Dört mazlum Müslüman halk. Ayrı coğrafyalar, aynı acılar ve aynı iki yüzlülük
Rahmi Yolcu
Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu coğrafyalar, bugün batı imalatı demokrasinin hakim olduğu ülkeler haline gelmiş durumda. Tarihi irdelediğimizde Batının huzur, güven ve refahın teminatı olarak Müslümanlara pazarladığı demokrasinin aslında kendi hevalarının bir tezahürü olarak ortaya çıktığını görüyoruz. Demokrasiyi sadece kendi çıkarları doğrultusunda kullanan emperyalistler, bu çıkarları tehlikeye girdiğinde demokrasi putlarını yemekten geri durmuyorlar. Tarih bunun acı örneklerini bize Cezayir, Türkiye, Filistin ve Mısırda gösterdi.
Müslümanlar için ortak payda; darbe!
Batılı emperyalistlerin refah ve mutluluğun yegane reçetesi olarak Müslümanlara sunduğu demokrasi yalanı Cezayir, Türkiye, Filistin ve Mısırda seçilmiş hükümetlerin devrilmesiyle son buldu. Cezayirde ezici bir çoğunlukla iktidara gelen İslami Selamet Cephesi (FIS), Filistinde yıllarca süren İsrail işgalinden sonra gerçekleştirilen Demokratik seçimlerden zaferle ayrılan HAMAS, Türkiyede halkın büyük çoğunluğunun teveccühünü kazanarak iktidara gelen Refah Partisi ve henüz sıcaklığını koruyan Mısırda Batı destekli askeri operasyon. Hepsinin ortak bir paydası var; Darbe!
İslami Düzen Batı İçin Korkulu Rüya
Yaşanılan bu acı tecrübeler darbecilerin, Demokrasi her zaman seçimle gelmez tezinin uygulamaya konulmuş hali. Müslüman mahallesinde salyangoz satan, Müslümanlara demokrasiyi dayatan Batı demokratik seçimler sonucunda yönetime İslami hassasiyetleri olan Hükümetlerin gelmesini de izin vermiyor. Küresel güçler Müslümanları önce seçimle başa getirip sonra darbe ile deviriyorlar. Yaptıkları baskılar ve zulümler ile Müslümanları yeraltına zorlayan, daha sonra da bu hareketleri medya yoluyla karalayarak Müslümanların itibarlarını zedeleyen Batılılar, son olarak Müslümanlar arasındaki ihtilafların fitilini ateşleyerek sahneden çekiliyorlar. Onlar 7 yıldızlı otellerin kral dairelerinde, TV başında ellerinde içkileri eserleriyle övünürken, İslam dünyası ise Ümmet olamamanın bir cezası olarak kan ve gözyaşı içerisinde boğuluyor
Cezayiri Kan Gölüne Çevirdiler
Demokrasi putunun Batı tarafından yendiği ilk Müslüman ülke Cezayir oldu. Cezayirde 26 Aralık 1991de gerçekleştirilen genel seçimlerin birinci turunda oyların resmi kaynaklara göre yüzde 55ini, İslami Selamet Cephesi (FIS) kaynaklarına göre ise yüzde 80ini alan İslami Selâmet Cephesi askeri bir darbe ile yönetimden uzaklaştırıldı. Bütün kaynaklara göre FIS seçimlerin birinci turunu ezici bir çoğunluğun desteğini kazanmıştı. İktidarı garantileyen İslami Selâmet Cephesinin bu başarısı şer odaklarını endişelendirmeye yetmişti. Henüz hükümet kurmamış, daha seçimlerin birinci turunu kazanmış bir siyasi oluşum, Batının tahrikleriyle Cezayir ordusu tarafından 16 Ocak 1992 tarihinde devrildi. Başta FIS Genel Başkanı Prof. Abbasi Medeni olmak üzere partinin ileri gelenleri tutuklandı. Tutuklananlar Cezayir Hapishanelerinde yıllarca zor koşullarda zindan hayatı sürdü. İlk etapta tutuklanan FIS mensuplarının sayısı altı bini aştı. Bunların çoğu 45 derece sıcaklık altındaki toplama kamplarına gönderildi. Sonraki dönemlerde ortaya çıkan bazı olaylar ve birtakım provokasyonlar vesilesiyle de çok sayıda FIS mensubu tutuklandı. Cunta Mart ayında da, FISı tamamen kapattığını açıkladı.
Seçimle İş Başına Gelen Haması Tanımadılar
Osmanlının Orta Doğudan çekilmesi ile yaşanan otorite boşluğunun, zalim ve işbirlikçi yönetimler tarafından ele geçirilmesinin en büyük bedelini kuşkusuz Filistin halkı ödedi. Yıllarca süren İsrail işgali, ölen yüzbinlerce insan, Batının üç maymunu oynaması, tüm bunlar Filistinin acı kaderi oldu. Yıllarca yaşanan zulüm ve ayrılıkların ardından 25 Ocak 2006da yapılan ve halk oylamasında çoğunluğun desteğini alarak Ulusal Birlik Hükümetini kuran HAMASın tüm meşruiyetine rağmen uluslararası camiada tanınmaması, ise tam bir rezalet oldu. Şeffaf seçimlerde yarışan ve seçimlerden galip ayrılan HAMAS, ABD ve İsrail tarafından bir tehdit olarak algılanmış ve HAMASın kurduğu Ulusal Birlik Hükümetinin tanınmaması, üstüne üstlük uluslar arası camiaya bu hükümetin tanımama telkinlerinin yapılması Batının özgürlük maskesine bürünmüş kirli yüzünü bir kez daha gösterdi.
Mısırda Mursi
Önümüzde Müslümanların demokrasi ile aldatılışının en canlı örneği, Mısırda 3 Temmuz Günü yaşanan ve Batı desteğinin net olduğu askeri darbedir. Muhammed Mursinin başında olduğu Hürriyet ve Adalet Partisi Hükümetinin cuntacı ordu tarafından haince devrilişine şahit oluşumuzun üzerinden 1 ay geçmedi. Henüz bir yıl gibi kısa bir süre önce yapılan demokratik seçimlerde oyların yarıdan fazlasını alarak iktidara gelen Mursi Hükümetinin devrilişi önceki 3 tecrübeyle aynı paraleldedir. İslami hareketleri hazmedemeyen ABD, AB ve İsrail yaşananlara darbe bile diyememiş ve müdahale demek ile yetinmiştir. Mursi Hükümetinin İslami kimliğini kendi kimliği için bir tehdit olarak algılayan Batı, bunun sonucunda hiç vakit kaybetmeden Mısırdaki yaveri Sisiyle ortaklaşa bir askeri darbe gerçekleştirmiş ve Müslümanlara yapılan zulümlerin bir benzeri de Mısırda ortaya konmuştur.
Allah nurunu tamamlayacaktır
Darbe sonrasında Mursiye sahip çıkan Milyonlarca Müslüman sokaklara dökülmüş ve Rabiatül Adeviye Meydanı günlerce boşaltmamıştır. Barışçıl eylemlere dahi müsaade etmeyen darbeci ordu halkı alenen katletmeye başlamaktan çekinmedi. Sabah namazında Müslümanların hunharca katledilişine şahit olduk. Son olarak sahurunu yapan Müslümanlara ordu tarafından keskin nişancılarla ateş açılmış ve 205 kişi hayatını kaybetmiş, 5000 binden fazla kişide yaralandı. Batı ise tüm bu olan bitenlere sessiz kalarak Demokrasiyi sadece kendi çıkarlarına göre uygulamaya koyduklarını tekrar göstermiştir. Tüm bunlara rağmen Mısır halkı darbeye direnmeye devam ediyor. Kuşkusuz kafirler istemeseler de Allah Nurunu tamamlayacaktır.
28 Şubat Darbesiyle Demokrasiye Set Çekildi
Demokrasi yalanı Türkiyede 28 Şubat 1997 yılında Refah Partisi iktidarına yapılan Post-Modern darbeyle son buldu. Ordunun içindeki bazı odakların, bürokrasi, sendika ağaları ve yerli işbirlikçilerle gerçekleştirdiği 28 Şubat milyonlarca mağduruyla, ekonomiye verdiği milyarlarca dolarlık zararla Türkiyeyi 30 yıl geriye götüren dış destekli bir askeri darbe olarak tarihteki yerini aldı. İslami bir hükümeti ve icraatlarını kaldıramayan Batının Türkiyedeki kuklalarına göz kırpmasıyla yapılan darbenin yaralarını Türkiye hala saramadı. Demokrasi borozancılığı yapanlar 28 Şubatta sus pus oldular.
MİLLİ GAZETE
BATI’NIN DEMOKRASİ YALANI
Türkiyede Refah Partisi, Cezayirde İslami Selamet Cephesi, Filistinde Hamas ve Mısırda Müslüman Kardeşler. Bu dört siyasi hareketin ortak özelliği demokratik seçimlerle iktidara gelip, Batı’nın İslam düşmanlığı yüzünden askeri darbeyle iktidardan uzaklaştırılmaları. Demokrasi çığırtkanlığı atan emperyalistlerin kendi putlarını yemelerine şahit olduğumuz dört ortak kader.
admin