Selçuklu mirası, 1285 yılında yapılan asaletli kümbete doğru ilerlerken bizi bizden alan, daha önce hiçbir yerde hissetmediğimiz bir koku giderek yoğunlaşıyor. Kümbetin alt kısmında mezar odasında yeşil ışıklar içindeki sandukadan gelen koku tarifsiz…
Ziyaretçiler sürekli birbirlerine: “Sende kokuyu alıyor musun?” diye soruyorlar.
Aynı bahçede türbedar evi var ve yaklaşık iki yüz yıldır atadan toruna türbedarlık devam ediyor ailede. Nice kerametlere bizzat şahit olmuşlar, gelen misafirleri karşılayıp rehberlik yapıyorlar.
Hangi miski sürüyorsunuz türbeye dediğimizde, biz hiç bir şey sürmüyoruz mübareğin kendi toprağının kokusudur cevabını alıyoruz. Buradaki huzur, feyz ve maneviyat bambaşka.. Şuan kabrin olduğu yerin, Ateşbaz Veli hazretlerine ait çilehanesi olduğunu söylüyor türbedar. O dönemde Kümbetin karşısındaki geniş tarlada büyük bir Mevlevihane olduğunu da sözlerine ekliyor. Bu Mevlevihane’nin baş mürebbisi de Ateşbaz Veli hazretleri. Nice dervişler yetiştirilmiş burada..