Fikir
Giriş Tarihi : 30-04-2025 14:43

Misâk-I Millî’yi Terk Etmek Millî Varlığımıza İhanet Etmektir!

İsmet Özel’den siyasetin nihai belirleyiciliğine vurgu: “Evdeki hesaptan saparsak intihara varır”

Misâk-I Millî’yi Terk Etmek Millî Varlığımıza İhanet Etmektir!

İstiklal Marşı Derneği Fahri Başkanı İsmet Özel, derneğin resmi internet sitesindeki son yazısında, son sözü felsefenin, bilimin ya da sanatın değil, daima siyaset kurumunun söylediğini vurguladı. Derneğin resmî internet sitesinde yayımlanan yazısında Özel, “Yönetenler artık yönetemeyecek, yönetmeye talip olanlarsa ehliyetlerini göstermek zorunda kalacak” ifadeleriyle mevcut siyasal yapıya dair çarpıcı tespitlerde bulundu.

Yazısında Batı medeniyetinin sınırlandırma takıntısıyla kendi çöküşünü hazırladığını belirten Özel şöyle devam etti;

“Belirlenmişlik” kelimesini “muayyeniyet” anlamını karşılasın diye kullandım. Muayyen dediğimiz zaman ya tahsis edilmiş olanı veya sınırlandırılmış olanı anlarız. Sınırlandırılmak sınırlandırılmış olanın aleyhine bir faaliyetin gerçekleştirildiğini gösterir. Arkamızda bıraktığımız kültürlerde sınırlandırmağı ve sınırlandırılmağı müspet sayan sadece antik çağın Yunan ve Yunan başarılarını dayanak kabul eden Roma kültürüdür. Ancak dikkatinizi şu gerçekten uzakta tutmayın: Antik çağın bu kültürleri eserlerini ezeliyet ve ebediyeti kendilerine uzak tutarak vermişlerdir. Batı’da yüksek bir tarafının bulunduğu algısına müstemlekeciliğin sebep olduğu yaklaşım Antik Çağa mükemmeliyet atfederek yaygınlaşmıştır. Yani Batı’nın yüzyıllardır üstünlük konumunu elinde tuttuğu yanılgısını doğuran sınırlandırma ve sınırlandırılma duygusunun itibar kazanışıdır.”

KÜFÜR TATMİNİ DÜNYAYA HÜKMETMEKTE ARIYOR

 “Küfür tatmini dünyaya hükmetmekte arıyor” diyen Özel, Müslüman’ın ise kıyamet kopsa bile elindeki hurma fidanını diken bir zihniyetin temsilcisi olduğuna işaret etti. Bu gönül rahatlığının Müslümanı, itibarı ancak cihadla edinilen bir düzeye yükselttiğini söyledi.

İsmet Özel, yazısında edebî göndermelere de yer verdi. Peyami Safa’nın “Dokuzuncu Hariciye Koğuşu”nu Nâzım Hikmet’e ithaf ettiğini belirterek bu iki yazarın farklı siyasi görüşlerine rağmen birbirlerine yönelik saldırgan tavırlarını “iç burkucu” olarak nitelendirdi. Bu ifadeyle, çocukluğun zihinsel derinliğiyle sınırlanmış düşünce biçimlerine karşı bir tenkit geliştirdi.

“Evdeki hesabımızda ısrar edeceğiz” diyen Özel, bu hesabın şahsi çıkarla değil, millî varlıkla temellendiğini belirtti.

Misâk-ı Millî’nin Türk varlığının tanımı olduğunu vurgulayan Özel, bu sınırların terk edilmesini millî kimliğe ihanet saydı. “Türk demek gayri-Müslim yetkeyi geri adım atmağa icbar etmek demektir” sözleriyle, Türk’ün tarihsel duruşunu net biçimde ortaya koydu.

Yazısını şu ifadelerle sonlandırdı:

“Çünkü evdeki hesap kendi çıkarımız gözetilerek yapılmıştır. Kendi çıkarımızdan her sapış ister istemez başkasının çıkarına hizmet edecektir. Bunun sonu intihara varır. Türk varlığı Misâk-ı Millî ’de kendilik bulmuştur. Türk demek gayri-Müslim yetkeyi geri adım atmağa icbar etmek demektir. Türkler Bizans otoritesine son vererek tarih sahnesine çıktı. I. Cihan Harbi’nin mağlubu sayılmasına rağmen varlığını Dar-ül İslâm’a dâhil ettiği topraklarda idame ettirmeğe yemin etti. Andımızı bozmayalım. Misâk-ı Millî’yi terk etmek millî varlığımıza ihanet etmek demektir.”

adminadmin