Güncel
Giriş Tarihi : 21-09-2021 13:37   Güncelleme : 21-09-2021 13:37

Kenevirin tedavilerde kullanımı heyecan uyandırıyor!

Bugün Düzce Üniversitesi Eczacılık Fakültesi dekanı Prof. Dr. Ufuk Koca Çalışkan hocamın ve doktora öğrencisi Selda Yıldırım’ın Ankara Ecz. Fak. Derg. “Kenevir ve Sağlık alanında Kullanımı” adlı derleme makalesini okuyunca heyecanlandım.

Kenevirin tedavilerde kullanımı heyecan uyandırıyor!

Gerçekten de kenevir ile ilgili çok az şey biliyoruz, son yıllardaki makaleleri bolca okumak ve en kısa zamanda uygulamaya yönelik projeleri hayata geçirmek ülkemizin ekonomisine katkı sağlamak gerekmektedir. Çünkü zaten ülke olarak kenevir üretimini iyi biliyoruz.

 

Derlemede yüzün üzerinde makale incelenmiş, keyifle okudum, özellikle tedavi ile ilgili kısımları sizlerle paylaşacağım.

 

Fitokannabinoitler, terpenler ve pek çok etkili bileşikler içermesi dolayısı ile pek çok tedavide kullanılmaya başlanmış bu efsane bitki.

 

Alzheimer

“Endokannabinoit sistemin Alzheimer gibi yaş ile ilişkili nörodejeneratif hastalıklarda hedef mekanizmalardan biri olduğu düşünülmektedir” bilgisi gerçekten de çok önemli. “Yapılan in vivo ve in vitro preklinik deneylerde, kannabinoitlerin β-amiloid toksisitesini azalttığı ve nöroprotektif etki gösterdiği görülmüştür” verileri daha çok çalışmaların olacağını göstermektedir, ümit ile bekliyoruz.

 

Anksiyete

“Yapılan çalışmalar kenevirin hem anksiyojenik ve hem de anksiyolitik olabileceğini göstermektedir. Düşük dozlarda Δ9-THC’nin anksiyolitik etki gösterdiği, buna karşın yüksek dozda Δ9-THC’nin ise anksiyojenik etki gösterdiği saptanmıştır” verileri ile kaygı ve korku gidericiler olarak kullanılabilecektir.

 

Anoreksiya

“Kenevir kullanan kişilerin iştahlarının artması dolayısı ile aynı şekilde THC ve diğer CB1 agonistlerinin de iştah artırıcı etkileri olduğu belirtilmektedir” bilgisi ile iştah problemleri çözülebilecektir.

 

Diyabet

“Diyabetik sıçan modelinde kannabidiol’ün makrofajlardan IL-12 salınımını ve plazma IFN-γ seviyelerini düşürmek suretiyle β hücre zedelenmesini yavaşlattığı ve bu sebeple diyabette endokannabinoitlerin önemine ilişkin çalışmalar artmaktadır. Ancak bu ana mekanizmayla ilgili olan kanıtlar henüz yeterli düzeyde değildir.

 

Bununla birlikte diyabette, karaciğerde glutatyon rezervlerinin önemli ölçüde azaldığı ve lipit peroksidasyonunun da arttığı tespit edilmiştir” verilerine göre bu alan ile ilgili çalışmaların daha da artması gerekmektedir.

 

Epilepsi

“Preklinik pek çok çalışma kannabinoitlerin epilepside kullanılabileceğini göstermiştir. CBD ve CBD’nin propil türevi olan kannabidivarin ile yapılan preklinik ve klinik çalışmalar, antikonvülsan etkiyi ortaya koymakla birlikte bu etkinin mekanizması tam olarak aydınlatılamamıştır” bilgileri ile epilepsi hastalıkları üzerine çalışmalara yoğunlaşma olmalıdır.

 

Kemoterapiye Eşlik Eden Bulantı-Kusma

“Bilindiği gibi bulantı ve kusma kanser kemoterapisinde kullanılan ilaçların en sık görülen yan etkileri arasında bulunmaktadır. THC ve kannabidiol’ün CB1 reseptörleri üzerinden ve başka birtakım mekanizmalarla bulantı ve kusmayı önlediği bilinmektedir. Dronabinol ve nabilon özellikle konvansiyonel antiemetiklerle sonuç alınamayan kanserli hastalarda, kemoterapiye bağlı bulantı ve kusmanın giderilmesinde 1980’li yıllardan beri klinikte kullanılmaktadır” bilgisi çok önemli idi. Eminim bu çalışmalar üzerine de yoğunlaşılabilir.

 

Kronik Ağrı

“Bilindiği gibi kenevirin insan sağlığına yönelik keşfedilen ilk etkilerinden birisi analjezik aktivitesidir. Medikal kenevir kullanıcıları da keneviri en çok bu etkisi sebebiyle kullanmaktadır. Migren, kemik ve eklem ağrısı, menstrüel kramplar vb. pek çok ağrı tipinde etkili olmakla birlikte, özellikle nöropatik ağrı ve kanser ağrısı gibi konvansiyonel tedavilere cevap vermeyen tedavisi güç ağrı çeşitlerinde etkinliği çok daha yüksektir. Bu amaçla THC ve CBD içeren standardize kenevir ekstresi nabiksimols, 2010 yılından beri klinikte kullanılmaktadır” bilgileri zaten yıllardır bildiğimiz ağrılara inanılmaz çözümler sunmakta idi.

 

Kolit

“Kenevirin farklı preparatlarının gastrointestinal ağrılar, gastroenterit, diyare vb. pek çok gastrointestinal hastalıkta uzun bir süredir kullanıldığı bilinmektedir. CBC, CBD ve CBG gibi fitokannabinoitlerin çeşitli deney modellerinde inflamatuvar bağırsak rahatsızlıklarında antienflamatuvar olarak rol oynadığı çeşitli araştırmacılar tarafından rapor edilmiştir” bilgileri verilmiş, bu alanlar ile ilgili çalışmalara daha fazla yoğunluk verilmeli.

 

Multipl Skleroza Bağlı Spastisite

“Günümüzde kas spastisitesi, nöropatik ağrı, tremor, ataksi ve nörojenik mesane gibi multipl skleroz semptomlarının tedavisinde kullanılan ilaçlar tam olarak tedavi edici değildirler ve yan etkileri sebebiyle kullanımları kısıtlı olabilmektedir. Bu durum tüm dünyada multipl skleroz hastaları tarafından kenevirin artan oranlarda denenmesinin sebebidir.

 

Nabiksimols 2010 yılından sonra başta Kanada ve çoğu Avrupa ülkesi olmak üzere pek çok ülkede, konvansiyonel tedavilere cevap vermeyen multipl skleroza bağlı spastisite ve ağrı tedavisinde kullanılmaya başlanmıştır.

 

Bu tedaviler sırasında psikoaktif yan etki ve direnç oldukça düşük düzeyde rapor edilmiştir ve hastalar tedaviyi iyi tolere etmişlerdir” bilgileri gerçekten bu alan ile ilgili çalışacak akademisyenlere büyük bir ışık tutacaktır.

 

Şizofreni ve Diğer Psikozlar

“Kannabidiol’ün THC’nin psikoaktif etkilerini inhibe ettiği ve aynı zamanda şizofrenideki metabolik, inflamatuvar ve stresle ilişkili semptomlar üzerinde de olumlu etkileri olduğu gösterilmiştir” bilgileri ile şizofren ve diğer psikolojik rahatsızlıklar ile ilgili çalışmalara da yoğunlaşabileceğini göstermektedir.

 

Uyku Bozuklukları

“Nabilon ve dronabinol ile yapılan kısa süreli tedavilerin obstrüktif uyku apnesinde yararlı olabileceği ile ilgili çalışmalar bulunmaktadır. Nabilonun aynı zamanda post-travmatik stres bozukluğuna bağlı kabusları azalttığı ve kronik ağrısı olan hastalarda uyku kalitesini artırdığı yapılan çalışmalarla kanıtlanmıştır” ile ilgili verilere bakarak uyku problemi olan hastalara verilebileceği gösterilmektedir.

 

Tourette Sendromu

“Tourette Sendromu (TS), en az bir yıl süren motor ve vokal tiklerle karakterize, çocukluk çağında % 0.4-0.6 sıklığında görülen nörogelişimsel bir bozukluktur. Bazı klinik çalışmalarla, kronik kenevir ya da dronabinol tedavisinin tedaviye dirençli tourette sendromunda tikleri azalttığı kanıtlanmıştır” bilgileri beni heyecanlandırdı gerçekten.

 

Bu makaledeki detaylı bilgilere ve çalışmalara aşağıdaki kaynaktan rahatlık ile ulaşabilirsiniz. Tekrardan bu güzel derleme için değerli hocalarımızı kutluyor ve kenevir ile ilgili terapötik çalışmaların ülkemizde daha artmasını temenni ediyorum.

 

Prof. Dr. Hamdi Temel

www.hamditemel.com.tr

 

Kaynak: Yıldırım ve Koca Çalışkan,  Ankara Ecz. Fak. Derg. 44(1): 112-136, 2020

Recep YAZGANRecep YAZGAN