İman Ve Amel

Mehmet Nuri BİNGÖL

23-05-2021 10:39

Günümüzdeki İslam alimlerinin pek çoğu itikat üzerinde değil de fıkıh, amel ve kalbî feyiz üzerinde durmuşlardır. Amel ve şeriat ilimlerinin ihyası, temel olan iman ve itikadın canlı ve hayatlı olmasına bakar. Bu zamanda türlü ideoloji ve Bediüzzaman’ın Nur risalelerinde “ehl-i dalalet” dediği “Doğru Yolun Sapık Kolları” (Necip Fazıl) en çok iman ve itikada hücum etmektedir.

İmana ve “Ehl-i sünnet” itikadına hususi taarruzlar  Nur risalelerinin hizmet metoduyla çökertilince “milletin imanını selamette” görerek sürur bulunacağı pek açıktır müellifinin. Dalalet ehlinin (inanç yönüyle sapık felsefî yorumların) bu planını gören Said Nursi, bütün mesaisini İslam’ın temeli ve kökü konumunda olan imanın takviye ve teyidine sarf etti.

Diğer İslam alimlerinin iman hususunda pek fazla açıklama ve çağrı yapmamaları, devirlerindeki şartlardan ileri geliyordu. O devirlerde “Teslim kavi” idi. Ariflerin nasihatlarının tesir etmediği yüzde bir insan ya vardı ya yoktu. Zamanımızda ise yüzden birine ancak tesir etmekte. ( Mesnevi, Mukaddeme)

Üstat gibi çaba gösterilmemesi, Kuran, Hadisler, İslami hükümlere saldırı olduğundan daha çok eser vermiştir. Nur kitapçıkları (risaleleri) ise iman alanında altı bin sayfalıktır, diğer alimlerin eserlerinde imana dair meseleler oldukça sınırlıdır ve günümüz gençliği ile insanının felsefi sorularına cevapta yetersizdir.

Nur risaleleriyle kelam ilminde bu manada yenilik yapılırken çağdaşları olan diğer alimler ekseriyetle klasik kelam geleneğine bağlı kalmışlardır. Halbuki klasik kelam metotlarının bu zamanın materyalist felsefesi karşısında, yetersiz ve kafi olmadığı ortadadır.

İslami hareket anlayışlardan siyasi ve “inkılapçı” olanlarının, Osmanlı bakiyesi “coğrafyamızda” düşünce bakımından tam bir bir kesifliğe sahip olmadığından üstünde durmayacağız.

Bu, kalp merkezli ve manevi feyiz almayı kâfi gören  hareketlerin (tarikat) çoğu ehli sünnet dairesindedir. Esas olarak Kuran ve sünneti ölçü alırlar. Temel hareket ve gayeleri ise iman ve ahlakın fertler üstünde hakim kılınmasıdır. Bu yüzden içtimai değil fert merkezlidir.

Bu hareketler,  fertlerin istikametli oluşuyla sosyal dönüşümün tepeden inmeci değil  genel ahlakın düzelmesinin neticesinde toplumun da düzelmesini öngörüyorlar. Yani zararsız ve riski olmayan bir toplumsal dönüşümü savunuyorlar.

Geleneksel İslam hareketleri içinde Nur hareketini diğerlerinden farklı kılan, Nur risalelerinin Kuran ve sünnete bağlı olması, tarz ve metotudunu da bu iki temel kaynaktan almasıdır.

Bediüzzaman’ın altı bin sayfalık külliyatı, hizmeti ve duruşuna baktığımızda nezihâne ve nazikane “kavl-i leyyin”in (yumuşak dilin), onun usul ve üslubunun esası olduğunu görüyoruz. Ahir zamandaki bir tebliğcinin, imani meselelerde mücadele tarzını seçmesinin zararlı olduğunu; itidal ile ve fikir alış verişi şeklinde bahsetmenin daha uygun olduğunu vurgulanmıştır.1

Nur risalelerinin (kitapçıklarının) sayfalarında karşımıza çıkan “Ulum (ilimler) ve fünunun (fenlerin) en parlağı olan belâgat (hitap ettiği çağ insanına göre uygun, yeterli ve hakikatli söz söyleme sanatı) ve cezalet, bütün envâıyla âhirzamanda en merğub (rağbet edilen) bir sûret alacaktır. Hatta insanlar kendi fikirlerini birbirlerine kabul ettirmek ve hükümlerini birbirine icrâ ettirmek için en keskin silâhını cezâlet-i beyandan (sözün güzel ifade edilmesinden), en mukâvemetsûz kuvvetini belâgat-ı edâdan alacaktır”2 ifadeleri  konunun ehemmiyetini ispat etmektedir.

Daima çağa ve “nesl-i cedid” dediği gençliğe seslenen Nur Müellifi her türlü hüznü ve endişeyi tattı hayatında. Her türlü elem ve kederle hemhâl oldu. 35 yıl boyunca çekmediği cefa, görmediği eza kalmadı. Şehirden şehre sürgüne yollandı. Ona sıkıntı verenlere beddua bile etmedi. Talebelerine ona yapılanların intikamını, imana daha çok hizmet ederek almalarını vasiyet etti. ( Konuşan Yalnız Hakikattır makalesi)

Risale-i Nur’un kişi eksenli imanı ihya mektebi, toplumun bütün kesimlerini kucaklıyor. Onun güçlü izah, irşat ve ikazları, orijinal tespitleri Kurani ve Nebevi tebliğ metodudur. İhya mektebi olan metottaa inkârcılara ve kitap ehli “sayılan” diğer inançlara karşı, tavrımızdaki İslami tebliğ ölçüsünün ne olması gerektiğinin cevabı yine Nur risalelerindedir.

“O âlim ve vâiz zata benim tarafımdan selâm söyleyiniz. Benim şahsıma olan tenkidini, itirazını başım üstüne kabul ediyorum. Sizler de o zatı ve onun gibileri münâkaşa ve münâzaraya sevk etmeyiniz. Kim olursa olsun madem imanı var, o noktada kardeşimizdir. Bize düşmanlık da etse mesleğimizce mukabele edemeyiz. Çünkü daha şiddetli düşmanlar  var. Elimizde nur var, topuz yok. Nur incitmez, ışığı ile okşar. Ve bilhassa ehl-i ilim olsa ilimden gelen enâniyeti de varsa enâniyetlerini tahrik etmeyiniz. Mümkün olduğu kadar ‘Boş lâf konuşanlara rastladıklarında vakar ile oradan geçip giderler’3 düsturunu rehber edininiz. Fikren bir yanlışı varsa da affediniz. Değil onlar gibi ehl-i diyanete ve tarikate mensup Müslümanlar (dindar ve kalp ehli Müslümanlar), şimdi bu acîp zamanda imanı bulunan ve fırka-i dâlleden (Müslüman görünüp sünnet itikadına ters inanan ve bida ehli)  bile olsa onlarla medâr-ı niza (kavga, çekişme sebebi) noktaları münâkaşa etmemeleri hem bu acîp zaman hem mesleğimiz hem kudsî hizmetimiz iktiza ediyor.”4

Bu ihya mektebinin inkârcılara karşı hareket tarzı ise yine Muhterem Müellif tarafından şu şekilde izah edilmiştir: “Bir insana zâtı için değil, kötü sıfatları için düşmanlık edilir.”5 O hâlde biz kâfirin küfür sıfatına düşman olacak, o sıfatı taşıdığı için de onu sevmeyeceğiz. Ama inkârdan kurtulmasına, necatına, hidayetine de dua edip gayret göstereceğiz.

Kitap ehline karşı alınacak tavır, Kuran’da gayet açık ve net olarak belirtilmiştir. “Kitap ehliyle ancak en güzel yoldan mücadele edin. Güzellikle, yumuşaklılıkla Hakk’ı anlatın.” Bu mektebin muallimlerine hakkı anlatmada gösterecekleri hoşgörünün sınırı bu Kurani gerçekle çizilmiştir.

Bu mektebin müdavimleri Güneşten daha parlak, Cennet gibi güzel ve ebedî saadet gibi şirin bir hakikate hayatını vakfetmiş nurlu bir yolun yolcularıdır. (Kastamonu Lahikası) “Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz.” şeklindeki Resulullah emrine “gerdandide” olmuş insanlardır, ya da öyle olmalıdırlar.

Söz konusu ihya mektebi muallimleri tebliğde, insanları geçmiş asırların şartlarındaymış gibi düşünerek davranmaz. “Nur Üstad”, bu ifadeleriyle meseleye açıklık getirir:

“Tahmin ederim, nasihlerin (nasihatçıların) nasihatleri şu zamanda tesirsiz kalmasının bir sebebi şudur ki, ahlaksız insanlara derler: 'Haset etme, hırs gösterme, adavet etme,dünyayı sevme!' Yani fıtratını (yaratılışını) değiştir gibi zahiren onlarca malayutak (imkânsız) bir teklifte bulunurlar. Eğer deseler ki, 'Bunların yüzlerini hayırlı şeylere çeviriniz, mecralarını değiştiriniz', hem nasihat tesir eder, hem daire-i ihtiyarlarında bir emr-i teklif ( nasihat) olur.'' 6

İmanı ihya vazifesinde her gençlik  ayrı bakımdan şüphededir diye kabul edilir. Kime ne anlatılması gereği tam tespit edilmediği için bunca nasihatçı bir netice elde edemiyorlar şeklinde bilirler. “Düşmanın silahıyla silahlanınız.” emrinin gereğini yapmayıp sanat-edebiyat-sinema-tv. dizileri ihmal edilince “dalalet ehli ve ateist fikir sahipleri” -kelimenin tam manasıyla- orta yerde cirit attığınıgörürler, bu müşahedenin ümitsizlik ve kötümserlik olduğunu da kabul etmezler. Bu hususu Bediüzzaman şöyle dile getirir:

“... Kastamonu’nun dağında bağırarak mükerrer defa (tekrar tekrar)  dedim: “Kardeşlerim, ata et aslana ort atmayınız”. Yani, “Her risaleyi herkese vermeyiniz.” (Lem’alar, s.250).

Bu ihya mektebi talebeleri ne siyasi ne hizip anlayışı bakımından herhangi bir taraftarlığa girmezler. Öyle ki Şualar’ın 331. sayfasında bu umdenin en geniş sınırı çizilir:

“Eğer Risale-i Nur'u tenkit fikriyle tetkik eden (inceleyen)  adliye memurları, imanlarını onunla kuvvetlendirip veya kurtarsalar, sonra beni idam ile mahkûm etseler; şahit olunuz hakkımı onlara helal ediyorum. Çünkü biz hizmetkârız. Risale-i Nur'un vazifesi, imanı kuvvetlendirip kurtarmaktır. Dost ve düşmanı tefrik etmeyerek (ayırmayarak), hizmet-i imaniyeyi hiçbir tarafgirlik girmeyerek yapmakla mükellefiz.''

İmani noktadan insanlara faydalı olmak için Nur kitapçıklarından (risalelerinden) Mektubat’taki “Uhuvvet Risalesi”nde, inanan birinin hayat görüşünde “hem moral yönüyle hem de maddi olarak” ikram-sever vaziyet alması  gerektiği vazedilir. Gerçekten de bu asrın en büyük ölçülerinden biri de maddi- manevi faydacılıktır.

“Eğer hasmını mağlup etmek istersen, fenalığına karşı iyilikle mukabele et. Çünkü, eğer fenalıkla mukabele edersen, husumet tezayüd eder (artar). zahiren mağlup bile olsa, kalben kin bağlar, adaveti idame eder. Eğer iyilikle mukabele etsen, nedamet eder (pişman olur), sana dost olur.'' (Mektubat, s. 256)

İman nurunu hayatlandırma (ihya) mektebi belli bir çatı veya insan grubuna münhasır değil, “muhtaç herkes”in iştirak edebileceği bir açık öğretim medresesi (üniversitesi) gibidir.

''Elbette bizlere lazım ve millete elzem, şimdi resmen izin verilen, din tedrisatı için hususi dershâneler açılma ve izin verilmesine binaen Nur şakirtleri, mümkün olduğu kadar her yerde küçücük bir dershane-i Nuriye (Nur menzili) açmak lazımdır; gerçi herkes kendi kendine bir derece istifade eder, fakat herkes her bir meselesini tam anlamaz. Hem iman hakikatlerinin izahı olduğu için hem ilim hem marifet hem ibadettir. Eski medreselerde beş on seneye mukabil, inşaallah Nur medreseleri beş on haftada aynı neticeyi temin edecek ve yirmi senedir ediyor.'' 7

İmanı tebliğ etme esaslarını talebelerinin yaşamaya gayret etmesinin adıdır imanı ihya mektebi. Hayatın bir zarureti hâline gelince politik zemine bakıp tavır alırlar ama bu hiçbir zaman ‘ehven’ gördükleri tarafa kalpleriyle bağlanma şeklinde olmaz. Bir siyasi akıma “mana-yı ismiyle” girmeyip tabi olmaz bu okulun mensupları, sadece en haksızın karşısında nispeten haklı tarafa destek olurlar. O da “daha büyük bir” şerrin hâkimiyet kurmaması için.

“Evet, Nur talebelerinin siyasetlerle alakası olmaz. Yalnız iman hakikatleriyle bütün hayatları bağlıdır. Risale-i Nur, dünyada her cerayanın (akımın) fevkinde bulunması ve umumun malı olması cihetiyle, (herkesin malı olması yüzünden) bir tarafa tabi ve dahil olmaz. Belki mütecaviz (saldırgan) dinsizlere karşı haklı tarafa yardımcı ve dost olur ve ihtiyat kuvveti hükmünde onlara bir nokta-i istinad (dayanak noktası) olur. Fakat siyaset hesabına değil, nurların intişarı ve maslahatı hesabına bazı kardeşler, nurlar namına değil, belki kendi şahısları namına girebilir.'' 8

Dipnotlar:

1-Kastamonu Lâhikası s. 42.

2-Sözler.

3-Furkan Sûresi.

4-Kastamonu Lâhikası s. 191.

5-Münâzarât.

6-Mektubat, s.38

7-(Emirdağ Lah. 1. S.245)

8-Emirdağ lah1. s. 157

DİĞER YAZILARI Mahzun ve şevkli notlar... 01-01-1970 03:00 Size Mi Kaldı?.. 01-01-1970 03:00 Fedâkârlık, İsar Farkı 01-01-1970 03:00 Bid'akârlık ve Bahaneler 01-01-1970 03:00 Adını Ne Koyarsan 01-01-1970 03:00 Tevhid Meşalesi- 1 01-01-1970 03:00 Wagner- çeçen ittifakı mı? 01-01-1970 03:00 "Dini vakıf" genci neye hazırlar? 01-01-1970 03:00 28 Mayıs, 27 Mayıs'ın Rövanşıydı 01-01-1970 03:00 Medresetü’z-Zehra ve Ehl-İ Hak Mezhebinin Muhafazası 01-01-1970 03:00 D ö n g ü 01-01-1970 03:00 Müspet Müspet De Istılahi Manası Nedir! 01-01-1970 03:00 Allah kimseyi fahiş - sefil- etmesin! 01-01-1970 03:00 Zafer Sabırdadır ve Ağustos 01-01-1970 03:00 En Büyük Burhan Mucizeler-1 01-01-1970 03:00 Her esma tecellisi resul’ün mucizesi gibidir.-ı 01-01-1970 03:00 Vatan-i aslimiz cennet mi, dünya mı! 01-01-1970 03:00 HİLÂL ve YILDIZ’IN "TEÂLİ" ETMESİ... 01-01-1970 03:00 Dünya, Dünya Dedikleri 01-01-1970 03:00 Vatan giderse ekmek bedava satılsa ne yazar! 01-01-1970 03:00 Ehli Sünnet Cemaati İtikadı 01-01-1970 03:00 Şerrin Harcını Karmak 01-01-1970 03:00 Fetö'nün b planı M(z)illet ittifakı + "muhakeme-i akliyeden noksan" dini darlar! 01-01-1970 03:00 Kafkaslara Konan Kartal 01-01-1970 03:00 Satır Arasını Okumak Yahut Saffı Evvele Düşmanlık 01-01-1970 03:00 Osmanlı ve Fiyat Ayarlaması 01-01-1970 03:00 Siyasetle İlgili Kimi Notlar-1 01-01-1970 03:00 Dâvet Bahar Adır Bundan Geri 01-01-1970 03:00 Gönlü İhya Seferberliği 01-01-1970 03:00 Fetö'nün B Planı 01-01-1970 03:00 Encesi Temizlemek İçin Necisi Tahrik Etmek Akıl İşi Mi! 01-01-1970 03:00 Yaptığımız Yapacaklarımızın Teminatıdır 01-01-1970 03:00 Zilleti ve usa'cı fetöyü savunmak asyacılık mı! 01-01-1970 03:00 Minnet Almayışınız, Şimdi Kanaat Şeklinde Yaşanmalı Milletçe 01-01-1970 03:00 Bizde Melik Dahar Aslında Melik Zahir 01-01-1970 03:00 Tanpınar Ekolünden Romancımız Hüseyin Yılmaz 01-01-1970 03:00 Tiftiklenen Mazim 01-01-1970 03:00 Selmanı Pak Aynasında Kut Zaferi Parladı 01-01-1970 03:00 Ahmed-İ Hâni Birlik Meşalesi 01-01-1970 03:00 Haçlı Ve Emperyalist Zihniyetlerin Zulmettiği Milletler Neyle Kurtulur! 01-01-1970 03:00 Hain içerden olunca! 01-01-1970 03:00 Kuyruklu Yalan Ve Algıdan Medet Umanlar! 01-01-1970 03:00 Bilerek Veya Bilmeyerek Şerrin Harcına Kürek Sallayanlar 01-01-1970 03:00 Hüseyin Avni Ulaş, Said Nursi Ve Hürriyet-İ Hakiki 01-01-1970 03:00 İkiyüzlülüğün Alfabesi 01-01-1970 03:00 Bir Asimetrik Savaş Çeşidi 01-01-1970 03:00 Bir Asimetrik Savaş Çeşidi 01-01-1970 03:00 Aman Aman Aman, Teyakkuz! 01-01-1970 03:00 Zillet İttifakı Adayına Sorular! 01-01-1970 03:00 İmanları Diritme Hareketi İçin... 01-01-1970 03:00 İlimden İlhama 01-01-1970 03:00 Esintiler 01-01-1970 03:00 Gönlü İhya Seferberliği 01-01-1970 03:00 Olacağı Beklemek 01-01-1970 03:00 Yalel Sedaları veya Aksa Mescidi! 01-01-1970 03:00 Ramazanda bir tefekkür! 01-01-1970 03:00 Metnin Anahtar Kelimesi 01-01-1970 03:00 Külliyat'ı Anlamak Üzerine-2 01-01-1970 03:00 Akif İslam Şairidir Yahut İstiklal Marşı Şairi 01-01-1970 03:00 İhlas, “Îsar” Münasebeti 01-01-1970 03:00 Eski Değil, Eskimez Said 01-01-1970 03:00 28 Şubat'çı "Kafa" Bu Sefer de Erdoğan'ı Hedef Aldı 01-01-1970 03:00 Kavala Talebi Üzerine… Düşman Kime Saldırıyorsa…! 01-01-1970 03:00 Alma Mazlumun Ahını... 01-01-1970 03:00 Manevı “Seyyidlik” Resulullah Dāvasına Sahip Çıkmaktır 01-01-1970 03:00 Geç Bir Osmanlı Yazısı 01-01-1970 03:00 Tarihi Sevdiren Adam'a Rahmet Dileğiyle 01-01-1970 03:00 Külliyat'ı Anlamak Üzerine-2 01-01-1970 03:00 Külliyatı Anlamak Üzerine-1 01-01-1970 03:00 "Silik Söz”lerin Gezdiği Arena 01-01-1970 03:00 Zekânın Zekâtı Borcu Silmez; Mecazidir o... 01-01-1970 03:00 Asıl Ambargo Zihinlerde; O Kalktıysa Onlarcası Bile Hava Civadır Bize... 01-01-1970 03:00 Tek Derdi Dünya Olan Şebeke 01-01-1970 03:00 İnternet ve Sosyal Medyada Türkçenin Doğru Kullanımı 01-01-1970 03:00 Tepetaklaydı İçim... 01-01-1970 03:00 “Akibet Müttakilerin” ve “Kadere Teslim” Olanların Değil mi! 01-01-1970 03:00 Taklacı Kuş Olmak Kimi Vurur Önce! 01-01-1970 03:00 Duzah mı, Vicdan mı? 01-01-1970 03:00 Ehl-İ Hak Olan Sünnet İtikad Mezhebi 01-01-1970 03:00 Muvakkat İttifak ya da Tapu Dağıtmak! 01-01-1970 03:00 Bulut Ve Ördek Meseli 01-01-1970 03:00 Mitoman Siyasi Belki Mazur, Ya Taammüden Yapan! 01-01-1970 03:00 Van Yolundaki Han Kapısı” ya da Muzdarip İslam Alemi! 01-01-1970 03:00 Mutasavvufa ‘Felsefe Yapma Deme’ Hadsizliği! 01-01-1970 03:00 Bu Asrın Bir Mücahidi: Fırıncı Ağabey 01-01-1970 03:00 Türkmenem! 01-01-1970 03:00 İpin Ucunu Verdiysen Geçmiş Olsun! 01-01-1970 03:00 Belirsiz Bırakmak da Bir Aleniyettir! 01-01-1970 03:00 Eyüp Otman Ağabey 01-01-1970 03:00 Dünya Dedikleri Acayip Yer 01-01-1970 03:00 Layt Laikratos, Artan Sekülerizm! 01-01-1970 03:00 Navteks Bir Ara Formül Asıl Hedef MEB 01-01-1970 03:00 Çığlığı Afakta Yankılanmayan Yazar” Olur Mu! 01-01-1970 03:00 Çay Deyip Geçmeyin 01-01-1970 03:00 Yine İspanyol Siyaseti veya İstanbul Sözleşmesi 01-01-1970 03:00 Osmanlı'nın Töresi Sünnetin ta Kendisidir! 01-01-1970 03:00 Doğruyu Her Yerde Dememek Ama Hangi Makamda? 01-01-1970 03:00 Sarp Ufukların Hikâyesi 01-01-1970 03:00 Nur’ların Ahirzamandaki Makamı ve Bütünlük... 01-01-1970 03:00 15 Temmuz'da Bize Kefen mi Biçmek! Meydandayız, Gel de Biç! 01-01-1970 03:00 Düşünme Özgürlüğüne Set Haline Dönüşmüş Bir Kanun: 5816 01-01-1970 03:00 Ayasofya Davası İçin Her Nakil Seslendirildi de... 01-01-1970 03:00 İbibikler Öttüğünde Ordayım! 01-01-1970 03:00 İhlas, Hal-i Alem Siyaseti Ve "Siyaset-i İslamiye" 01-01-1970 03:00 Hakiki Meşveret! 01-01-1970 03:00 CHP'nin Hali Pür-Melali Ve Tir Tir Titremek! 01-01-1970 03:00 Said Molla, Şeyh Said Ve Molla Said Bediüzzaman Bir Mi! 01-01-1970 03:00 Ayasofya Fethi Ve Zincirler... 01-01-1970 03:00 Ver Elini Türkmeneli 01-01-1970 03:00 Sünnet İtikadında Mehdi 01-01-1970 03:00 Bay - Ram Düşünceleri... 01-01-1970 03:00 Suriye Yahut Diyar-I Şam 01-01-1970 03:00 Korona Sürecinde İslam! 01-01-1970 03:00 Her Zamanın Pakraduni'si 01-01-1970 03:00 Aya Sophia Mı, Mahzun Mabed Mi? Fatih'in Bedduasından Ne Kurtuluş Ne Zaman! 01-01-1970 03:00 Nefsi Yenmek Ve Koronayı Yenmek. Hangisi Zor! 01-01-1970 03:00 Sait Molla, Molla Said Farkı 01-01-1970 03:00 Nâbî'yi Nabi Eden Hüsn-ü Nazar... 01-01-1970 03:00 Ne Çektikse Kamal'lardan... 01-01-1970 03:00 Vatanı Sevmek... 01-01-1970 03:00 “İstiklâlden İstikbâle” Deneme Eseriyle “Efendi Bey” Romanı 01-01-1970 03:00 “İstiklâlden İstikbâle” Deneme Eseriyle “Efendi Bey” Romanı 01-01-1970 03:00 Enbiya Şehri Urfa Ama Diyarbakır Şehr-i Ashab! 01-01-1970 03:00 Halilullah (As.) 01-01-1970 03:00 Baltanın Sapı... 01-01-1970 03:00 Keşke Haklı Çıkmasaydık... 01-01-1970 03:00 Fasl-I Paşa 01-01-1970 03:00 “Hikmet-İ Kudsiye” İle Felsefe Hikmeti Münazarası 01-01-1970 03:00 Doğubayezıd Hâni 01-01-1970 03:00 Elif Öğretmen Ve Romancı Hüseyin Yılmaz! 01-01-1970 03:00 Fikir Cüceliği! 01-01-1970 03:00 Tarih; Gerçek Aynası! 01-01-1970 03:00 Yol Açıcılar- Yol Kapatıcılar 01-01-1970 03:00 İdilhan, İlhanlı Ve El-Megiddo Ovası!.. 01-01-1970 03:00 “Hakikatı dışlamış kimselerle tevhidi toplum inşa edilemez.” 01-01-1970 03:00 " Erkeğe karı libası yakışmaz" veya "kendi yürüyüşünü terk etti..." meselesi... 01-01-1970 03:00 Göbeklitepe Diye Bir Yer 01-01-1970 03:00 Kimlere? 01-01-1970 03:00 Yokuşta Yürüyenler ( Bir Emek Hülasası) 01-01-1970 03:00 "Şura-yı Hakiki" Veya "Meşveret-i Şer'iyye" 01-01-1970 03:00 Yeni FETÖLERİ “Önlemek” İçin… -2 01-01-1970 03:00 Medeniyet dediğin tek dişi savunan kimler?.. 01-01-1970 03:00 Yeni FETÖ’lerin önünü almak... 01-01-1970 03:00 Mehdi İttihad-I İslam Ordularının Başkomutanı 01-01-1970 03:00 Züğürtlük Gazeli 01-01-1970 03:00 Akasya -1 01-01-1970 03:00 Manevi “Seyyidlik”, Resululah (Asm)Nin Dāvasına sahip çıkmaktır! 01-01-1970 03:00 Üfürükten teyyare kripto vazife! 01-01-1970 03:00 Fedakârlığa Farklı Bir Bakış 01-01-1970 03:00 Kısır döngü yahut "fasit tevilat" 01-01-1970 03:00