Turbanov’un, esir tutulduğu süre boyunca kendisine yönelik muameleden övgüyle söz etmesi ve Hamaslı tutuklayıcılarını över nitelikte ifadeler kullanması, hem sosyal medyada hem de siyasî çevrelerde geniş yankı buldu.
“Sizin nezaketiniz vicdanıma kazındı” — Turbanov’un sözleri yayıldı
Turbanov açıklamasında, “Sizin nezaketiniz vicdanıma kazındı. Aranızda yaşadığım 498 gün boyunca, maruz kaldığınız saldırganlık ve suçlara rağmen… gerçek insanlığa ve değerlere saygıyı sizden öğrendim” gibi ifadelere yer verdi. Serbest kaldıktan sonra medyada dolaşıma giren ve sosyal platformlarda hızla yayılan bu sözler, İsrail’de soğuk duş etkisi yaptı.
Şaşkınlık, eleştiri, soru işaretleri
Açıklamaların yayınlanmasının ardından İsrail’de bazı politikacılar, medya ve vatandaşlar Turbanov’un ifadeleri karşısında Müslümanları yanlış tanıdıklarını itiraf ettiler.
Esir Turbanov’un O konuşması;
“Sizin nezaketiniz vicdanıma kazındı. Aranızda yaşadığım 498 gün boyunca, maruz kaldığınız saldırganlık ve suçlara rağmen, gerçek erkekliğin, saf kahramanlığın ve insanlığa ve değerlere saygının anlamını öğrendim.
Siz özgür kuşatılmış olanlardınız, ben tutsaktım ve siz hayatımın koruyucularıydınız. Bana şefkatli bir babanın çocuklarına gösterdiği gibi baktınız. Sağlığımı, onurumu ve zarafetimi korudunuz ve toprakları ve gasp edilmiş hakları için savaşan adamların pençesinde olmama ve ülkemin hükümeti tarafından kuşatılmış bir halka karşı en iğrenç soykırımı gerçekleştirmelerine rağmen açlığın veya aşağılanmanın bana dokunmasına izin vermediniz.
Erkekliğin anlamını gözünüzde görene kadar bilmiyordum ve fedakarlığın değerini, aranızda yaşayana kadar, ölümü gülümseyerek karşılayıp, öldürme ve yok etme araçlarına sahip düşmana çıplak bedeninizle direnene kadar fark etmemiştim. Ne kadar belagatli ve açık sözlü olsam da, sizin değerinizi yansıtacak, yüce ahlakınız karşısındaki hayretimi ve hayranlığımı ifade edecek kelimeler bulamayacağım.
Dininiz size esirlere karşı böyle mi davranmanızı öğretiyor?
Bu ne büyük dindir ki, sizi bu kadar yüce bir mertebeye eriştirir ki, karşısında insan yapımı bütün insan hakları kanunları çöker, düşmanlarla mücadele protokolleri çöker!
En zor anlarda yalan sloganlarla değil, yaşadığımız gerçeklerle adaleti ve merhameti gösterdiniz, en karanlık koşullarda bile ilkelerinizden vazgeçmediniz.
İnanın bana, eğer bir gün buraya dönersem ancak sizin saflarınızda bir mücahit olarak dönerim. Çünkü hakikati halkınızdan öğrendim ve sizin sadece toprağın değil, aynı zamanda ilkenin ve haklı davanın da sahipleri olduğunuzu anladım.”











































































































































































































