Muhtarlarla ilgili olarak daha da ileri giderek, onlar görev yaptıkları alanlarda benim temsilcim, dedi.
Onlara hep taltif ederek hatta maaşa bağladı.
Sonra maaşlarını asgari ücrete bağladı.
SGK primlerini üstlendi.
Pek muhterem muhtarlarımız yerel seçimlerde birçoğu AK Partili belediyelerden ve vekillerinden her türlü desteği almalarına rağmen seçimlerde, “Bana ne AK Parti’den, bana oy verin, belediyelerde kime verirseniz oyunuzu verin” diyerek kampanya yürüttüler.
Seçimler geçti, muhtarlar seçildi. Yerel ve genel seçimlerde kendileri, yakınları, yandaşları için yine iktidar partinin belediye başkanlarının ve vekillerinin etrafında pervane oldular…
İstisnalar hariç her biri bin takla atarak ve bolca yap yakarak taleplerini, isteklerini ve dileklerini almaya, atamalarda kayırmasyon yapılması için kendilerine yakın isim listelerini elden ele dolaştırıyorlar.
Gelelim asıl konumuza;
Yukarıda tasvir etmeye çalıştığımız muhtar prototiplerinden birisi, sabah, akşam iktidardakilerle poz verir, teşekkür eder. Onların yanından ayrılmaz.
Öğrendik ki bu muhtarımız CHP Genel Başkanının Samsun ziyaretinde toplantılarına katılmış ki davete icabet etmesine hiç sözümüz yok.
Neyse söz almış, başlamış iktidara saydırmaya. Muhtarız ama sahibimiz yok. Kimse bizi kale almıyor.
İstanbul Büyükşehir muhtarlara kontenjan vermiş...
Yuh ki yuh...
Bu kadar ikiyüzlülük ve bu kadar vefasızlık.
O yüzden daha önce de yazdık bugün artık maaş ve SGKlı iş sahibi olmaktan başka bir işi gücü olmayan merkez muhtarlıkları kaldırılmalıdır.
Ama köy muhtarlıkları güçlendirilerek devam etmeli.
