Siyaset
Giriş Tarihi : 26-02-2022 14:33   Güncelleme : 26-02-2022 14:33

Milli değil manda muhalefeti!

Zillet İttifakı, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sırasında bile ‘milli’ değil ‘mandacı’ söylemlerine devam ediyor. İP lideri Akşener, “S-400’leri atalım.

Milli değil manda muhalefeti!

Kanal İstanbul ve Akkuyu NGS’den vazgeçelim” derken, CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Türkiye Montrö’ye sadık kalmalıdır” açıklamasında bulundu.

Haçlı büyükelçilerinin dizinin dibinde iktidar arayan Zillet İttifakı, Rusya-Ukrayna krizinde de milli değil mandacı söylemlerde bulunuyor. İP Genel Başkanı Akşener, Rusya’dan aldığımız S400 hava savunma sistemini atıp, Kanal İstanbul ve Akkuyu Nükleer Santralinden vazgeçilmesi yönünde rezil sözler sarf etti. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, iç suyumuz olan boğazları uluslararası su kapsamına getiren Montrö’nün uygulanması çağrısını yaptı. Aynı zihniyetin ürünü ‘bildirici’ emekli Amiral Semih Çetin de, “Montrö’nün ne kadar önemli olduğunu bu savaş nedeniyle görüyoruz. Tam egemenlik sizde olsaydı, ne yapacağınızı şaşırırdınız” yorumunu yaparak egemenlik hakkımızın olmadığını övünerek anlattı.

Kanal İstanbul batmıştı

Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığını azaltacak stratejik Akkuyu santralini diline dolayan, saldırı değil savunma silahı olan S400’leri hedef alıp Türkiye’nin Batı karşısında savunmasız kalmasını isteyen, İstanbul boğazlarında egemenliğimizi artıracak Kanal İstanbul projesine düşmanlık edip Montrö ucubesiyle kendi boğazlarımızda söz hakkımızın olmamasını isteyen müstemleke kafasını Akit’e yorumlayan uzmanlar, adeta Batı’ya uşaklık etmek isteyen zihniyete tepki gösterdi. ASSAM Stratejisti Emekli Albay Nejat Özden, şunları dile getirdi:

100 yıl önceki tuzaklar

“Türkiye kendisine bir tehdit olursa ne gerekiyorsa onu yapar, yapacak güçtedir. Savunma sistemi olan S-400’den vazgeçerek Rusya’yı değil kendimizi cezalandırırız. Akkuyu, Kanal İstanbul’u hiç alakası olmaksızın gündeme getirenler, Türkiye’yi birilerinin tuzağına çekmek isteyenlerdir. Bu projelerin hepsi Türkiye’nin gücü, güvenliği ve ihtiyaçları için vardır. ‘Bırakın gelsinler, bırakın geçsinler, hiçbir şey yapmayalım onlar ne derse o olsun’ diyenler aynı şeyleri tekrarlıyor. Kimlerle temas kurarak bunları söylediklerini çok iyi biliyoruz. Türkiye yapması gerekenleri yapıyor. Zarar görecek olursa gerekeni de yapacak güçtedir. Montrö’yü gündeme getirip şimşekleri üzerimize çekmeye gerek yok. Bütün dünyayı karşımıza almamızı ve ülkemizi savaşın bir parçası yapmak istiyor bunlar. Türkiye’nin bu savaştan en az şekilde etkilenmesini düşünmek yerine birilerinin tuzağına çekmeye çalışıyorlar. Asla milli söylemler değil bunlar. Montrö ülkemize az biraz avantaj sağlasa da bize yüzde 100 fayda sağlamamıştır. Boğaz’ın bütün ticari yükünü ve olumsuzluklarını Türkiye’ye, menfaatlerini uluslararası camiaya bırakan bu anlaşmanın gözden geçirilmesi zaten gereklidir ama şu anın gündemi değildir. Her gelişmeyi Erdoğan’ın aleyhine olacak şekilde okuyan veya o şekle getirmek isteyen bu muhalefeti anlamak mümkün değil. Zaman saçma sapan argümanları dillendirme zamanı değildir.”

Mandacı zihniyet

Uluslararası Stratejik Tahlil ve Araştırmalar Merkezi (USTAD) Başkanı Ahmet Akgül de şunları ifade etti: “Dışarıya karşı tek ses, tek görüntü vermemiz gerekirken muhalefetin bu söylemleri kötülüktür. Ülkemizin artık milli bir muhalefete mutlak surette ihtiyacı vardır. Mevcut durumda ‘cambaza bak’ oyunu oynanırken Türkiye kendi pozisyonunu alıp milli menfaatlerini gözetmesi gerekiyor. İslam coğrafyasının menfaatlerine dayalı politika gütmekle mükellefiz. Ancak muhalefette böyle bir kaygı yok. ‘Tarih tekerrür ediyor’ demek istemiyorum ama daha önceki dünya savaşlarında da böyle içeriden birtakım akıl almaz görüş ve öneriler ortaya çıkmıştı. Mandacı anlayış maalesef yine aynı söylemde bulunuyor.” Ülkemizin geleceğini düşünerek hareket etmemiz gerektiğini vurgulayan Akgül, şöyle devam etti:

Ne Batı ne Rusya'yız!

“Batı bizimle ilişkisine sömürü bağlamında bakıyor. Hakeza Rusya’nın da Batı’dan az kalır yanı yok. Son 100 yılda Rusya’nın Türki Cumhuriyetlerde gerek din, gerek dil bakımından yaptığı asimileyi belki Batı bile bu seviyede yapmamıştır. Herkes görüşünü dillendirmede hürdür ama bunu yaparken sanki bir yerin manda ve himayesi gibi kendisini hissedip, illa ki bir yere angaje olması, Rusya veya NATO blokunun namına konuşması akıl alır gibi değil. Biz Anadolu cephesi olmalıyız. Ne Rus ne de NATO penceresinden bakmalıyız. Ülkemizin çıkarı penceresinden bakılıp, makul fikirler üretmeli, ortak politika geliştirilmesi gerekmektedir. İç siyaseti dış siyasete yansıtanlar tarihi yanlış içerisindedir.”

Kaynak: YeniAkit - Yavuz SELİM

Recep YAZGANRecep YAZGAN