Köşe Yazıları
Giriş Tarihi : 28-06-2017 11:37   Güncelleme : 28-06-2017 11:37

Pembe Pozitifbüslerde Panik

Kadınların maruz kalabileceği senaryolar üretiyor beynim! Pembelere binmeyen kadına takılacak kulplar geliyor seri şekilde aklıma! Korkunç…

Pembe Pozitifbüslerde Panik

18 Mart 1662 Paris! Dünya tarihinde tarifeli şehir içi otobüsleri, Saint Antoine kapısı önünden, sekiz kişi kapasitesi ile Luxembourg kapısına doğru ilk seferini başlatır.

Askerlerin ve köylülerin binmesinin yasak olduğu, Aristokrakların ise tamı tamına yedi kişiyle üstelikte halktan yedi kişiyle “romantizm” amacıyla bindiği, yokuş yollarda;

Eee hadi bi el atıverin abiler denilip yolcuların inip itelediği,70 feniklik yolculuklarla başlayan seferler, o gün bu gündür şehir insanın en dramatik sorunu oldu.

Tenting Omnibusların ki gibi patlamalı motorlar yoksa da artık insanlar patlıyor, Ogleu’nun buharlı posta arabaları gibi stresten başları üstünden buhran buharları çıkararak.

Konuşucaz efendim  hepsini bir bir konuşucaz. Hayatımızın en önemli şehir fragmanlarını yaşadığımız, bilmem kaç sefer sayılı yolculukların her anını soluğum soluğunuzda paylaşıcaz.

Enstrümantel tıslamalar, vokalli korolara dönüşmeden uyuşalım ki toplum mikseri, huzur karıştırıcılara fırsat verilmesin.

Konu hakkında, kamu düşünce düzenini bozmadan fikir beyanatı verilecekse ilk cümlemiz kuşkusuz şu olacaktır;

“Kadın Baharı’nda açan çiçeklerimizi asla kopartmayız!”

Çok el ya yağmaya ya yolmaya gelirmiş, biz hâl hâlin yoldaşıdır deyip, kimseyi yolmadan hafifçe yol alalım öyleyse.

Bilmeyip de çok konuşanlar için!

Ön fragman markajları durakta başlar bu yolculuğun ! Asla saatinde gelmez bu oturgaçlı götürgeçler! Durakdaşlar, o anlarda sanırsınız kırk yıllık kadim dost sohbeti tadında, ülkeyi bir batırır bir kurtarır, yurdum  insanı boş durmaz hiç!

Hah bu gelen kesin bizim istikamet seferi denir, her seferinde düş kırıklığıyla başlar yine kadim dostlara döner.

Nedennn sonra gelir beklenen…

Dışardan şöylecene bir bakış atarsınız önce. Otoket taraması yap desen yapamayık ammaaa duraktan beri otobüs içi hızlı tarama yapmayı bize sorucan hocaaaa! Kimin Nuri Alço, kimin tecavüzcü Coşkun, kimin saf Bülo olduğunu duruşundan anlarız, saniyelik taramayla.

Hey gidi heyy! Ortalığın asayişini sağlayan teyze kaşının yer_yön istikametine de uydun mu, tamamdır! Güvenli bölgeye, her türlü barikatı aşarak gelir, zamklarız kendimizi.

Şoför,  bağırmaya başladı bile, hayret gelmedi mi halen sesi?

Şoför, şoförrrr, Makbule hanımın sesi eşliğinde görüntülü işittiniz şimdi.

Böylece başlar, çileli yolculuğunuzda.

-Aaaaa boş yer mi yok? Yoktur!

-Şaşırdık mı? Hayır! Olsun biz ayakta da gideriz!

İlerleyin lütfen! Aha da  bakın  şoförün sesi!

Sabahın ilk saatlerinde duydunuz duydunuz bu lütfeni ilerleyen saatlerde bu nezaketi bulma olasılığınız sıfır.  

İlerleyin, boşlukları dolduracağız! Görüyorum burdan hanımm, indir o çantayı oraya üç kişi daha sığar!

İlerle ilerle ilerle…hoppp bey amca gözünü seviyim bekleme yapma!

-Nereye ilerleyelim olummm, tepemize mi çıkartalım? Balık istifi yaptınız insanları!

-Bak bakim şoför bey kaç kişilik bu otobüs?

-Senin ki hizmet dışı gayret be abi!

-Arkalar boş beyler!

-La bu herifçi oğlu hangi gözle bakıyor, o nihaiiii boşluğu görüyor, bizim değil adım boşluğu ,bakış boşluğu göremediğimiz alanda!

-Helal olsun birader, adam da astronot olacak göz varmış ,harcanıyor buralarda!

-Oysa benim tek görebildiğim, sağımdaki bey görünümlü hanımın çene altı kıl kökleri! Adam da olabilir tam emin olamadım bak şimdi!

Bir orta kapı sendromu vardır ki sanırsınız hendek savaşındasınız!

-ıhhııııııı gitmezler bir adım. Nedeni halen çözülememiş psikolojik bir vakadır ora zümresinin inadı!

-Kıpırda be mübarek, şoför gözleri kan çanağına dönmüş atladı atlayacak panter misali yolculara.

Panter?….Pembe panter!  Ha ha pembe, kesin buradan esintili. Pembe güzel renkte düşleri boyarsa. 0-6 yaş kız çocuklar için ama!

Çünkü çoğu kadın, büyüyünce pembeden nefret eder.Bunu da yazın sır mahiyetinde bir kenara!

Şoförle konuşulmaz yazar ya camda en çok onun sesi çıkar dar alanda!

Oranın ağası odur ya! Canı ister basar gaza canı ister çeker sağa, canı istemez durmaz durakta! Bilmez, birkaç iç güdüsel refleks birleşiverse o karmaşada ortalık mor menekşe kokularıyla doluverecek.

-Cahil kız, menekşenin kokanı mı olurmuş?

-Yok cahillikten değil de mevzu morunda zati hanım teyze!

Anlayacağınız,  koyu en koyusundan binlerce kara mizah çıkar buralardan. Sosyal insan profili mi sergilesen yoksa Homo Sapiens tavırlar daha ortama uygun mu düşer karar veremediğiniz, kovana doluşmuş arılar gibi vızır vızır bir kargaşa hali…

Lakin biz halkça, çözmüşüz olayı. Sıfır dereceli yakınlıklara, çanta ve dirsek kalkanlarıyla 45 dereceye kadar açı yükseltmeleri yapabiliyoruz.  “Agorafobik” mekan olarak bu araçlarda öğrendik biz mastarasız geometrik şekiller çizmeyi !

Otobüslerin Haydarlarına karşı açtığımız savaşı yoksa nasıl kazanırdık?

Dahası var, siz bilmezsiniz şimdi ama konuşursunuz veresiye garasıya…!

Dertlenmeyin zehir gibiyiz biz geç oldu, güç oldu ama öğrendik korumayı kendimizi!

Otobüs içi cengaver yürekli insanlarımız var bizim, üçten fazla erkek yolcuyla şehrin genç kızlarını yalnız bırakmayan.

Her gün en az iki kez efor sarf ediyor bu millet soluk soluğa. Defans oyuncuları gibiyiz sahada! Bariyer gibi teyzeler, kural ihlaline girecekleri gözlerinden teşhis edip, adım attırmıyor ceza sahasına! Bungee-Jumping yapıyoruz bedavaya! Dengede dünya şampiyonu oluruz bir fırsat verilse bu halka.

Kapı açılıp inerken, beyninize kadar dolan ter,yağ,parfüm,ağız kokusundan içiniz tam devir bulantı yapar, tüh dersiniz tüh dibim kaldı içerde!

Ondandır çileli bülbüllerin pembe kafes heveslerini kimse çok görüp, saldırmasın sözle!

Neymiş pembe osbüse binmezlermiş! Binmeyin efendim. Yürüyüş parkuruna alalım sizi sağlıklı yaşam için yürüyün.AAA nasıl unuttuk siz binmezsiniz özel otolarınızın camından nisbet yapar gibi halk otobüslerine bakar, gıran tualet o halkın hakkını cangıraş savunursunuz halksız beş yıldızlı mekanlarda!

-Hişşşttt sen bacım, negatif negatif bakma bana hiç boşuna! Gören yok nasılsa bineceksin sen de sonunda!

Sevimsiz, soğuk, antipatik “Salon Feministleri” bilmez, biz biliriz! Destek ile köstek arası bir yerlerde hava akımına uğratmayın fikirleri!

-Deme öyle deme zındık kız!

-Denmez değil mi öyle şeyler?

-Hadsize bak hele, kavgada söylenmez bu sözler.

-Uçan her topa çıkmasınlar öyleyse. Akustik sesleri, agresif halleri, aksiyonsuz duran eylemleri çözüme odaklı değil nedense!

Konuşurken kendi sesini duymaktan acizler, çıkmışlar boş boş döktürüyorlar yine!

Siz hiç saniye farkıyla hüsrana uğradınız mı?

-Kaçan otobüstür o!

Poposunu devire devire giderken siz yağan yağmurun altında öylecene serçe yavrusu gibi kalakalırsınız. Hele o direksiyon mahallindekinin öç alır gibi sinsi bakışıyla da keşiştiyseniz,

-Bekleeee köfte hor kalksaydın erken bakışı…Ağlamakları beğenmemek deyimi bu anlarda türetilmiş olsa gerek. O ne can yakan bir seyirdir.

Bildiniz mi? Bilmezsiniz! Ama biz halk olarak o araçlara muhtaç kesim çok iyi biliriz!

Şuurlu benliğimiz tamam sakin ol, gelir yenisi der.

Şuursuzu ana avrat düzleştirir yolu hal bilmezler için!

Bu halka yollarda yıpranma payı ödenmeli, bunca insana ruh göçü yaşatan çileli saatler için.

-Ne olsun işte, eğleniyoruz halk halk!

-Nasıl mıyız?

-Hallice ölülerden!

-Şaka mı la bu?

Şakasına gülünmeyen adam ciddiyetinde konuyu ele al kız sen de, sol şeritte ralli yapan magandanın ne işi olur senin ölünle dirinle!

-Pardon bey amca oksijen gitmedi beynime içerde, dönüyorum konuya ciddiyetle!

“Bayan yolcularımıza öncelikli vagon”

“İnce giyerim ince pembe yakışır gence” nakaratındaki zamansız ince giyinmiş de üşütmüş gibi garip bir his yarattı bünyemde!

Hayır, Toplum bireyleri olarak kadının ortak yaşam alanlarından soyutlanması ve bireysel özgürlerinin kısıtlanması ise amaç, orada bir duracaksınız!

Kadını “Tene müptela olmuşların ihtiraslarını canlı tutan bela” olarak görenlerin, bir tür soyutlama çalışmasının adımlarından birisi ise bu, o sıkıntı işte!

Pembe panjurlu ev hayallerimizi düşlere gömüp, realitenin en ortasında yaşamayı öğreneli çok oldu!

Kadının geleceği karartılmaya çalışılıyorsa pembe yalanlarla, onca hak_hukuk_bireysellik mücadelesi, kadının toplumsal statüsünü yok etme fizibilite çalışmaları ise bunlar, uğraşmayın boşa, düşmeyiz biz o karambole!

Hiçbir kadın “Bir zamanlar Türkiye’de kadın “ ibareli belgelere konu olmayı kabul etmeyecektir. Pembe otobüse bindirilip, hangi karanlık tünele sokulacağımızı göremeyecek kadar kör değiliz!

Türk Kadının verebileceği bir bedel daha yoktur, bireysel olma adına…

“Anadolu Halkı pembe otobüs istiyor”muş, sloganlardan biri buymuş!

Anadolu Halkı, pembe yazma ister, pembe entariyi sever doğrudur, da! Otobüsün normalini gördüler de pembesi geri kaldı hemi! Daha doğru düzgün yolu göremeyen yerleşkelerimiz varken!

Pembe otobüslerin çarpan otomatik kapı aralarından, Dede Korkut Hikayelerinin savaşçı kadınlarını görün derim. Yerel sorunlara kamujlar yapılıyorsa, lokal anestezi uygulamalarınız, pembe panik havası yaratacak, faydacılığından yararlanmak isteyen mağdur kesime hizmet amacı dahilinde ulaştırılamayacaktır!

-Çadır gösterin kuralım, keçe getirin pişirelim, yün getirin çorap örelim, inek gösterin süt sağalım, gece kandil söndürelim üstüne, doğururuz nihayetinde…devri mutasyona uğrasa da korkmayın, değişmeyen rollerimizin, sorumluluklarımızın bilincindeyiz biz!

Hesaplaşma ise hesaplaşalım öyleyse! Zamanla, kişilerle, tarihle…

Kadınlar güçsüzdür böyle koruyacağız halleriyse,

Baskıyla ayrıştırmaysa,

Gülünesi haller!

Bu gün iyi niyet olarak sunulan, yarın buyruk olarak gelecekse bize,

“Bay_annn, senin osbüsün arkada, binemezsin, gevrek, gevşek ağız nidaları ile,

Biz bay_mayan olmayı da çok iyi biliriz!

Özgürlük; kişinin değerlerini ve özünü kendinin oluşturması ise biz özgürüz!

Yeri gelir ayakta gideriz yeri gelir manzara seyrederiz, yeri gelir kendini bilmez toplum manyaklarıyla mücadele ederiz, ama bizler;

Çok zor sahip olduk, yerimizi kimseye kaptırmaya niyetimiz yok bilesiniz!

Bunun yanında her olayı da toplumsal fitneye çevirmeye mahal yok deyip, ön yargısız, iyi niyetle başlatılmış seferler olarak algılamak istiyoruz…  bir yanımız huzursuz olsa da!

Kadınların maruz kalabileceği senaryolar üretiyor beynim! Pembelere binmeyen kadına takılacak kulplar geliyor seri şekilde aklıma! Korkunç…

-Sen buna bayaannn

-Eşim maviye ben pembeye öyle mi?

-Binmezsen sen bilirsin!

-Aranıyon mu yelloz sen?

-Yollu lannn bu, bak binmedi kendisininkine! Takip et…

-Gece bu saatte pembe sefer yok,çıkmayacaksın!

-Şırfıntı, kıyafetinden belli!

--Elleyin, akılları başlarına gelsin!

-Tokatlayın, bir daha mini giyemesin!

Namus kumkumalarının şarlata şarlata camdan akıtacakları, bakışlarını ne yapacağız peki?

-Şak şakçıların sesini kim kesecek?

-Pembeye binmemiş tecavüzü hak mı etmiş,olacak?

Kim bu soysuzlar kim bu insan görüntüsünde yaban domuzları?

….Kadınsın  sen güvenli yerde olursan sana kimse ulaşamaz kısır döngüsü mü?

-Düşünce bu istikametteyse eğer, yaban domuzlarını koyun kafese, toplum rahat nefes alsın!

Saçımı, kıyafetimi, duruşumu, bindiğim otobüsü, kişisel ve toplumsal konumumu kısıtlayarak koruyamazsınız bizi!

Önce çirkin zihniyeti iyileştirme çalışmaları yapın, kadını değil kötü niyet erbaplarını soyutlayın ya da ehlileştirin, ya da ;

Tacizciye, tecavüzcüye, karşı verin kadınların eline ruhsatlı silah, bakın bakalım yüreksiz ödleklerin elleri çüklerine bir kez daha gidiyor mu?

Çözümse bu da bir çözüm!

Lakin, biz yaşadığımız kültürü ve coğrafyayı da çok iyi tanıyoruz!

Sırf araba kullandı diye böceklerle dolu hücreye atılan, Nanal al_ Sharif’i,

Malala Yusufzay’ın eğitim hakkı istedi diye başından vuruluşunu,

Irak, Libya, Ürdün, Fas, Umman ,Yemende halen seyahat hakkı için kocadan izin gerektiğini,

Bahreyn’de boşanma halinde velayetin direk babada olduğunu,

Afrika’ da kadının mülkiyet hakkının, Lübnan’da kadının boşanma hakkı olmadığını,

Pakistan’da burka zorunluluğunu,

İnsan ister istemez bu uygulamanın arkasından  bunlar da gelecek mi diye sorguluyor!

Zihniyet planlaması süreciyse, şimdi rahat nefes almak için tercih edilen, sonra katı zorunluluklara dönüştürülecekse biz almayalım, alanlara da mani olalım!

Bu zihniyeti perçinleyici sözler ve eylemlerde bulunmak ayrıştırmadır, toplum içinde onarılması güç yaralar açmaya müsaittir, yapmayın! 

 Otobüsün ağır ağır hareketlenmesinde bile bu kadar patırdı çıkıyorsa alınan kararların öncelikle “niyeti” tekrar gözden geçirilmeli!

Şu an ki halleri içler acısı şehir içi hatlarının!  Buradan başlayın! İnsan onuruna yakışmayan, çağdışı görüntüleri düzeltin öncelikle!

Fena halde bozuluyoruz bakın! Zati otobüslerde dönüyor başımız, bir de siz…

Alıştık biz sırf başımızın dönmesinde inanın sorun yok, an geliyor bir de gözümüz dönüyor ya…

Hah işte orada sıkıntı büyük!

Siz önce araç sayısını arttırın, seferleri sıklaştırın… Pembeydi maviydi izalosyonsa niyetiniz, renkleri alet etmeyin…Politik manevralarla bir kaşık suda fırtınalar koparmaya çalışılan siyasi arena oyunları oynamayın, hafife almayın bu halkı tabanda çözemeyeceğimiz sorun yok bizim.

Sakin olun sakin “Her yer olay mahallinde, asayiş berkemal”

Tomara dingili takıp ilkel ilk arabayı yapan, Sümerlere de bir çift sözüm var; Kaplumbağayla gelin getiresimiz var, yapsanıza bir icat daha en radikalinden…

-Ama abla muazzam bir şey bu!

Orasını bilmem, polemik yaratmayın, dalaşmayın, faydacılığına odaklanın. Uyum sürecinde tutulursa zaten işlerliğini kazanır ya da out olur, yok olur gider kendiliğinden! Fazlaca uzatmayın…

Recep YAZGANRecep YAZGAN