Günümüzde en çok iç içe olduğumuz saha internet, sosyal medya ve diğer haberleşme uygulamaları...
Milyonlarca insan bu zeminlerde paylaşım yapıyor, yazıyor ve sosyalleşiyorlar kendilerince. Bilhassa gençler başta olmak üzere çoğu kişinin kullandığı kısaltmalar, simgeler, yabancı kelimeler, yabancı kelimelerle Türkçe kelimelerin birleşiminden teşkil olan ifadeler ne yazık ki bir milletin varlık sebebi olan dili menfice etkiliyor.
Dili sadece bir “iletişim” vasıtası olarak değil, kültürümüzün ve milli kimliğimizin bir sembolü olarak da görmek gerekir. Dilin zarar görmesi kültürümüzün ve milli kimliğimizin de zarar görmesi manasına geliyor. Dil zarar gördüğünde millet hafızası da zarar görüyor.
Milli hafıza olsa iyi yine de. Rahmetlik Cemil Meriç, “İnsanlar kelimelerle düşünür.” diyor ve kelimelerin bozulmasıyla o milletin istikametli düşünemeyeceğini de izah ediyor.
Bugün aslında tam da böyle bir olumsuzluk yaşanıyor. İnternet ve özellikle sosyal medya hayatımıza girdikten sonra ne yazık ki dilin kullanımında ciddi değişiklikler yaşandı ve yaşanmaya da devam ediyor.
Bilhassa gençler yalnızca birbirlerinin anlayabileceği bir dil oluşturmuş durumdalar. Öyle bir dil ki gençlerin yazıp da anne-babaların anlayamadığı bir dil....
Öyle ki bir kişi yöresel ağzıyla yazı yazsa bunu garipseriz konuştuğu şekilde yazıyor diye.... Halbuki bugün sosyal medyada ve mesajlaşılan diğer ortamlarda, garipsediğimiz yöresel ağızla konuşulan dilden bile oldukça uzak bir iletişim dilinin kuşatması altındayız.
Öyle bir dil ki içinde yabancı kelimeler, simgeler, yarı Türkçe yarı yabancı aralara serpiştirilen kelimeler, jargon ifadeler, anlamsız kısaltmalar, mesajlarda ve sosyal medyada cirit atıyor.
Bırakın dilin zarar görmesini düşünmeyi, bunun çok havalı bir şey olduğunu bile düşünenler bile çıkmaktadır. Bunlar -maalesef- dilimizi, yani öz kültürümüzü ve milli kimliğimizi bir virüs gibi kemiriyor.
Şaşkın olmuş şapşik, en yakın arkadaş olmuş panpa, merhaba olmuş mrb, selam olmuş slm, Allah razı olsun olmuş aro, tamam olmuş tmm ya da ok, canım olmuş cnm, kendine iyi bak olmuş kib, aşkım olmuş aşkitom, güle güle olmuş bye...
İşin en vahim yönü manevi ifadelerin bozularak veya kısaltılarak o kutsi kelimelere dolaylı değil de TAMTAMINA hakaret ki bunun neticesi küfre kadar gider.
Teknoloji, sadece hayatımızı kolaylaştırmak için kullanabileceğimiz bir argüman. Teknoloji ve teknolojik gelişmeleri takip etmek, kullanmak ve üretmek elbet önemli. Unutulmamalıdır ki teknoloji hiçbir milletin kültürü değildir, sadece bir vasıtadır.
Fakat dil bir milletin kültürüdür, millet olduğunun bir alamatedir. Teknoloji bir anda yok olsa kültürler ve milletler zarar görmez, lakin dil zarar görürse kültür de millet de heyelana uğrar. Bu sepeple teknolojiyi ve bunun getirisi olan interneti, sosyal medyayı ve mesajlaşma uygulamalarını kullanırken dilimizi olması gerektiği şekilde kullanmak gerekmiyor mu?
Hayatınızı kolaylaştıran bir telefon, bir buzdolabı veya herhangi bir teknolojik alet bozulduğunda yenisini hatta daha gelişmişini alabilirsiniz, lakin dil bozulduğunda bunu düzeltmek oldukça zor, hatta imkansız. Dil bozulduğunda milleti millet yapan bir değer bozulmuş, bir millet zarar görmüş olur. Bunu ve yaşanan bu durumu hafife almak hem kendimize hem de gelecek nesillere haksızlıktır.
Konfiçyus’a sormuşlar; ‘Eğer bir ülkede yönetici olsaydınız ilk olarak ne yapmak isterdiniz?’ Konfiçyus: ‘Şüphesiz önce dili düzeltirdim.’ demiş. Ancak şu da bir gerçek ki; dil biryönetici veya otorite eliyle düzeltilmez. Dili düzeltecek olan millet olarak yine biziz. Bunu da sanalda dili doğru kullanan bilinçli birer internet kullanıcısı olarak hep beraber başarabiliriz.
Sosyal medyada kullanılan kısaltmalar Türkçe'yi fakirleştiriyor. Sosyal medya sitelerinde ve konuşma platformlarında duygu ve düşünceler kelimelerle anlatıyor. İnsanlarla yazı diliyle iletişime geçiliyor.
Gençler arasında hızlı bir iletişim yaratmak için sosyal medyada kullanılan dilin değişime uğradığını ve böylece dilin özensizleştiğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Kaya, “Bu durum, dilin kullanımında büyük yanlışlıkların yapılmasına sebep oluyor. Sosyal medyada cümleler kurulurken kelimelerin yazımında büyük ve küçük harflerin bir arada kullanımı, birleşik yazılması gereken kelimelerin birbirinden ayrı yazılması, cümleleri yazarken imla kurallarına dikkat edilmemesi ve çok fazla argo kelimenin kullanılması dile büyük zararlar veriyor” dedi.
Sosyal medyada sözlerin anlaşılmayacak kısaltılmasını eleştiren Yrd. Doç. Dr. Kaya, “Olabilecek en hızlı iletişim yolunu bile hızlandırmaya çalışan sosyal medya kullanıcıları, Türkçeyi yozlaştırma yolunda durmadan ilerliyor. “Selam” yerine “slm”, “merhaba” yerine “mrb” yazan genç nesil, artık Türkçe kelimeleri yazarken sesli harfleri kullanmıyor. Dilde sözcüklerin kısaltılarak kullanılması zengin Türk alfabesini fakirleştiriyor. Günümüzde ‘kendine iyi bak’ gibi cümleler bile kısaltılıyor. Hızlı bir şekilde iletişime geçme kaygısının yayılması dili bozan etkenler arasında bulunuyor” diye konuştu.
Ekleyelim. Ya “tahrif”i caiz olmayan manevi kelimelerin kısaltılıp bozulması?..