Medresetü’z-Zehra ve Ehl-İ Hak Mezhebinin Muhafazası

Mehmet Nuri BİNGÖL

28-12-2022 11:06

On dokuzuncu yüz yılın sonlarında ve yirminci asrın başlarında bütün Anadolu’yu adım adım gezen Bediüzzaman, Türkiye ve  Doğu Anadolu’daki geri kalmışlığın asıl sebebinin cehalet olduğunu görmüştü. Bu sebeple yollara düşerek İstanbul’a kadar gelmiş, padişahla görüşerek Doğu Anadolu’nun çeşitli  yerlerinde üniversite açmalarını istemişti. Bu mekteplerin ismi Medresetü’z-Zehrâ olacaktı. Yani Mısır’daki Ezher Üniversitesi’nin kız kardeşi şeklinde olacak olan bu üniversite Van, Bitlis, Siirt ve Diyarbakır’da açılacaktı.

Bediüzzaman’ın “Eski Said” dediği devrenizde yazdığı eserlerden  Divan-ı Harbi-i Örfi[1], Münazarat, Muhakemat ve Volkan’daki  bir kısım makalelerinde  belirttiğin hususlardan biri, milleti ve İslâm Âlemini “ kurûn-u vustada ( ortaçağda) tavakkuf ettiren (durduran)” cehaletti;  söylenen diğer iki büyük yaranın da  fakirlik ve ihtilaf olduğunu çok insan bilir.

Tarihe baktığımızda, büyük dâvâların ancak, büyük müesseselerde tecelli ve tahakkuk ettiğini görmekteyiz. Bu hakikatın idrâki içinde olan Bediüzzaman uzun ömrü boyunca Medresetü’z-Zehrâ isimli üniversite için çalışmıştı. Bu meseleye o kadar çok ehemmiyet veriyordu ki, “Risale-i Nur’un hakikatına çalıştığım gibi, bu mesele için de o kadar çalıştım.” diyordu. İhmal edilerek, fakir ve cahil bırakılan Doğunun Van, Bitlis, Siirt ve Diyarbakır gibi dört merkezinde yapılacak bu mekteplerin tahakkuku için de üç büyük müracaat ve teşebbüs yapmıştı. İlk teşebbüsü Sultan İkinci Abdülhamid devrinde, ikinci müracaat ve çalışması Sultan Mehmed Reşad zamanında olmuştu.

Rus esaretinden sonra vatana dönen Bediüzzaman, İstanbul’daki kahramanca hizmet ve çalışmalardan sonra, dâvet edildiği Ankara’daki ilk Mecliste Medresetü’z-Zehrâ’yı onlara da anlatmıştı. İlk millî Meclis’te, Mustafa Kemâl’in de içinde bulunduğu iki yüz mebustan yüz altmış üç kişi, karar vererek yüz elli bin lira tahsisat ayrılmıştı. Fakat namazsız mebuslarla yine uyum sağlanamamıştı.Çeşitli mâniler daima bu büyük mefkûreyi geri bırakmıştı.  Nihayet Bediüzzaman, bu Medresetü’z-Zehrayı Risale-i Nurun yazılması, bütün vatan sathına ve dünyaya dağıtılarak okunması şeklinde gerçekleşmiştir.

Bedizzaman Said Nursi’nin irşad ve iknasıyla,   Van Valisi Tahsin Bey (Uzer) “Babıâli Daire-i Sadaret şifre kalemi” başlıklısında sadrazamlıktan ve saraydan (özetle) şunları talep ediyordu: (4 Haziran 1329  – 1914)

“Doğu Anadolu ve Van tarafından Müslüman-Kürtlerin cehaletinden istifade ederek, Şiî mezhebi gittikçe yayılmaktadır. Bu arada Abdürrezzak isminde bir yalancı ise çok yıkıcı faaliyetler yapmaktadır. Bütün bu menfi hareketlere karşı buralarda yapılacak bir üniversite, saçacağı nurla Osmanlılığın ve İslâmiyetin bekası için büyük bir dayanak noktası olacaktır. Eşraf, âlimler ve aşiretler bu güzel neticeyi sabırsızlıkla beklemektedirler.

Bütün Şarkın büyük âlimi Bediüzzaman bu mesele için can-ü gönülden samimiyetle çalışmaktadır. Bu meseleyi Evkaf-ı Hümayun Nezaretine de yazıp bildirmiştik. Fakat mesele çeşitli yazışmalarla ve malî darlık gibi sebeplerle gecikmektedir. Medresetü’z-zehra ismindeki bu üniversitenin inşası için gereken masrafların ‘ceyb-i Hümâyundan’ ödenmesi için; bütün ulemâ, rüesa ve eşraf tarafından ‘hâk-i pay-ı Şahânenin’ bu hayırlı işin hassaten ‘taraf-ı Şahâneden vücuda getirilmesi’ni istirham etmekteyiz.” [2]

Eğitim ve tahsile o kadar ehemmiyet veriyordu ki, en fazla iddialı olduğu dinî ilimlerde bile  ihtisasa hürmet ediyor;  tedrisin  en çarpıcı ve vazgeçilemez yönlerinden biri olan  “uzmanlaşma” hâdisesine dikkat çekiyordu:

 

“Ey bu Camii-i Emeviyede bu dersi dinleyen Arap kardeşlerim! Ben haddimin fevkinde bu minbere irşadımız için çıkmadım. Çünkü size ders vermek haddimin fevkindedir. Belki içinizde yüze yakın ulemâ bulunan cemaata karşı benim misâlim, medreseye giden bir çocuğun misâlidir ki; o sabî çocuk  medreseye gidip, okuyup akşam da babasına gelip, okuduğu dersini babasına arz eder. Ta doğru ders almış mı, almamış mı? Babasının irşadını veya tasvibini bekler. Evet biz de size nisbeten çocuk hükmündeyiz ve talebeleriniziz. Sizler bizim ve İslâm milletlerinin üstadlarısınız.İşte ben de, aldığım dersimin bir kısmını sizler gibi üstadlarıma şöyle beyân ediyorum:  (149)

Hitap ettiği âlimlere karşı söylediği  “tevazû”  ifâdesi, elbette ki kendi şahsı için değil,  ilimdeki öncelikleri açısından söylediği çok bellidir. Yine  aynı  ihtisas ve uzmanlaşma konusunda, hayatının değişik bir safhasında düşüncesini Bügünkü Türkçe’ye çevrilmiş şekli  ile şöyle dile getiriyordu:

“İstanbul’a geldim, gördüm ki   devletin diğer kuruluşlarına göre  medreseler  (eğitim kurumları)  çağa ayak uydurup teknik yönden yükselememiştir. Bunun da sebebi, kitaba bağlanmak ile,  mevzuunda gerekli ilerlemeleri zihnen yapması lâzım gelen kabiliyetler, ilmî tedkik ve inceleme alışkanlığının yerine konulmuş, talebelerde bir konuyu ilmî tartışma ile halletme eksikliği ve  araştırmanın yerine ezbercilik (muallime soru ve ondan alınan cevap)  sebebiyle şevksizlik ve melekesizlik ve atâlet gibi bazı hâli netice vermiştir. Bunu ortadan kaldırmanın  çâresi,  yüce  bir himmet,  tam ve devamlı bir meşgale veya müsabakayı netice veren  (birbirine)  sual ve cevap gibi, bir  şahane şevk verici duygu ya da  harici bir sevk lazımdır. Veyahut işbölümü kaidesine uyarak, her bir talebe kendi kabiliyetine  göre, bazı ilimlerle  meşgul olmalı. Ta mütehassıs olsun, sathî olmasın…..

“Bunun da çâresi, onun kabiliyet ve yeteneğine uygun  bir fen esas tutulmalı ve buna münasip ilimlerin  her yerinden özet bilgi alınmalı, kendisi de  o temel ilmin gerçek hüviyetini tekmil etmelidir. Zira her bir özet bilgi, o ilmin gerçek ayrıntılarını teşkil etmiyor.”

Eğitimin sadece belli dar kalıplar içinde yapılan bir çalışma olmadığını Bediüzzaman Said Nursi bizzat kendi hayatıyla göstermiş, yaptığı tahsilin  sadece üç ayı düzenli medrese  “sıralarında”  geçmişti. [3]

Van Valisi Tahir Paşa’nın konağında bulunurken, orada ikâmet sebebi olan zengin kütüphânesinden istifâde niyeti de aynı noktaya temas etmektedir:

“Molla Said, Bitlis’te iki sene kaldıktan sonra Van Valisi Hasan Paşa’nın dâveti üzerine Van’a gitti. O’nun yanında ve daha sonra vali olan İşkodralı Tâhir Paşa’nın konağında uzun zaman kaldı. Burada bütün müsbet ilimleri araştırmaya ve öğrenmeye başladı. Kısa zamanda tarih, coğrafya, matematik, jeoloji, fizik, kimya, astronomi ve felsefe gibi ilimlere vukufiyet peyda etti.

Bir gün bir öğretmenle Coğrafya’ya ait bir meselede bahse girerler. Konuşma uzar, vakit gecikir. Bunun üzerine sohbeti ertesi güne bırakırlar.

Molla Said yirmidört saat içinde bir coğrafya kitabını ezberler. Ertesi gün vali konağında, coğrafya öğretmenini ilzam eder.”  [4]

Yine aynı şekilde bir münazara neticesinde beş günde inorganik kimyayı öğrenerek bir kimya öğretmeni ile yaptığı münazarayı da kazanır.[5]

Eğitim sistemlerinin mevcut zayıflıklarından en büyüğünün, topluca ele alınan öğrenciler arasındaki zekâ farklılıklarından ötürü, onlardan istenen verimliliği ve  “toplam kalite”yi tamamlayıcı  “itici gücü” sağlayamamak değil midir?

 

Böylesi bir “handikabın”  öğrencinin  “ferdî”  çalışmaları neticesinde  ortadan silinebileceğini, Hazret’in hayatındaki şu sahne iyice gösterir zannederim:

“Hocası Şeyh Mehmed Celâlî Efendi, niçin böyle yaptığını sorunca, Said:”Bu kadar kitabı okuyup anlamaya muktedir değilim. Ancak bu kitaplar bir mücevherat kutusudur, bir hazinedir; anahtarı da sizdedir. Yalnız sizden şu kutuların içinde ne bulunduğunu göstermenizi istirham ediyorum. Bu kitapların neden bahsettiklerini anlıyayım da, bilâhare tab’ıma muvafık olanlara çalışırım” şeklinde cevap vermişti.

Maksadı ise, esasen kendisinde fıtraten mevcut olan teceddüd fikrini medrese usullerinde göstermek ve tatbik etmekti. Bir süre hâşiye ve şerhlerle vakit zâyi edilmesine mâni olmaktı. Bu suretle, medrese usûlüne göre yirmi senede ancak tahsili mümkün olan ilimlerin hülâsasını o üç ayda tahsil ve ikmal etmiştir.

Bunun üzerine hocalarının “Hangi ilim,  tab’ına muvafıktır?” sualine cevaben:

’Bu ilimleri birbirinden tefrik edemiyorum. Ya hepsini biliyorum, ha hiç birisini bilmiyorum.’ der.” [6]

*

İlim tahsili için sosyal hayatın talebe için gereksiz yönlerinden uzaklaşması gerektiğini  “ilk Tahsil”indeki şu tavrı  açıkça gösterir:

“O derece kendini ilme vermişti ki, dış dünya ile alâkasını bütün bütün kesmişti.[7]

Eğitim sistemlerinin en büyük açmazlarından biri de  –zannımca- “ezber” hâdisesine, değeri olduğu kadar yer vermemesidir.  ”Çarpım tablosu”nun  ezberlenme lüzûmunu kabul eden eğitimciler, diğer ilimlerin temeli olan konu ve bölümlerini ezberletmenin aleyhindedirler. Halbuki büyük düşünür ve âlimlerin  hemen hemen hepsi, belli ilimleri “hıfz”larına  almışlar, sonraki buluş ve icatlarını o ezberlerin üzerine  “bina” etmişlerdir.

Söz konusu bilgin ve düşünürleri tek tek sayarak sadet haricine çıkmayı istemeyiz. Tıp ilminin temeli olan “anatomi”deki ezberlemeler olmasaydı, doktorla kasabın arasındaki fark çok çok azalırdı.

Bediüzzaman’ın hayatının ilk bölümlerinde, bilhassa tahsil yıllarında “Kámus-u Okyanus”u  “ Sin” harfine kadar ezberlemiş olması; ezberine aldığı kaynak eserleri, – en az- yılda bir defa tekrar etmesi bu noktayı iyi açıklar.[8]

 

[1] Divan-ı Harb-i Örfi, 60, age.

[2] B.T. Bediüzzaman Said Nursi, 160-161, age.

[3] YAŞAR Selahaddin, Bediüzzaman Kimdir, Risale-i Nur Nedir, Yeni Asya Neşriyat, 2002, s:47

[4] B.T.Bediüzzaman Said Nursi, 77, age.

[5] B.T. Bediüzzaman Said Nursi, 77, age

[6] B.T. Bediüzzaman Said Nursi,  60, age.

[7] Age, 60

[8] Age, 64

DİĞER YAZILARI Mahzun ve şevkli notlar... 01-01-1970 03:00 Size Mi Kaldı?.. 01-01-1970 03:00 Fedâkârlık, İsar Farkı 01-01-1970 03:00 Bid'akârlık ve Bahaneler 01-01-1970 03:00 Adını Ne Koyarsan 01-01-1970 03:00 Tevhid Meşalesi- 1 01-01-1970 03:00 Wagner- çeçen ittifakı mı? 01-01-1970 03:00 "Dini vakıf" genci neye hazırlar? 01-01-1970 03:00 28 Mayıs, 27 Mayıs'ın Rövanşıydı 01-01-1970 03:00 D ö n g ü 01-01-1970 03:00 Müspet Müspet De Istılahi Manası Nedir! 01-01-1970 03:00 Allah kimseyi fahiş - sefil- etmesin! 01-01-1970 03:00 Zafer Sabırdadır ve Ağustos 01-01-1970 03:00 En Büyük Burhan Mucizeler-1 01-01-1970 03:00 Her esma tecellisi resul’ün mucizesi gibidir.-ı 01-01-1970 03:00 Vatan-i aslimiz cennet mi, dünya mı! 01-01-1970 03:00 HİLÂL ve YILDIZ’IN "TEÂLİ" ETMESİ... 01-01-1970 03:00 Dünya, Dünya Dedikleri 01-01-1970 03:00 Vatan giderse ekmek bedava satılsa ne yazar! 01-01-1970 03:00 Ehli Sünnet Cemaati İtikadı 01-01-1970 03:00 Şerrin Harcını Karmak 01-01-1970 03:00 Fetö'nün b planı M(z)illet ittifakı + "muhakeme-i akliyeden noksan" dini darlar! 01-01-1970 03:00 Kafkaslara Konan Kartal 01-01-1970 03:00 Satır Arasını Okumak Yahut Saffı Evvele Düşmanlık 01-01-1970 03:00 Osmanlı ve Fiyat Ayarlaması 01-01-1970 03:00 Siyasetle İlgili Kimi Notlar-1 01-01-1970 03:00 Dâvet Bahar Adır Bundan Geri 01-01-1970 03:00 Gönlü İhya Seferberliği 01-01-1970 03:00 Fetö'nün B Planı 01-01-1970 03:00 Encesi Temizlemek İçin Necisi Tahrik Etmek Akıl İşi Mi! 01-01-1970 03:00 Yaptığımız Yapacaklarımızın Teminatıdır 01-01-1970 03:00 Zilleti ve usa'cı fetöyü savunmak asyacılık mı! 01-01-1970 03:00 Minnet Almayışınız, Şimdi Kanaat Şeklinde Yaşanmalı Milletçe 01-01-1970 03:00 Bizde Melik Dahar Aslında Melik Zahir 01-01-1970 03:00 Tanpınar Ekolünden Romancımız Hüseyin Yılmaz 01-01-1970 03:00 Tiftiklenen Mazim 01-01-1970 03:00 Selmanı Pak Aynasında Kut Zaferi Parladı 01-01-1970 03:00 Ahmed-İ Hâni Birlik Meşalesi 01-01-1970 03:00 Haçlı Ve Emperyalist Zihniyetlerin Zulmettiği Milletler Neyle Kurtulur! 01-01-1970 03:00 Hain içerden olunca! 01-01-1970 03:00 Kuyruklu Yalan Ve Algıdan Medet Umanlar! 01-01-1970 03:00 Bilerek Veya Bilmeyerek Şerrin Harcına Kürek Sallayanlar 01-01-1970 03:00 Hüseyin Avni Ulaş, Said Nursi Ve Hürriyet-İ Hakiki 01-01-1970 03:00 İkiyüzlülüğün Alfabesi 01-01-1970 03:00 Bir Asimetrik Savaş Çeşidi 01-01-1970 03:00 Bir Asimetrik Savaş Çeşidi 01-01-1970 03:00 Aman Aman Aman, Teyakkuz! 01-01-1970 03:00 Zillet İttifakı Adayına Sorular! 01-01-1970 03:00 İmanları Diritme Hareketi İçin... 01-01-1970 03:00 İlimden İlhama 01-01-1970 03:00 Esintiler 01-01-1970 03:00 Gönlü İhya Seferberliği 01-01-1970 03:00 Olacağı Beklemek 01-01-1970 03:00 İman Ve Amel 01-01-1970 03:00 Yalel Sedaları veya Aksa Mescidi! 01-01-1970 03:00 Ramazanda bir tefekkür! 01-01-1970 03:00 Metnin Anahtar Kelimesi 01-01-1970 03:00 Külliyat'ı Anlamak Üzerine-2 01-01-1970 03:00 Akif İslam Şairidir Yahut İstiklal Marşı Şairi 01-01-1970 03:00 İhlas, “Îsar” Münasebeti 01-01-1970 03:00 Eski Değil, Eskimez Said 01-01-1970 03:00 28 Şubat'çı "Kafa" Bu Sefer de Erdoğan'ı Hedef Aldı 01-01-1970 03:00 Kavala Talebi Üzerine… Düşman Kime Saldırıyorsa…! 01-01-1970 03:00 Alma Mazlumun Ahını... 01-01-1970 03:00 Manevı “Seyyidlik” Resulullah Dāvasına Sahip Çıkmaktır 01-01-1970 03:00 Geç Bir Osmanlı Yazısı 01-01-1970 03:00 Tarihi Sevdiren Adam'a Rahmet Dileğiyle 01-01-1970 03:00 Külliyat'ı Anlamak Üzerine-2 01-01-1970 03:00 Külliyatı Anlamak Üzerine-1 01-01-1970 03:00 "Silik Söz”lerin Gezdiği Arena 01-01-1970 03:00 Zekânın Zekâtı Borcu Silmez; Mecazidir o... 01-01-1970 03:00 Asıl Ambargo Zihinlerde; O Kalktıysa Onlarcası Bile Hava Civadır Bize... 01-01-1970 03:00 Tek Derdi Dünya Olan Şebeke 01-01-1970 03:00 İnternet ve Sosyal Medyada Türkçenin Doğru Kullanımı 01-01-1970 03:00 Tepetaklaydı İçim... 01-01-1970 03:00 “Akibet Müttakilerin” ve “Kadere Teslim” Olanların Değil mi! 01-01-1970 03:00 Taklacı Kuş Olmak Kimi Vurur Önce! 01-01-1970 03:00 Duzah mı, Vicdan mı? 01-01-1970 03:00 Ehl-İ Hak Olan Sünnet İtikad Mezhebi 01-01-1970 03:00 Muvakkat İttifak ya da Tapu Dağıtmak! 01-01-1970 03:00 Bulut Ve Ördek Meseli 01-01-1970 03:00 Mitoman Siyasi Belki Mazur, Ya Taammüden Yapan! 01-01-1970 03:00 Van Yolundaki Han Kapısı” ya da Muzdarip İslam Alemi! 01-01-1970 03:00 Mutasavvufa ‘Felsefe Yapma Deme’ Hadsizliği! 01-01-1970 03:00 Bu Asrın Bir Mücahidi: Fırıncı Ağabey 01-01-1970 03:00 Türkmenem! 01-01-1970 03:00 İpin Ucunu Verdiysen Geçmiş Olsun! 01-01-1970 03:00 Belirsiz Bırakmak da Bir Aleniyettir! 01-01-1970 03:00 Eyüp Otman Ağabey 01-01-1970 03:00 Dünya Dedikleri Acayip Yer 01-01-1970 03:00 Layt Laikratos, Artan Sekülerizm! 01-01-1970 03:00 Navteks Bir Ara Formül Asıl Hedef MEB 01-01-1970 03:00 Çığlığı Afakta Yankılanmayan Yazar” Olur Mu! 01-01-1970 03:00 Çay Deyip Geçmeyin 01-01-1970 03:00 Yine İspanyol Siyaseti veya İstanbul Sözleşmesi 01-01-1970 03:00 Osmanlı'nın Töresi Sünnetin ta Kendisidir! 01-01-1970 03:00 Doğruyu Her Yerde Dememek Ama Hangi Makamda? 01-01-1970 03:00 Sarp Ufukların Hikâyesi 01-01-1970 03:00 Nur’ların Ahirzamandaki Makamı ve Bütünlük... 01-01-1970 03:00 15 Temmuz'da Bize Kefen mi Biçmek! Meydandayız, Gel de Biç! 01-01-1970 03:00 Düşünme Özgürlüğüne Set Haline Dönüşmüş Bir Kanun: 5816 01-01-1970 03:00 Ayasofya Davası İçin Her Nakil Seslendirildi de... 01-01-1970 03:00 İbibikler Öttüğünde Ordayım! 01-01-1970 03:00 İhlas, Hal-i Alem Siyaseti Ve "Siyaset-i İslamiye" 01-01-1970 03:00 Hakiki Meşveret! 01-01-1970 03:00 CHP'nin Hali Pür-Melali Ve Tir Tir Titremek! 01-01-1970 03:00 Said Molla, Şeyh Said Ve Molla Said Bediüzzaman Bir Mi! 01-01-1970 03:00 Ayasofya Fethi Ve Zincirler... 01-01-1970 03:00 Ver Elini Türkmeneli 01-01-1970 03:00 Sünnet İtikadında Mehdi 01-01-1970 03:00 Bay - Ram Düşünceleri... 01-01-1970 03:00 Suriye Yahut Diyar-I Şam 01-01-1970 03:00 Korona Sürecinde İslam! 01-01-1970 03:00 Her Zamanın Pakraduni'si 01-01-1970 03:00 Aya Sophia Mı, Mahzun Mabed Mi? Fatih'in Bedduasından Ne Kurtuluş Ne Zaman! 01-01-1970 03:00 Nefsi Yenmek Ve Koronayı Yenmek. Hangisi Zor! 01-01-1970 03:00 Sait Molla, Molla Said Farkı 01-01-1970 03:00 Nâbî'yi Nabi Eden Hüsn-ü Nazar... 01-01-1970 03:00 Ne Çektikse Kamal'lardan... 01-01-1970 03:00 Vatanı Sevmek... 01-01-1970 03:00 “İstiklâlden İstikbâle” Deneme Eseriyle “Efendi Bey” Romanı 01-01-1970 03:00 “İstiklâlden İstikbâle” Deneme Eseriyle “Efendi Bey” Romanı 01-01-1970 03:00 Enbiya Şehri Urfa Ama Diyarbakır Şehr-i Ashab! 01-01-1970 03:00 Halilullah (As.) 01-01-1970 03:00 Baltanın Sapı... 01-01-1970 03:00 Keşke Haklı Çıkmasaydık... 01-01-1970 03:00 Fasl-I Paşa 01-01-1970 03:00 “Hikmet-İ Kudsiye” İle Felsefe Hikmeti Münazarası 01-01-1970 03:00 Doğubayezıd Hâni 01-01-1970 03:00 Elif Öğretmen Ve Romancı Hüseyin Yılmaz! 01-01-1970 03:00 Fikir Cüceliği! 01-01-1970 03:00 Tarih; Gerçek Aynası! 01-01-1970 03:00 Yol Açıcılar- Yol Kapatıcılar 01-01-1970 03:00 İdilhan, İlhanlı Ve El-Megiddo Ovası!.. 01-01-1970 03:00 “Hakikatı dışlamış kimselerle tevhidi toplum inşa edilemez.” 01-01-1970 03:00 " Erkeğe karı libası yakışmaz" veya "kendi yürüyüşünü terk etti..." meselesi... 01-01-1970 03:00 Göbeklitepe Diye Bir Yer 01-01-1970 03:00 Kimlere? 01-01-1970 03:00 Yokuşta Yürüyenler ( Bir Emek Hülasası) 01-01-1970 03:00 "Şura-yı Hakiki" Veya "Meşveret-i Şer'iyye" 01-01-1970 03:00 Yeni FETÖLERİ “Önlemek” İçin… -2 01-01-1970 03:00 Medeniyet dediğin tek dişi savunan kimler?.. 01-01-1970 03:00 Yeni FETÖ’lerin önünü almak... 01-01-1970 03:00 Mehdi İttihad-I İslam Ordularının Başkomutanı 01-01-1970 03:00 Züğürtlük Gazeli 01-01-1970 03:00 Akasya -1 01-01-1970 03:00 Manevi “Seyyidlik”, Resululah (Asm)Nin Dāvasına sahip çıkmaktır! 01-01-1970 03:00 Üfürükten teyyare kripto vazife! 01-01-1970 03:00 Fedakârlığa Farklı Bir Bakış 01-01-1970 03:00 Kısır döngü yahut "fasit tevilat" 01-01-1970 03:00