İnsanlığın yeryüzüne gelişiyle...
Allah'ın emir ve yasakları din olarak insanlara Peygamberler vasıtasıyla tebliğ edilmiş...
Yahudiler, Hristiyanlar ve diğer batıl inançlara mensup olan toplumlar ise Peygamberlerin anlatımlarına kulak tıkamışlardır.
Ubudiyet, genel manada Allah'tan gelen istisnasız her şeyi kabullenmektir...
Fakat insanlığın çoğu Rububiyet'te Allah'ın yaratıcı ve rızıklandırıcı oluşuna inanırlar...
Uluhiyet'te ise inanmayarak Allah'ın hüküm ve kanun koyma yetkisini kabul etmezler.
Çünkü Allah'ın hüküm ve kanunları istek ve arzuları zorlamaktadır...
Dolayısıyla kendi icat etmiş oldukları putlara taparak ve kendi kanunlarını oluşturarak Allah karşısında hüküm koymaktalar.
Müslümanların kabul ettikleri gibi, Yahudiler ve Hristiyanlarda Rububiyette yani Allah'ın yaratıcı, rızıklandırıcı ve güneşin, ayın, kainatın Rabbi olduğuna inanırlar...
Ancak Uluhiyette ise, Yahudiler ve Hristiyanlar Allah'ın hüküm koymasına, kanun dizayn etmesine asla tahammül edemez kendi hükümlerini ve kendi ilahlarını kendileri oluştururlar.
Yahudi ve Hristiyanların Rububiyette Allah'a inanmaları Müslümanlar gibidir...
Müslümanların çoğunluğu ise, Uluhiyette Allah'ın hüküm koyma yetkisini hayatlarından tasfiye etmeleri Yahudi ve Hristiyanlar gibidir. Bu çok vahimdir.
Hâlbuki Allah bir ayetinde...
Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeyin, onlar birbirlerinin dostudurlar, kim onlara uyar da dost edinirse o da onlardan olur. Allah isyankâr topluluğa hidayet etmez buyurmaktadır.
Müslüman toplumların çoğunluğunun hayatlarına bakıldığında söylemleri Alim...
Eylemleri ve yaşayışları ise gaflet, dalalet, isyankârlık tam bir Batıl inançlara mensup kimseler gibi.
Müslümanım diyen her mükellef, Allah'tan gelen emir ve yasakları hem söylemiyle, hem de eylemiyle hayatında yaşamalıdır...
Aksi takdirde Allah'ın emir ve yasaklarını boş slogan atarak söylemek kimseye bir şey kazandırmayacağı gibi, eyleme geçirilmeyen bir ibadet te o kimseyi mümin yapmaz.
Çünkü bir kimse söylemlerini eyleme geçiremedikten sonra, ben Müslümanım diyerek anlına afiş olarak yazdırsa ne yazar, hiç bir kadri kıymeti yoktur.
O halde Müslüman olduğunu söyleyen herkes olması gerektiği gibi Allah'ın emir ve yasaklarını söylemle değil, eylemle hayatına geçirip yaşamalı ki kulluğunun bir delili olsun.
Ya söylediğin gibi Müslümanca yaşarsın, ya da yaşadığın gibi başkalarına tabi olur putlara ve tağutlara tapmaya mahkûm kalırsın. Vesselam (Maide.51)
Mesut İSLAM