Güncel
Giriş Tarihi : 30-07-2022 11:49   Güncelleme : 30-07-2022 11:49

Muharrem Ayının İlk Günü Hicri Yılbaşıdır

Müslümanlar için bir dönüm noktası olan hicret, tarihte yeni bir sayfa açmıştır.

 Muharrem Ayının İlk Günü Hicri Yılbaşıdır

 

Hz. Ömer'in halifeliği döneminde hicretin gerçekleştiği gün, Hz. Ali'nin teklifiyle hicrî takvimin başlangıcı sayılmıştır. O günden itibaren de İslam âleminde 1 Muharrem hicrî takvimin başlangıcı olarak kabul görmüştür.

Müslümanlar için bir milat olan hicret; Allah'a ve O'nun Kutlu Elçisi Rahmet Peygamberine gönülden bağlılığın bir ifadesi; hakka, hakikate, ilme, irfana ve medeniyete yapılan yolculuktur.

Hicret, Allah rızası için; anadan, babadan, evlattan, yardan, diyardan, maldan, mülkten hatta candan vazgeçmenin ibretli ve meşakkatli bir öyküsü; Yüce dinimizin rahmet yüklü mesajlarını bütün insanlığa ulaştırmak için çıkılan kutlu yolculuğun adıdır. Öyle ki tebliğ hicreti doğurmuş, hicret ise tebliği yoğurmuştur. Kısaca hicret Müslümanlar için bir milattır.

TAKVİM HİCRET'LE BAŞLAR, TARİH TAKVİMLE TARİH OLUR

Biz Müslüman olduğumuz için Hicri takvim kullanıyoruz.

Yani eğer biz dünyaya ibadet için; kulluk için gönderildi isek, başka bir takvimi kullanma durumumuz yok.

Yani bütün ibadetlerimiz Hicri takvime kayıtlıdır. Mesela bugün hiç akla getirilmeyen, -hac, zekât, oruç bunları saymıyorum- ama mesela kadınların ne kadar emzireceği belli ayla sabit Kur’an-ı Kerim'de. Yani eğer bunu bir kadın Hıristiyan takvimine göre hesaplarsa, -çünkü bizim takvimimizle Hıristiyan takvimi arasında 10 veya 11 gün bir fark vardır- haddi aşabilir.

Veya nafile oruç tutacak;

Rasulullah (s.a.v.) diyor ki: bir ayda 3 gün oruç tutacaksanız; ayın 13’ü, 14’ü, 15’inde tutun. O ay tabii ki bizim ayımız. Yani bizim bütün hayatımız, eğer dünyaya ibadet için gönderildi isek Hicri takvim dışında bir takvime rağbet edişimiz kulluğumuzu inkâr manasına gelir.

 

Osmanlı Devleti Rumi takvimi resmen kabul etmesine rağmen başlangıcı Hicret olarak saydı. Sonra resmi olarak inkılâplardan sonra bugün yanlış bir şekilde Miladi takvim dediğimiz takvim geldi.

Bu Hıristiyani bir adlandırmadır. Çünkü zımnen de olsa Hz. İsa'nın doğumu -bizim için İsa aleyhisselamın doğuşu- ki o tarihler de belli değildir. Yani sadece bizim takvimimize göre 1441 yılındaysak bu 1441 yıl sayılmıştır. Diğerleri hesaplamalara tâbidir.

Mesela diyorlar ki Hz. İsa 2019 sene önce doğduğu için işte bugün 2019 yılındayız. Tabii onlar Hz. İsa demiyorlar, tanrılarının tarihe girişi. Ama ellerinde hiçbir senetleri yok. Ve kendi aralarındaki münakaşaları bugüne kadar devam etmiştir. Vatikan bugün mesela aslında 2025, 2026 yılında olabiliriz diyor; Vatikan'ın kendisi söylüyor bunu. Hicri takvimi başlangıç aldı Osmanlı Devleti batılılaşma devrinde dedik.

Yani hicreti başlangıç aldı. Çünkü bugün Hz. İsa’nın doğumunu -onların tanrılarının tarihe girişini- başlangıç olarak saymak, yani milat olarak saymak, bu takvimi böyle isimlendirmek; zımnen onların tespit ettiği tarihi milat olarak saymak, Hıristiyanlıktır. Çünkü bu isimlendirme de çok yenidir; çok çok yenidir.

Miladi takvim isimlendirmesi kasten yapılmıştır ve Cumhuriyetin ilanından sonra bile Efrencî takvim denirdi bu takvime.

Asıl ismi bu takvimin Gregoryen takvimidir. Papa 13. Gregorius’un tertip ettiği bir takvim olduğu için adı da öyledir. Gregoryan takvimidir. Biz ise bu takvime yıllarca Efrencî takvim dedik. Efrencî demek Frengî demek. Frenklere ait demek. Nasıl frengi hastalığı var; o meş’um hastalık Amerika'dan Avrupa'ya, Afrika’ya yayılmış; bizim tabiplerimiz o hastalıkla karşılaşınca Frengî demişler ona, Frenklere ait hastalık. Bu takvimin adı da Frengî takvimdir. Frenklerin kullandığı takvimdir.

Cumhuriyetin ilanından sonra bile… Fakat bir Hıristiyanlaştırma alameti sayılması gerekir; buna miladi takvim deniyor yanlış olarak. Kendi takvimlerine göre işte 1582; Papa Gregorius’un 13. Gregorius’un bu takvimi tertip ettiği tarih odur. Bu tuhaflığı yaşıyoruz dedik. Osmanlı önce Rumi takvimi kabul etti hicreti başlangıç sayarak.

Cumhuriyetin ilanından sonra inkılâplarla hicri takvim yasaklandı. Yani Osmanlı devrinde sadece Rumi takvim, Hicri takvimin yanında resmen kabul edilmişti ve Rumi takvimin de tarihi hicretten başlıyordu. İnkılâplardan sonra bu takvim -Hicri takvim ve saatimiz, Müslüman saati- yasaklandı. O günden beri Osmanlı devrindeki ikilik üçlük oldu.

Gökhan GÖBEK – İstiklal Marşı Derneği

Recep YAZGANRecep YAZGAN