Siyaset
Giriş Tarihi : 07-04-2017 12:09   Güncelleme : 07-04-2017 12:09

Bülent Ecevit Ahmet Necdet Sezer İktidar Savaşı

19 Şubat 2001’de dönemin cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in, Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’e Anayasa kitabını fırlatması Türkiye’ye pahalıya mal oldu.

Bülent Ecevit Ahmet Necdet Sezer İktidar Savaşı

Birkaç saat içinde Merkez Bankası'ndan yaklaşık 5 milyar dolar çekildi. Borsa çöktü. Faizler fırladı.

Devletin zirvesinin biraraya geldiği Milli Güvenlik Kurulu'nda, Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında Cumhuriyet tarihinde eşi görülmemiş kavga yaşandı.

Kavga saniye saniye şöyle gelişti:

ECEVİT VE YILMAZ SEZER'İN ODASINDA

MGK toplantısı başlamadan, her zamanki toplantı öncesinde olduğu gibi Başbakan Bülent Ecevit, Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz ile birlikte Cumhurbaşkanı'nın odasına geçti.

Sezer, Ecevit ve Yılmaz ile sadece tokalaşmakla yetindi. Aralarında tek bir kelime konuşulmadı.

Toplantı saati geldiğinde Sezer, MGK salonuna doğru yöneldi. Ecevit ve Yılmaz da kendisini takip etti.

Bu kısa yürüyüş sırada Ecevit'in Sezer'e, ‘‘Yönetsel yetkilerimi kullanmayı engelliyorsunuz. Bankacılık Denetleme Kurulu'ndan elinizi çekin’’ dediği duyuldu. Ancak Sezer, herhangi bir tepki vermedi.

MGK başladığında, Sezer herkese hoş geldiniz dedikten sonra, ‘‘Gündeme geçmeden önce söylemek istediklerim var’’ dedi. Önünde bulunan bir dosyayı açan Sezer, Ecevit'e döndü ve notlarından okuyarak şunları söyledi:

SEZER: NEDEN RAHATSIZ OLDUNUZ

‘‘Anayasa'ya göre güçler ayrılığı önemlidir. Yasama, yürütme ve yargı organları kendi alanlarında Ulus'a ilişkin egemenliğini kullanır. Birbirlerinin yetki ve görev alanlarına karışmazlar. Siz yürütme organı olarak, kuvvetler ayrılığını yıpratıyorsunuz. Milletvekillerini liderlerin askeri haline getirdiniz, el indirip kaldırma makinası yaptınız. Meclis üzerinde dikta kuruyorsunuz. Sayın Ecevit, bankalarla ilgili olarak benim DDK'yı devreye sokmama tepki gösteriyorsunuz. Siz, basına 'Denetimin denetimi mi olur?' diyorsunuz. Burada yapılan nedir? Hükümet olarak kamuoyu önünde beni küçük duruma düşürüyorsunuz. Beni yıpratmak için uğraşıyorsunuz. Siz yolsuzlukların üzerine gidilmesinden, pisliğin temizlenmesinden neden rahatsız oluyorsunuz? Yolsuzluklar ancak saydam bir devlet yapısı sağlanırsa önlenir.’’

YARGIYA BASKI YAPIYORSUNUZ

Sezer, Ecevit'i Beyaz Enerji operasyonunu yürüten DGM Savcısı Talat Salk hakkında soruşturma açtırdığı için de eleştirdi ve şöyle devam etti:

‘‘Türkiye'nin temel sorunu yolsuzluktur ve siz bunun üzerine kararlılıkla gitmiyorsunuz. Yanınızdaki bakanların herbiri yolsuzluk ithamı altında. Zekeriya Temizel iyi işler yapıyor ama yapmadıkları var. Sadettin Tantan da iyi işler yapıyor ama siyasi boyutuna gelince duruyorsunuz. Daha önce bir irticai soruşturmada DGM'ye yönelik konuştunuz, arkasından Beyaz Enerjiyle ilgili savcıya müdahale ettiniz. Siyasi çıkar için yapıyorsunuz bunları. Meclis çoğunluğumuz var diye hiçbir eleştiri kabul etmiyorsunuz. Bu anlayışla yolsuzlukların üzerine gidilemez. Temiz siyaset, temiz devlet olamaz. Yargıya baskı yapıyorsunuz, bu olacak şey değil. Burası demokratik bir ülke, yargıyı serbest bırakın. Yargı, hükümetten korkar hale geldi.’’

KONUŞMANIZ BİTTİ Mİ

Ecevit, bu noktada Sezer'in sözünü keserek, ‘‘Konuşmanız bitti mi?’’ diye sordu.

Ancak Sezer, ‘‘Hayır bitmedi’’ diyerek ses tonunu yüksetip Ecevit'in bakanlarına aktardığına göre, ‘‘Azarlar bir üslupla’’ devam etti:

‘‘Yolsuzlukları koruyor görüntü veriyorsunuz. Ben buradan devlete bakınca uykularım kaçıyor, uyuyamıyorum. Bu yoksul halkın bankalarda 12 milyar doları gitti. Bugün hala kamu bankalarında yolsuzluklar oluyor. DDK devreye girdi diye niye rahatsız oluyorsunuz?’’

DENETİMİN DENETİMİ BAL GİBİ OLUR

Sezer, sözünün hemen ardından önünde duran Anayasa'yı havaya kaldırıp ‘‘Denetimin denetimi mi olur diyorsunuz. Anayasa'nın 108'inci maddesi ortada. Bal gibi olur. Anayasayı bilmiyorsunuz, bu sözleri söylüyorsunuz’’ dedi. Bu arada Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan araya girdi ve ‘‘O Anayasa'yı bir de biz görelim, anlayalım’’ dedi.

Sezer, Özkan'ın bu sözüne sinirlendi ve elinde tuttuğu Anayasa'yı, Ecevit ve Özkan'ın bulunduğu yöne doğru fırlatarak, ‘‘Alın okuyun o zaman’’ diye bağırdı. Anayasa kitapçığı Ecevit ve Özkan'ın arasına düştü.

YÜZDE 25'LİK CUMHURBAŞKANI

Bu tavır üzerine Ecevit, sinirli bir havada masadan kalktı. Hemen ardından Mesut Yılmaz da kendisini takip etti.

Başbakan kapıyı çarpıp salonu terkederken, salondaki gerilim arttı. Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan, hemen devreye girip, Ecevit'in önüne fırlattığı Anayasa'yı aldı ve Sezer'in bulunduğu yöne doğru aynı yöntemle fırlattı. Özkan, sert bir tonda şöyle devam etti:

‘‘Asıl Anayasa'dan anlamayan sizsiniz. Bir de Anayasa Mahkemesi Başkanlığı yaptınız. Burada hukuktan, kanundan söz ediyorsunuz. Kira Kanunu çıkarıldı. Herkes kanuna uydu kirasını yüzde 10 arttırdı. Ama burada hukuktan söz eden siz, evinizin kirasını dolar bazında yüzde 25 arttırdınız. Yüzde 25'lik Cumhurbaşkanısınız. Sizi orada oturtan iradenin biraz önce suçladığınız irade olduğunu unutmayın. O irade sizi de oradan indirmesini de bilir.’’

SÖZLERİMDEN NEDEN GOCUNUYORSUNUZ

Sezer, toplantıyı devam ettirip Özkan'a aynı tonda yanıt verdi:

‘‘Ne gocunuyorsunuz ben bunları söylüyorum diye? Ben kariyerimle geldim buraya. Siz seçtiniz diye susmam mı lazım? Bu kamu bankaları nereye gidiyor? Bu sorun çözülmeden hiçbir yere varamayız. Yetkimi kullanıyorum.’’

Özkan ise bu sözler üzerine yerinden Ecevit gibi sinirli bir şekilde kalktı, kapıya yöneldi. Kendisini hükümetin diğer MGK üyeleri Milli Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu ile İçişleri Bakanı Sadettin Tantan takip etti.

ÖZKAN: NANKÖR KEDİ

Toplantı salonu kapısından çıkarken Özkan'ın, ‘‘Nankör kedi...’’ sözü duyuldu.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu, kuvvet komutanları ve bürokratlar ise gelişmeleri oturdukları yerden sessiz bir şekilde hayretle izlemekle yetindiler.

Bu sırada Sezer, ellerini iki yana açıp ‘‘Ben ne dedim ki, sadece olanları ve olması gerekenleri anlattım’’ dedi.

Beş dakika geçmeden MGK'daki bürokratlara Ecevit'in ‘‘Toplantıyı terkedin’’ çağrısı iletildi. Bürokratlar durumu Sezer'e aktarıp MGK'dan ayrılırken, MGK Genel Sekreteri Org. Cumhur Asparuk, ‘‘Efendim, teamüle göre toplantıyı bir sonuca bağlamamız ve bir açıklama yapmamız gerekiyor’’ deyince Sezer, ‘‘Ben o açıklamayı yaparım. Toplantı bitmiştir, çıkabilirsiniz’’ karşılığını verdi.

ASKER: TARAF OLMAYALIM

Asker üyeler Çankaya'dan ayrıldıktan sonra doğruca Genelkurmay'a giderek durum değerlendirmesinde bulundular ve ‘‘Krize müdahil olmayalım’’ kararı aldılar.

Ecevit de Başbakanlıkta Yılmaz, Özkan, Tantan ile biraraya geldi. Kısa bir süre sonra Çakmakoğlu da bu toplantıya davet edildi. Toplantıda hükümetin istifası tartışıldı, ancak bugün Hazine'nin tahvil satışı olduğu belirtilerek böyle bir girişimin doğru olmayacağı kararına varıldı.

Sezer ise Genel Sekreteri Kemal Nehrozoğlu ve danışmanlarıyla odasında değerlendirmede bulundu.

BAŞBAŞA İKEN NEDEN SUSTU

Ecevit, Başbakanlıktaki toplantıda Sezer'in ‘‘Kriz çıkarmak amacıyla’’ toplantıya geldiğini görüşünü ileri sürdü ve şöyle yakındı:

‘‘Sayın Yılmaz ile birlikte odasına kadar gittim. Beş dakika kadar bekledik. Bize tek kelime etmedi. Madem bunları söyleyecekti, neden başbaşa kaldığımız bu süre içinde söylemedi? Beş dakika değil, 10 dakika daha bekleyebilirdik, bunları orada söyleyebilirdi. Veya MGK gündemi bittikten sonra özel gündemli bölüme geçildiğinde bunları konuşabilirdik. Ama bürokratların önünde terbiye sınırlarını aşan bir tavırla bunu yaptı.’’

Kaynak: Hürriyet Arşiv

adminadmin