Göbeklitepe, tarihin bilinen en eski ve en büyük yapısı. Dev sütunlardan ve üst üste dizilmiş ağır taşlardan teşkil olmuş Göbeklitepe, o devirde el arabası gibi alet edevatın olmadığı için inşa müddeti sırrını hala koruyor. Sütunların üzerinde bulunan hayvan figürü kabartmaları ise, kesinlikle zamanın ötesinde. Göbeklitepe, insanların avcı toplayıcı olarak yaşadığı dönemlerde bile sistematik olarak toplantılar yaptığını ispat eden ama ne amaçla kullanıldığı hala tam olarak kestirilemeyen antik bir ören yeri...
2018: Göbeklitepe UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde
2005 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı ilan edildi ve Nisan 2011’de de UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne girdi. Yaklaşık 7 sene boyunca aday listesinde yer alan ve tarihi yeniden şekillendiren Göbeklitepe, Temmuz 2018’de Bahreyn’de toplanan komitenin kararıyla UNESCO Dünya Miras Listesi’ne girmeye hak kazandı.
Göbeklitepe, Neolitik Çağ’a ait bir tapınak diye tahmin ediliyor arkeologlarca. Tarih öncesi dönemlerden biri olan ve Cilâlıtaş Çağı olarak da bilinen Neolitik Çağ’dan günümüze kalan tarihi sahanın yaşının 12.000 olduğu düşünülüyor. Bu da M.Ö. 10.000’lerden beri var olduğu düşünülen alanı; Malta’daki M.Ö. 3600’lerden kalma megalitik tapınaklardan, Stonehenge ve Mısır Piramitlerinden daha yaşlı kılıyor ve dünyanın bilinen en eski tapınağı yapıyor.
Göbeklitepe nasıl keşfedildi sualine, Göbeklitepe kazıları başlangıç tarihiyle doğrudan bağlantılı olduğunu diyebiliriz. Dünyanın en önemli merkezlerinden biri olan Şanlıurfa Göbeklitepe Ören Yeri, 1963 yılında İstanbul ve Chicago üniversiteleri iş birliği ile bölgede yapılan “Güneydoğu Anadolu Araştırma Projesi” sırasında bulundu. Göbeklitepe’nin keşfi 1963 yılında olsa da kazı çalışmaları 1995 yılında başladı. Araştırmalar günümüzde hala devam ediyor.
Mehmet Nuri BİNGÖL