Müslüman ülkelerinde küfrün egemen olmasının sebebi...
Dâvâsından uzaklaşmış bir takım makam, mevki, şan ve şöhret peşinde koşan ve Müslümanlığını pazarlayan zavallıların heva ve hevesleri yatmakta...
Bu davranış küfrün gücünü ve iktidarını kuvvetlendirip,
Müslümanların zülüm görmelerine, küçümsenip horlanmalarına sebebiyet verir.
Allah’ın hâkimiyetinin zafere ulaşması insanın samimilik orantısıyla alakalı olduğu gibi, korkaklıktan ve cesaretsizlikten uzak, inancı uğrunda gerektiğinde ölümü göze almalı ve şehadete götüren mertebeye ulaşmalı.
Peygamber (s.a.v) müşriklerin her türlü baskılarına taviz vermemesine rağmen,
müşrikler Ebu Talib’e gelerek şöyle demişlerdir...
İlahlarımızı kıran, inançlarımızı sarsan, insanları inandıklarından vazgeçiren,
kardeşin oğlu Muhammed’e söyle, ne istiyorsa onu verelim, yeter ki dâvâsından vazgeçsin...
Peygamber (s.a.v) vallahi amca güneşi sağ elime, ayıda sol elime koysalar, yine de bu dâvâdan vazgeçmem demiş ve dâvâsı için hakkı haykırmıştır.
Aynı şekilde Sahabe Kur’an’la yaşamış ve Allah uğrunda şehadet şerbeti içmiş, hiçbir şeyden korkmadan canları, malları pahasına Allah’ın hâkimiyetini yeryüzüne yaymışlardır.
Dâvâ adamı da bilmelidir ki malını, canını feda etmeden zafere ulaşamaz...
Zafer temennilerle gerçekleşmeyeceği gibi, söylenen her sözde hayata geçirilmediğinde boş ve samimiyetsiz olacaktır.
Çünkü zafer inanç uğrunda mal ve can vermenin meyvesidir.
Dâvâsına sadık dâvâ adamı,
Kur’an’ın yaşanabilmesi ve hayatın iktidarına egemen olması için, hakkı zalimler karşısında haykırmalı ve küfre dayanan yaşam tarzından uzak durmalıdır.
Allah her konuda olduğu gibi bizlerin samimi olup olmadığını denemekte ve samimilik derecesine göre de bizlere muvaffakiyet nasip etmektedir...
Frekansı tutmayan samimiyetin ne hayatımızda nede Allah huzurunda bir kıymeti olmayacağı gibi başarıya ulaşmamızda imkansızlaşacaktır.
Dâvâ adamı,
Kalbinde nurlaşan imanın dışa yansıyarak Allah’ın hükümlerinin hâkim kılınması için mücadele eder ve bir şeyin kaybından da asla korkmaz.
Allah bir ayetinde...
Her canlı ölümü tadacaktır buyurduğu gibi...
Dâvâ adamı da ölümün er ve geç kendisini bulacağını bilir ve ölüm gelinceye kadar hayatını Allah’a adayarak samimi, dürüst ve dâvâsına bürünmüş güçlü bir silah olarak yaşar.
Aksi takdirde... Kim Allah’ın indirdikleriyle hükmetmezse, kâfir olanlardandır buyrulduğu üzere hayatı rezil ve zelil olur.
O halde bizler hakikatin kendisi değil elçisiyiz, hakikat ise Allah’ın emirlerini hâkim kılmaktır.
Enbiya. 35 Maide .44 Siretü’n-Nebeviyye
Vesselam
Mesut İSLAM