Adı İdilhan... Muhitimizde bulunan "İlhan" isminin Kazakça'daki karşılığı; belki de tam tersi...
İdilhan, Moğolistan'da Mobilya Meslek Yüksek Okulu'nu bitirmiş, bir vazifeye "atanmadan" önce Türkiye'yi görmeye gelmiş...
Moğolistan üç milyon nüfuslu bir ülke ve çoğunluğu da Moğol. Asli unsur olan Moğol nüfusun sadece %7'si Müslüman. Kazakların ise -bilindiği kadarıyla % 80'i - büyük ekseriyeti, biraz da tarihi ve içtimai mecburiyetlerin getirdiği bir talihle İslam'la buluşmuşlar.
*
Okunan "lahika" mektubundan sonra yanına gidip Moğolistan'da ders okuma usulünün nasıl olduğunu sordum. Önce orijinal metni okuyup ardından, dinleyiciler Kazaklardan müteşekkil ise Kazakça, eğer hem Kazak hem Moğol iseler her iki şive ve dille, yok eğer sadece Moğollardan ibaret ise yalnızca, Türkçe ile aynı Ural-Altay Dil Ailesi'nde bulunan bu dil ile açıkladıklarını söyledi İDİLHAN kardeş.
Bunları anlatırken gönül dostumuz, hayalim Moğolistan yayla ve steplerini, tarih denen "hakiki vukuatı kaydeden" ( Sünuhat, Said Nursi) alemi mekan tutmuştu.
*
MOĞOLİSTAN’DAN tozu dumana katarak çıkan atlılar, teslim olmayı reddeden tüm şehirleri acımasızca harap etmekte.1258’in Şubat ayında, büyük bir öfkeyle Bağdat’a saldırarak şehrin surlarını çiğnediler. Moğollar, tüm İslam dünyası üzerinde büyük bir korkuya sebep olmuştu.
1260’ın Ocak ayında Moğollar batıya doğru ilerlerken Halep de (Suriye) Bağdat’la aynı akıbeti paylaştı. Mart ayında Şam, kapılarını Moğollara açarak teslim oldu. Kısa zaman sonra Moğollar, Filistin’in Nablus (eski Şekem’in yakınında) ve Gazze şehirlerini de ele geçirdi.
Üstad'ın "BİR NEVİ YE'CÜC ME'CÜC MİSALİ" buyurduğu Hulagu’nun ordusu, 20.000 kişilik Mısır ordusundan neredeyse 15 kat daha büyüktü. ( Demek onlar de DECCAL karşısında çok az olacak Hz. İsa'nın ordusu gibiydiler; AMA SADECE MİSYON OLARAK, BİREBİR AYNI DEĞİL YOKSA, yani "bir nevi", farzımuhal)...
*
İslam tarihçisi profesör Nazeer Ahmed şöyle söylüyor: “İslam dünyası yok olma tehlikesiyle burun burunaydı.” Peki Memluk Sultanı Kahraman Kutuz ne yaptı?
Kutuz başta kökeni Türk olan bir köleydi. Kendisinden önceki Fatimi sultanı devirip iktidara geçti ve 1259’da sultan oldu. O, kolay kolay teslim olmayacak usta bir savaşçıydı.
Devasa Moğol Ordusunu yenemeyecek gibi görünüyordu yine de. Moğolistan’dan Möngke’nin ölüm haberi gelince, Hulagu, memleketinde bir güç mücadelesinin başlayacağını tahmin etti ve ordusunun çoğunu geri çekti. Mısır’ı yenmek için yeterli olduğunu düşündüğü 15.000 askeri orada bıraktı.
Mısır ve Moğollar arasında, Müslümanların başka bir düşmanı daha vardı: “Kutsal Toprakları” Hıristiyan Âlemi için ele geçirmek üzere Filistin’e gelen haçlı orduları. Kutuz oradan güvenli bir şekilde geçmek ve erzak almak için Haçlılardan izin istedi; gayesi Filistin’de Moğollarla savaşmaktı. Haçlılar bunu kabul ettiler. Moğollar, Müslümanlar için olduğu kadar Haçlılar için de baş belasıydı; Kutuz, Moğolları o bölgeden çıkarmak için tek ümitti.
1260'ın Eylülü'nde Ayn Calut Ovası at kişnemeleriyle inledi. 1500 Memlûk mücahidinin hepsi şehadet için ant içmişti ve şehit olmaya hazırlardı. Tarihçi Raşit el-Din, Memlûklerin Moğolları Megiddo’da pusuya düşürdüğünü söylüyor.
Kutuz, süvarilerin çoğunu ovanın etrafındaki tepelere gizledi, küçük bir kısmını ise Moğolları kışkırtıp kendilerine saldırtmak için gönderdi. Moğollar önlerindeki ordunun tüm Memlûk ordusu olduğunu düşünerek hücum ettiler. Bunun ardından Kutuz, hazırladığı sürpriz saldırıyı başlattı. Atlı birliklerine saklandıkları yerden hemen çıkmalarını ve Moğollara yanlardan saldırmalarını emretti. İşgalciler yenildi.
Moğolistan’dan savaşmak için batıya doğru yola çıkan Moğollar, 43 yıl boyunca ilk defa yenilgiye uğramışlardı. Asker sayısı nispeten az olsa da, Ayn Calut Savaşı tarihteki en önemli savaşlardan biri olarak kabul edilir.
Bu savaşın neticesinde Moğolların yenilmez olduğu fikri çürütülmüş oldu ve Memlûkler de kaybettikleri toprakları geri alabildi. İran, Anadolu, Ürdün gibi yurtlarda Hulagu’nun soyu İslam dinini kabul etti ve zaman içinde İslam kültürünü himayesi altına aldı. Bu topraklarda yaşayan halk İlhanlı Devleti olarak tanınmaya başlandı, bu isim “bağlı han” anlamına gelmektedir.
Moğolistan'dan gelen Kazak kökenli kardeşin adının da (İdilhan) İlhanlı'yı tedai ettirdiğini hatırlayınca gülümsedim. Ayrıca birçok önemli savaşın bu bölgede yapılmasından dolayı, “Megiddo” ( Arabi El-Megiddo) kelimesi Armagedon savaşıyla özdeşleştirilmeye başlandığını fikredip ibretle düşündüm!.. (İbranice Har–Magedon).
Mehmet Nuri BİNGÖL