Bediüzzaman'ın 15. Mektub'undaki risale ve mektuplarının temel "mütearifesi" de böyledir bence: İSLAM'DA Mehdi akidesi vardır, ama Mehdi beklemek yoktur. Sadece ferdi amel ve vazifelerin edası mühimdir.
İslâm'da Mehdî akîdesi, Yahudilik, Hıristiyanlık ve Şiîlik'te olduğu gibi "necat" değil, "cihad” kavramına dayanır- yani hayata, ihya ve yaşamaya... Müslümanlar için tarihî tecrübe, cihad demektir; avamı/havasıyla bütün ümmet, hidayet ve necata ermek için "hidayet" ile aynı kökten gelen, kalp ile hevâya, el ile kâfirlere karşı mücadele mânâsına gelen "cihad” ( yerine göre manevi cihat) ile mükelleftir. Rasûlullah'ın vefatından sonra bilhassa "müceddid” denen nübüvvet varisleri ( tebliğ yönüyle) âlimler, onun misyonunu sürdürür.
Rasûl-i Ekrem 'aleyhi's-salâtü ve's-selâm, "Allah, her yüz senenin başında bu ümmete, dinini yenileyecek adam(lar) gönderecektir” hadisiyle tecdid misyonunu bildirmişti.
"Tecdid, "tahdis, ictihâd, tahkik, ıslah, ihyâ” olarak beş boyuttan oluşur; müceddid, "muhaddis, müctehid, muhakkik, muslih, muhyî” olarak peygamberin kurduğu dini yeni ve canlı tutar.
Öğreten/öğrenen olarak müceddidlerin/ ümmetin cihadı, Asr-ı Saadet'teki ilim ile amelin tam olarak örtüştüğü ideal Müslümanlığa bir adım daha yaklaştırma/yaklaşmadır." (1)
İlim ile amel arasındaki açığın tamamen kapatılmadığı cihad vetiresi olarak tarihin bittiği noktada Mehdî 'aleyhi's-selâmın misyonu başlar.
Bizdeki Mehdî, Şiîlik'teki gibi askıya alınmış tarihi yeniden başlatarak sıfırdan bir ideal düzen kuracak bir "süpermen” değil, Asr-ı Saadet'teki gibi şeriatı yeniden tam olarak hayata geçirecek, tecdid misyonunu tamamlayacak baş müceddid, cihad sürecini kemale erdirecek son mücahittir. Hz. Peygamber ile onun soyundan gelecek Mehdî, Yahudilik, Hıristiyanlık ve Şiîlik'te olduğu gibi günahkâr müminleri günahlarından kurtaracak müncîler değil, müminlere hidayet yolunu gösteren ve cihad sayesinde sonuna erdiren hâdî=mürşid ve Mehdî=muvaffaktır.
" Bu itibarla Müslümanlar için sözkonusu, ahir-i zamanda "gelecek” Mehdî'dir, "beklenen” Mehdî değil. Mehdî akidesi, Müslümanları bir kurtarıcı beklentisiyle tarihi askıya almaya, miskinliğe sevke değil, tam aksine, kıyamete kadar cihada teşvike yarar."
( 1-2: Bedri Gencer, Gelenekten Modernliğe Osmanlı, s. 304.)