Kiminde az, kiminde çok
ama muhakkak var, olmazsa olmaz.
Dinler de bir noktada, kibri yok etmek için var.
inanmayan yaradılış öykülerine baksın.
Şeytan neyin sembolü sanıyorsunuz
insanı cennetlik olmaktan alıkoyan
hatta şeytanın kendisini bile cehennemlik yapan.
kibir, kibir, kibir…
Şeytanın yaşam alanı
hatta şeytanın ayrılmaz parçası
insanoğlu, yani biz.
Şeytanla içli dışlı, kanka.
bu yüzden yaşamımız
Şeytanla mücadele tarihidir.
Şeytan dedim diye
elinde mızrak, boynuzlu, kötü yüzlü bir varlık değil.
bizim hırslarımız, olumsuz olan her yönümüz
yani nefsimiz, bizi biz yapan değerlerden.
Dinler, şeytana karşı mücadelede yol göstericimiz.
Dini olmayanlarınki kim/ne o zaman
güzel soru, vardır elbette bir yorumu/cevabı.
Şeytan kibrin sembolü.
Şeytanın başlangıç noktası ise kibir.
şeytanın insan ile başlattığı mücadelede
insana verdiği armağan ise, kibir.
ve ilk günden bugüne, kıyamete kadar
insana yapışıp kalan, kibir.
kendini hep büyük görme, hep haklı olma
hep doğru sahibi olma, hep gerçeklerden yana olma.
kibrin belirtisi, göstergeleri…
kibir sahipleri
gücünü korumak, varlığını devam ettirmek için
bazen dini kullanır
bazen bilimi kullanır
bazen hukuku kullanır
işine ne geliyorsa onu kullanır.
önemli olan kibir emperyalizmi kurulsun
kibir abidesi olarak ona tapılsın.
ve bir müddet sonra
kibir yandaşları, kibir karşıtları…
bu aşamadan sonra işler daha kolay.
egemenlik savaşı.
ortaya bir kemik atılır
kapanlar ve kapamayanlar savaşı başlar
kapanlar mütekebbiri tutanlar
kapamayanlar mütekebbir karşıtları.
kapamayanlara kapma sıra gelene kadar
delikanlı ayakları, dürüstlük edebiyatı
ahlak, erdem, eşitlik, kardeşlik.
sıra gelince ise her şey tepetaklak.
söylem ve eylemler değişir.
güçlü ve haklı olan kazanır
inananlar kazanır
savaşanlar kazanır
birlik olanlar kazanır
sözleri havada uçuşur…
ve yeni kemik kapma düzeni kurulur
ve hayat böyle devam eder gider.
insanoğlu ömrü boyunca bu tuzağa
bilerek/bilmeyerek düşer
gönüllü/gönülsüz düşer
senden/benden der düşer
biraz da biz ölelim der düşer.
düşmek için bahane de hazırdır zaten…
güçsüz ve zayıflar için değişen bir şey yoktur.
zaten onlar hayatın figüran/piyonudurlar
ya da kendi çapında figüran/jön…
önemli olan sistem devam etsin
egemen güçlerin düzeni bozulmasın
sermaye kazanmaya devam etsin.
gariban ölmüş, fakir sürünmüş
çok mu önemli…
ya kaderidir, ya da tarihsel determinizmin sonucudur.
afilli bir açıklama ile onlara da bir şeyler yazarız.
o da kendisine değer verildiğini sanır.
hayatı değişmese de mutlu olur…
işte kibirle başlayan
insanlık serüveninin geldiği nokta.
kendini tanrı zanneden bağırsaklıların
insanlığa yaşattığı zulüm/yalan/dolan…
bu nedenle kibir dağları
ya dini kullanır ya da bilimi
ya da pazarda ederi olan her şeyi kullanır.
yeter ki egemenliği sürsün…
insanlık tarihi bir açıdan da
kibri yüksek olanın az olana
daha kibirlisi çıkana kadar galebe çalmasıdır.
ve sıradan insanların da kibirliler arasından
kendisine lider/önder/hoca/vs adı altında tanrı seçmesidir.
hatasız, günahsız, yanlışsız, eksiksiz…
çünkü insanoğlu tanrısız yaşayamaz.
Ya aşkın bir güce ya da kendisi gibi birisine…
Ali KORKMAZ