif Öğretmen, uzun, karışık ve zor meseleler. Bence bu akşamlık bu kadarı yeter. Akşamın sorusu şu olsun: İki üç yıl önce almak için 200 bin insanın ölümünü göze alan İngiliz, tek kurşun sıkmadan İstanbul’dan niçin çıkıp gitti?.. Karşılığında Lozan’da ne verildi?..

 

“Şeyh Said isyanı ve Kürtçülük meselesini de başka bir zaman konuşuruz inşaallah. Kısmetse, önümüzde upuzun bir kış ve sabahı gelmez geceleri var, konuşuruz.” (Age. S: 104- 105- 106)

 

Daha sonraki günlerde, İngiliz muhibbi Said Mollâ ile Bediüzzaman’ın o zamanki Mollâ Said ünvanından dolayı, bu iki şahsın birbirine karıştırıldığı hamakatini îzah eden Yazar, Said Nursi’nin İstiklâl Harbi’nde İngilizlere karşı verdiği mücadele ile Ankara hükûmetine verdiği desteği de hatırlatır.

 

Romanı okuyunca sanki Gerger’in köylerinde, Çet’teki hârika mekânları gezmiş gibi olmakla beraber, oraların mükellef ve hususî yemek kültürüne de muttali oluyorsunuz.

 

Bilhassa kahvaltı sofralarını zenginleştiren “yöre” mâmülatı, sütten elde edilen yiyecekler ve yapılan pikniklerdeki kavurma çeşitleri, karnı acıkan bir insana nefis kokuları hissetiriyor.

 

Benzerlerinden Huzur ve yine yazarın Hüzün Çiçeği’yle kıyasladığım eseri bütün edebî yönleriyle ele alamayacağım. Belki ilerde… Yazarın eserlerinin bütününü içine alacak köklü bir araştırmada, belki…

 

Zira hasbelkader kalem erbablığına, altında olduğum vebal sebebiyle sürdürmek zorunda hissediyorum kendimi. Bazı “İrfan” sitelerindeki köşe yazılarımı geliştirmenin yanı sıra, bir yayınevinin mütalaasına sunacağım iki çalışmayı tashih ve teşkille meşgulüm.

 

Muallimlik vazifemle, diğer “ ümran” gayretlerim de işin cabası.

NELER SÖYLENDİ?
@
Mehmet Nuri BİNGÖL

Mehmet Nuri BİNGÖL

DİĞER YAZILARI Mahzun ve şevkli notlar... Size Mi Kaldı?.. Fedâkârlık, İsar Farkı Bid'akârlık ve Bahaneler Adını Ne Koyarsan Tevhid Meşalesi- 1 Wagner- çeçen ittifakı mı? "Dini vakıf" genci neye hazırlar? 28 Mayıs, 27 Mayıs'ın Rövanşıydı Medresetü’z-Zehra ve Ehl-İ Hak Mezhebinin Muhafazası D ö n g ü Müspet Müspet De Istılahi Manası Nedir! Allah kimseyi fahiş - sefil- etmesin! Zafer Sabırdadır ve Ağustos En Büyük Burhan Mucizeler-1 Her esma tecellisi resul’ün mucizesi gibidir.-ı Vatan-i aslimiz cennet mi, dünya mı! HİLÂL ve YILDIZ’IN "TEÂLİ" ETMESİ... Dünya, Dünya Dedikleri Vatan giderse ekmek bedava satılsa ne yazar! Ehli Sünnet Cemaati İtikadı Şerrin Harcını Karmak Fetö'nün b planı M(z)illet ittifakı + "muhakeme-i akliyeden noksan" dini darlar! Kafkaslara Konan Kartal Satır Arasını Okumak Yahut Saffı Evvele Düşmanlık Osmanlı ve Fiyat Ayarlaması Siyasetle İlgili Kimi Notlar-1 Dâvet Bahar Adır Bundan Geri Gönlü İhya Seferberliği Fetö'nün B Planı Encesi Temizlemek İçin Necisi Tahrik Etmek Akıl İşi Mi! Yaptığımız Yapacaklarımızın Teminatıdır Zilleti ve usa'cı fetöyü savunmak asyacılık mı! Minnet Almayışınız, Şimdi Kanaat Şeklinde Yaşanmalı Milletçe Bizde Melik Dahar Aslında Melik Zahir Tanpınar Ekolünden Romancımız Hüseyin Yılmaz Tiftiklenen Mazim Selmanı Pak Aynasında Kut Zaferi Parladı Ahmed-İ Hâni Birlik Meşalesi Haçlı Ve Emperyalist Zihniyetlerin Zulmettiği Milletler Neyle Kurtulur! Hain içerden olunca! Kuyruklu Yalan Ve Algıdan Medet Umanlar! Bilerek Veya Bilmeyerek Şerrin Harcına Kürek Sallayanlar Hüseyin Avni Ulaş, Said Nursi Ve Hürriyet-İ Hakiki İkiyüzlülüğün Alfabesi Bir Asimetrik Savaş Çeşidi Bir Asimetrik Savaş Çeşidi Aman Aman Aman, Teyakkuz! Zillet İttifakı Adayına Sorular! İmanları Diritme Hareketi İçin... İlimden İlhama Esintiler Gönlü İhya Seferberliği Olacağı Beklemek İman Ve Amel Yalel Sedaları veya Aksa Mescidi! Ramazanda bir tefekkür! Metnin Anahtar Kelimesi Külliyat'ı Anlamak Üzerine-2 Akif İslam Şairidir Yahut İstiklal Marşı Şairi İhlas, “Îsar” Münasebeti Eski Değil, Eskimez Said 28 Şubat'çı "Kafa" Bu Sefer de Erdoğan'ı Hedef Aldı Kavala Talebi Üzerine… Düşman Kime Saldırıyorsa…! Alma Mazlumun Ahını... Manevı “Seyyidlik” Resulullah Dāvasına Sahip Çıkmaktır Geç Bir Osmanlı Yazısı Tarihi Sevdiren Adam'a Rahmet Dileğiyle Külliyat'ı Anlamak Üzerine-2 Külliyatı Anlamak Üzerine-1 "Silik Söz”lerin Gezdiği Arena Zekânın Zekâtı Borcu Silmez; Mecazidir o... Asıl Ambargo Zihinlerde; O Kalktıysa Onlarcası Bile Hava Civadır Bize... Tek Derdi Dünya Olan Şebeke İnternet ve Sosyal Medyada Türkçenin Doğru Kullanımı Tepetaklaydı İçim... “Akibet Müttakilerin” ve “Kadere Teslim” Olanların Değil mi! Taklacı Kuş Olmak Kimi Vurur Önce! Duzah mı, Vicdan mı? Ehl-İ Hak Olan Sünnet İtikad Mezhebi Muvakkat İttifak ya da Tapu Dağıtmak! Bulut Ve Ördek Meseli Mitoman Siyasi Belki Mazur, Ya Taammüden Yapan! Van Yolundaki Han Kapısı” ya da Muzdarip İslam Alemi! Mutasavvufa ‘Felsefe Yapma Deme’ Hadsizliği! Bu Asrın Bir Mücahidi: Fırıncı Ağabey Türkmenem! İpin Ucunu Verdiysen Geçmiş Olsun! Belirsiz Bırakmak da Bir Aleniyettir! Eyüp Otman Ağabey Dünya Dedikleri Acayip Yer Layt Laikratos, Artan Sekülerizm! Navteks Bir Ara Formül Asıl Hedef MEB Çığlığı Afakta Yankılanmayan Yazar” Olur Mu! Çay Deyip Geçmeyin Yine İspanyol Siyaseti veya İstanbul Sözleşmesi Osmanlı'nın Töresi Sünnetin ta Kendisidir! Doğruyu Her Yerde Dememek Ama Hangi Makamda? Sarp Ufukların Hikâyesi Nur’ların Ahirzamandaki Makamı ve Bütünlük... 15 Temmuz'da Bize Kefen mi Biçmek! Meydandayız, Gel de Biç! Düşünme Özgürlüğüne Set Haline Dönüşmüş Bir Kanun: 5816 Ayasofya Davası İçin Her Nakil Seslendirildi de... İbibikler Öttüğünde Ordayım! İhlas, Hal-i Alem Siyaseti Ve "Siyaset-i İslamiye" Hakiki Meşveret! CHP'nin Hali Pür-Melali Ve Tir Tir Titremek! Said Molla, Şeyh Said Ve Molla Said Bediüzzaman Bir Mi! Ayasofya Fethi Ve Zincirler... Ver Elini Türkmeneli Sünnet İtikadında Mehdi Bay - Ram Düşünceleri... Suriye Yahut Diyar-I Şam Korona Sürecinde İslam! Her Zamanın Pakraduni'si Aya Sophia Mı, Mahzun Mabed Mi? Fatih'in Bedduasından Ne Kurtuluş Ne Zaman! Nefsi Yenmek Ve Koronayı Yenmek. Hangisi Zor! Sait Molla, Molla Said Farkı Nâbî'yi Nabi Eden Hüsn-ü Nazar... Ne Çektikse Kamal'lardan... Vatanı Sevmek... “İstiklâlden İstikbâle” Deneme Eseriyle “Efendi Bey” Romanı “İstiklâlden İstikbâle” Deneme Eseriyle “Efendi Bey” Romanı Enbiya Şehri Urfa Ama Diyarbakır Şehr-i Ashab! Halilullah (As.) Baltanın Sapı... Keşke Haklı Çıkmasaydık... Fasl-I Paşa “Hikmet-İ Kudsiye” İle Felsefe Hikmeti Münazarası Doğubayezıd Hâni Fikir Cüceliği! Tarih; Gerçek Aynası! Yol Açıcılar- Yol Kapatıcılar İdilhan, İlhanlı Ve El-Megiddo Ovası!.. “Hakikatı dışlamış kimselerle tevhidi toplum inşa edilemez.” " Erkeğe karı libası yakışmaz" veya "kendi yürüyüşünü terk etti..." meselesi... Göbeklitepe Diye Bir Yer Kimlere? Yokuşta Yürüyenler ( Bir Emek Hülasası) "Şura-yı Hakiki" Veya "Meşveret-i Şer'iyye" Yeni FETÖLERİ “Önlemek” İçin… -2 Medeniyet dediğin tek dişi savunan kimler?.. Yeni FETÖ’lerin önünü almak... Mehdi İttihad-I İslam Ordularının Başkomutanı Züğürtlük Gazeli Akasya -1 Manevi “Seyyidlik”, Resululah (Asm)Nin Dāvasına sahip çıkmaktır! Üfürükten teyyare kripto vazife! Fedakârlığa Farklı Bir Bakış Kısır döngü yahut "fasit tevilat"
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
NAMAZ VAKİTLERİ
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
BURÇ YORUMLARI
  • KOÇ
    Koç Burcu
  • BOĞA
    Boğa Burcu
  • İKİZLER
    İkizler Burcu
  • YENGEÇ
    Yengeç Burcu
  • ASLAN
    Aslan Burcu
  • BAŞAK
    Başak Burcu
  • TERAZİ
    Terazi Burcu
  • AKREP
    Akrep Burcu
  • YAY
    Yay Burcu
  • OĞLAK
    Oğlak Burcu
  • KOVA
    Kova Burcu
  • BALIK
    Balık Burcu
ANKET OYLAMA TÜMÜ
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA