Külliyatı Anlamak Üzerine-1

Mehmet Nuri BİNGÖL

20-01-2021 07:17

Hedef tayin etme ve “tecdit” hareketi istikametinde “te’lif” edilmiş, daha doğrusu “ettirilmiş” eserleri, “gazete gibi” okumadan, tam bir “külliyat” bütünlüğü içerisinde kalarak-muhafaza etme, önceki asır ve devirlerden daha ziyade bizim, bugünün Müslümanının daha açık, daha sarsıcı, daha yorucu bir meselesi hâline gelmiştir.

 

Bunun farkında olmakla, kişilikler umum “ümmet”in hukukunu, üstlenmeleri gibi bir mesuliyete, “kul hakkını” sırtlamak gibi bir “teklif” ile  yüzyüze getirir. Açıkçası, bu “vazife” bir nevi “şeair” sırasına girer ki, şeairin “ferdî feraizden” çok daha üstün olduğu çokların hatırındadır.

 

Halbuki “en âzâm mesele olan iman”ı kurtarma vazifesi hem vicdana, hem “hikmet”e göre her vakit ön plândadır. (Emirdağ Lahikası, c.l, s. 232) Aklın ve “nakl”in gereği de bunu iktiza eder.

 

“Bu zamanda en büyük bir vazife, imanı kurtarma ve muhafaza etme vazifesidir.” (Kastamonu Lahikası) ifâdesiyle sırt sırta vermiş pek çok beyân hâdiseye parmak basar; “takva ve âmel-i sâlih” yönünün gözardı edilmediği de aşikârdır.

 

Risâle-i Nur Külliyatı’nda ve Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin beyanlarında “tek kanatlılık” gibi bir problem yoktur. Buna rağmen, cemiyetimizde ve bir kısım “ehl-i diyanet”in, realite ile uzaktan yakından ilgisi bulunmayan zihnî kuruntularında yaygınlaşmış kanaatin kaynağını anlamada zorlanıyorum.

 

Yaptığı hizmetin “fonksiyon”undan ötürü, Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin, “Seni yirmi yıl hizmet etmiş bir talebe sayıyorum” dediği Zât’ın ve çevresinin Üstad'ı, dolayısıyla da Risâle-i Nur Külliyatı’nı “tek kanatlılık” ile tenkit edenlerin başını çekmesini anlayamıyorum.

 

Bu tür aykırılık, tenakuz, hatta “ihlassızlık” kokan tavrın temel sâiki elbette bir tane  olamaz ama  en büyüğünün “meselenin künhüne vậkıf” ve vậkıf olunan “hakikate” da “teslim olamama” gibi bir eksiklikten geldiğini diyebilirim rahatlıkla...

 

“Hem ihlas ve hakperestlik ise, Müslümanların nereden ve kimden olursa olsun, istifadelerïne taraftar olmaktır. Yoksa `Benden ders alıp sevap kazandırsınlar’ düşüncesi, nefsin ve enaniyetin bir hilesidir.” (İhlas Risalesi, s. 26) Risaleyi rekabet içündeki zevat da yukarıda verilen misale münasip bir pozisyonda (Allah rahmet eylesin) bulunduklarına göre, ihlas sırrıyla uzaklığını hesaplamak zor olmasa gerek.

 

“Çok emarelerle anlamışız ki, bu ulûm-u îmaniyedeki fetva vazifesiyle tavzif edilmişiz.” (Mektûbât, s. 299) ve “… risaleler kendi malım değil. Kur’ân’ın malı olarak Kur’ân’ın reşehat-ı meziyatına mazhar olduklarını izhar etmeye mecburum. Evet, lezzetli üzüm salkımlarının hâsiyetleri kuru çubuğunda aranılmaz.” (Tarihçe-i Hayat, s. 175) gibi “mecburiyet tahtında fâş edilmiş” beyanlardan anlıyoruz ki, Risale-i Nur Külliyatı’nı indî görüş ve dünyevî-yahut akademik-bakışlar altında “tefhim” etmenin imkân ve ihtimâli yoktur. “Ehl-i siyaset eserleri tam anlamaz.” (Emirdağ Lahikası) şeklindeki ihtar da meselenin bu yönünü işaretler.

 

Yalnız “ehl-i siyaset” tâbirini, politikacı manadında anlamak beyanı dar bir kalıba sığıştırmaya çalışma ameliyesine pek benzer; “düşünce bakımından siyasetçi olan” şeklinde anlamak çok daha doğru olacaktır. Mezkur “zevat”ın da birinci meselesi o olduğuna göre, “eserleri” anlamamaları garipsenecek bir hậl değildir. “En âzâm mesele” olan iman hizmetinin “tam” olarak yapılması için de Külliyatı anlamak şart değil midir? (Kastamonu Lahikası)

 

Herhangi bir müellifin Külliyat’ını bile anlamak için, ilk önce onun hadiselere ve insan hislerine hangi temel bakış açısıyla yaklaştığını kavrama zarureti tartışma gütürmez. “Bil mecburiye ilan ediyorum ki, ihtiyarımız ve haberimiz olmadan birisi bizi İSTİHDAM ediyor; biz bilmeyerek bizi mühim işlerde çalıştırıyor. Delilimiz de şudur ki, şuurumuz ve ihtiyarımızdan hariç bir kısım inâyata ve teshilâta mazhar oluyoruz. Öyle ise o inayetleri bağırarak ilan etmeye mecburuz.” (Tarihçe-i Hayat, s. l76) şeklindeki TEMEL BAKIŞ AÇISINA sahip olmadan Külliyat’ı anlamaya çalışma gayretinin adı “tefhim” değil, ancak “te’vil” olabilir.

 

O da öyle bir te’vil ki, “akılla naklin çatışma”sı anında (Muhakemat) yapılması şart olanı değil, “zaruret var zannı ile” hareket eden çağımız insanının, yani nefislerinin hâdiseyi “kendine yontması-ya da “kendini avukat gibi müdafaa etmesi”-, “nasların ve ahkâmın, esasların” çiğnenmesi mânâsında…

 

İSLÂM MÜNTESİPLERİ’nin hem ferdî, hem içtimâî, hem de cemaati münasebetlerinde “su-i zan ve su-i niyet” gibi menfîliklerden azâde olma mes’uliyetlerinin varlığı açıktır. Buna rağmen, daha önce zikredilen “tenkit sahiplerinde”, kalın çizgilerle açıklanmış “temel bakış açısına” İNANMAMA hâdisesinin varlığını görmemek mümkün değildir.

 

Böyle müşahedemizle birlikte, bu nevi “ucube” tenkitlerden habersiz bulunan, dolayısıyla onların cevaplarını arayarak Külliyatı anlama gibi “mesuliyet”ini yerine getirmeyen, ancak kendini “talebe” bilen bir kısım insanımızın dahi farkında olmadan aynı “sâfiyane” anlayışı sahiplenir görünmesi, meseleyi gündeme tasımamı şart hale getirdi.

 

Hem “önceki”, hem sonraki, Hem de “bugünkü” tefhim eksikliğini, böylesi bir saffete bağlamak gereği, içtimâî dünyamızın hassas yapısının, “yokuş”ların sonuna varır gibi olmasından, ırmakların ummanına kavuşmasına ramak kaldığını “anlamamızdan” kaynaklanıyor.

 

Tefhim hâdisesine “tam tamına” yaklaşamamış olmamızın temel sahiplerinden biri de Külliyat’ı bir bütün olarak ele almayıp, sadece hususî ve indî mülahazalarla, belli “bir kısım” beyanları, risale ve mektupları “referans” olarak verme garabetidir.

 

Ayrıca “Niyet ve nazar” meselesinin “su-i istimâl”e uğraması, Risale-i Nur Külliyatı gibi bir pırlanta yahut “elmas kıymetindeki” hakikatin tam olarak anlaşılıp, bu vatan ahalisine kazandırılmasına set çekiyor, Bediüzzaman gibi bir “zaman-ı dehr”in bütün Müslümanlarca kabulüne mani oluyor; bütün insanlık ondan mahrum edilmiş oluyor. Buna kimin hakkı var ve bu vebalin altından nasıl kalkacağız?

 

İtirazcı fikirleri duyuyor gibiyim. Söylenildiği gibi bir “kabul etmeme hâdisesi yok ki, böyle densin!"

 

İlk duyulduğunda haklı bir itiraza benzeyen bu fikrin üzerinde biraz durulduğunda, hadisenin  o merkezde olduğunu insan çabuk kavrıyor. “Zevahiri kurtarma” kabilinden söylenmiş sözlerde ve konuşmalarda hiç kimse açıktan açığa Zamanın Müceddid’iyle ters düştüğünü belli etmiyor, böyle yapması da kendi lehinde bir hâl olmadığı için beklenmemelidir.

 

Halbuki birini sevmek, onu kabullenmeyi de gerektirir ve sevgi bir muhabbet sözünün boşluğuna hapsedilemez. “Sevildiği iddia edilen” zâtın izahlarını, mesleğini, gösterdiği hedefleri anlamaya, “tefhim” etmeye çalışmaması, gerçekte onu sevmediği manasını da orta yere çıkarır.

 

“O bîçâreler, ‘Kalbimiz Üstad ile beraberdir’ fikriyle kendilerini tehlikesiz zannederler. halbuki ‘ehl-i ilhadın cereyanı’na kuvvet veren ve propagandalarına kapılan, belki bilmeyerek hafiyelikte istimal edilmek tehlikesi bulunan bir adamın, ‘Kalbim sâfîdir, Üstadımın mesleğine sâdıktır’ demesi bu misâle benzer ki; birisi namaz kılarken karnındaki yeli tutamıyor, çıkıyor; hades vuku buluyor. Ona, ‘Namazın bozuldu’ denildiği vakit o diyor: ‘Neden namazım bozulsun, kalbim safîdir.” (Mektûbât, s. 401 beyânıyla açıklığa kavuşturulan hadise, sadece dünün veya dar bir dairenin değil, “umum ümmet”e şâmil olması gereken bir hâldir.

DİĞER YAZILARI Mahzun ve şevkli notlar... 01-01-1970 03:00 Size Mi Kaldı?.. 01-01-1970 03:00 Fedâkârlık, İsar Farkı 01-01-1970 03:00 Bid'akârlık ve Bahaneler 01-01-1970 03:00 Adını Ne Koyarsan 01-01-1970 03:00 Tevhid Meşalesi- 1 01-01-1970 03:00 Wagner- çeçen ittifakı mı? 01-01-1970 03:00 "Dini vakıf" genci neye hazırlar? 01-01-1970 03:00 28 Mayıs, 27 Mayıs'ın Rövanşıydı 01-01-1970 03:00 Medresetü’z-Zehra ve Ehl-İ Hak Mezhebinin Muhafazası 01-01-1970 03:00 D ö n g ü 01-01-1970 03:00 Müspet Müspet De Istılahi Manası Nedir! 01-01-1970 03:00 Allah kimseyi fahiş - sefil- etmesin! 01-01-1970 03:00 Zafer Sabırdadır ve Ağustos 01-01-1970 03:00 En Büyük Burhan Mucizeler-1 01-01-1970 03:00 Her esma tecellisi resul’ün mucizesi gibidir.-ı 01-01-1970 03:00 Vatan-i aslimiz cennet mi, dünya mı! 01-01-1970 03:00 HİLÂL ve YILDIZ’IN "TEÂLİ" ETMESİ... 01-01-1970 03:00 Dünya, Dünya Dedikleri 01-01-1970 03:00 Vatan giderse ekmek bedava satılsa ne yazar! 01-01-1970 03:00 Ehli Sünnet Cemaati İtikadı 01-01-1970 03:00 Şerrin Harcını Karmak 01-01-1970 03:00 Fetö'nün b planı M(z)illet ittifakı + "muhakeme-i akliyeden noksan" dini darlar! 01-01-1970 03:00 Kafkaslara Konan Kartal 01-01-1970 03:00 Satır Arasını Okumak Yahut Saffı Evvele Düşmanlık 01-01-1970 03:00 Osmanlı ve Fiyat Ayarlaması 01-01-1970 03:00 Siyasetle İlgili Kimi Notlar-1 01-01-1970 03:00 Dâvet Bahar Adır Bundan Geri 01-01-1970 03:00 Gönlü İhya Seferberliği 01-01-1970 03:00 Fetö'nün B Planı 01-01-1970 03:00 Encesi Temizlemek İçin Necisi Tahrik Etmek Akıl İşi Mi! 01-01-1970 03:00 Yaptığımız Yapacaklarımızın Teminatıdır 01-01-1970 03:00 Zilleti ve usa'cı fetöyü savunmak asyacılık mı! 01-01-1970 03:00 Minnet Almayışınız, Şimdi Kanaat Şeklinde Yaşanmalı Milletçe 01-01-1970 03:00 Bizde Melik Dahar Aslında Melik Zahir 01-01-1970 03:00 Tanpınar Ekolünden Romancımız Hüseyin Yılmaz 01-01-1970 03:00 Tiftiklenen Mazim 01-01-1970 03:00 Selmanı Pak Aynasında Kut Zaferi Parladı 01-01-1970 03:00 Ahmed-İ Hâni Birlik Meşalesi 01-01-1970 03:00 Haçlı Ve Emperyalist Zihniyetlerin Zulmettiği Milletler Neyle Kurtulur! 01-01-1970 03:00 Hain içerden olunca! 01-01-1970 03:00 Kuyruklu Yalan Ve Algıdan Medet Umanlar! 01-01-1970 03:00 Bilerek Veya Bilmeyerek Şerrin Harcına Kürek Sallayanlar 01-01-1970 03:00 Hüseyin Avni Ulaş, Said Nursi Ve Hürriyet-İ Hakiki 01-01-1970 03:00 İkiyüzlülüğün Alfabesi 01-01-1970 03:00 Bir Asimetrik Savaş Çeşidi 01-01-1970 03:00 Bir Asimetrik Savaş Çeşidi 01-01-1970 03:00 Aman Aman Aman, Teyakkuz! 01-01-1970 03:00 Zillet İttifakı Adayına Sorular! 01-01-1970 03:00 İmanları Diritme Hareketi İçin... 01-01-1970 03:00 İlimden İlhama 01-01-1970 03:00 Esintiler 01-01-1970 03:00 Gönlü İhya Seferberliği 01-01-1970 03:00 Olacağı Beklemek 01-01-1970 03:00 İman Ve Amel 01-01-1970 03:00 Yalel Sedaları veya Aksa Mescidi! 01-01-1970 03:00 Ramazanda bir tefekkür! 01-01-1970 03:00 Metnin Anahtar Kelimesi 01-01-1970 03:00 Külliyat'ı Anlamak Üzerine-2 01-01-1970 03:00 Akif İslam Şairidir Yahut İstiklal Marşı Şairi 01-01-1970 03:00 İhlas, “Îsar” Münasebeti 01-01-1970 03:00 Eski Değil, Eskimez Said 01-01-1970 03:00 28 Şubat'çı "Kafa" Bu Sefer de Erdoğan'ı Hedef Aldı 01-01-1970 03:00 Kavala Talebi Üzerine… Düşman Kime Saldırıyorsa…! 01-01-1970 03:00 Alma Mazlumun Ahını... 01-01-1970 03:00 Manevı “Seyyidlik” Resulullah Dāvasına Sahip Çıkmaktır 01-01-1970 03:00 Geç Bir Osmanlı Yazısı 01-01-1970 03:00 Tarihi Sevdiren Adam'a Rahmet Dileğiyle 01-01-1970 03:00 Külliyat'ı Anlamak Üzerine-2 01-01-1970 03:00 "Silik Söz”lerin Gezdiği Arena 01-01-1970 03:00 Zekânın Zekâtı Borcu Silmez; Mecazidir o... 01-01-1970 03:00 Asıl Ambargo Zihinlerde; O Kalktıysa Onlarcası Bile Hava Civadır Bize... 01-01-1970 03:00 Tek Derdi Dünya Olan Şebeke 01-01-1970 03:00 İnternet ve Sosyal Medyada Türkçenin Doğru Kullanımı 01-01-1970 03:00 Tepetaklaydı İçim... 01-01-1970 03:00 “Akibet Müttakilerin” ve “Kadere Teslim” Olanların Değil mi! 01-01-1970 03:00 Taklacı Kuş Olmak Kimi Vurur Önce! 01-01-1970 03:00 Duzah mı, Vicdan mı? 01-01-1970 03:00 Ehl-İ Hak Olan Sünnet İtikad Mezhebi 01-01-1970 03:00 Muvakkat İttifak ya da Tapu Dağıtmak! 01-01-1970 03:00 Bulut Ve Ördek Meseli 01-01-1970 03:00 Mitoman Siyasi Belki Mazur, Ya Taammüden Yapan! 01-01-1970 03:00 Van Yolundaki Han Kapısı” ya da Muzdarip İslam Alemi! 01-01-1970 03:00 Mutasavvufa ‘Felsefe Yapma Deme’ Hadsizliği! 01-01-1970 03:00 Bu Asrın Bir Mücahidi: Fırıncı Ağabey 01-01-1970 03:00 Türkmenem! 01-01-1970 03:00 İpin Ucunu Verdiysen Geçmiş Olsun! 01-01-1970 03:00 Belirsiz Bırakmak da Bir Aleniyettir! 01-01-1970 03:00 Eyüp Otman Ağabey 01-01-1970 03:00 Dünya Dedikleri Acayip Yer 01-01-1970 03:00 Layt Laikratos, Artan Sekülerizm! 01-01-1970 03:00 Navteks Bir Ara Formül Asıl Hedef MEB 01-01-1970 03:00 Çığlığı Afakta Yankılanmayan Yazar” Olur Mu! 01-01-1970 03:00 Çay Deyip Geçmeyin 01-01-1970 03:00 Yine İspanyol Siyaseti veya İstanbul Sözleşmesi 01-01-1970 03:00 Osmanlı'nın Töresi Sünnetin ta Kendisidir! 01-01-1970 03:00 Doğruyu Her Yerde Dememek Ama Hangi Makamda? 01-01-1970 03:00 Sarp Ufukların Hikâyesi 01-01-1970 03:00 Nur’ların Ahirzamandaki Makamı ve Bütünlük... 01-01-1970 03:00 15 Temmuz'da Bize Kefen mi Biçmek! Meydandayız, Gel de Biç! 01-01-1970 03:00 Düşünme Özgürlüğüne Set Haline Dönüşmüş Bir Kanun: 5816 01-01-1970 03:00 Ayasofya Davası İçin Her Nakil Seslendirildi de... 01-01-1970 03:00 İbibikler Öttüğünde Ordayım! 01-01-1970 03:00 İhlas, Hal-i Alem Siyaseti Ve "Siyaset-i İslamiye" 01-01-1970 03:00 Hakiki Meşveret! 01-01-1970 03:00 CHP'nin Hali Pür-Melali Ve Tir Tir Titremek! 01-01-1970 03:00 Said Molla, Şeyh Said Ve Molla Said Bediüzzaman Bir Mi! 01-01-1970 03:00 Ayasofya Fethi Ve Zincirler... 01-01-1970 03:00 Ver Elini Türkmeneli 01-01-1970 03:00 Sünnet İtikadında Mehdi 01-01-1970 03:00 Bay - Ram Düşünceleri... 01-01-1970 03:00 Suriye Yahut Diyar-I Şam 01-01-1970 03:00 Korona Sürecinde İslam! 01-01-1970 03:00 Her Zamanın Pakraduni'si 01-01-1970 03:00 Aya Sophia Mı, Mahzun Mabed Mi? Fatih'in Bedduasından Ne Kurtuluş Ne Zaman! 01-01-1970 03:00 Nefsi Yenmek Ve Koronayı Yenmek. Hangisi Zor! 01-01-1970 03:00 Sait Molla, Molla Said Farkı 01-01-1970 03:00 Nâbî'yi Nabi Eden Hüsn-ü Nazar... 01-01-1970 03:00 Ne Çektikse Kamal'lardan... 01-01-1970 03:00 Vatanı Sevmek... 01-01-1970 03:00 “İstiklâlden İstikbâle” Deneme Eseriyle “Efendi Bey” Romanı 01-01-1970 03:00 “İstiklâlden İstikbâle” Deneme Eseriyle “Efendi Bey” Romanı 01-01-1970 03:00 Enbiya Şehri Urfa Ama Diyarbakır Şehr-i Ashab! 01-01-1970 03:00 Halilullah (As.) 01-01-1970 03:00 Baltanın Sapı... 01-01-1970 03:00 Keşke Haklı Çıkmasaydık... 01-01-1970 03:00 Fasl-I Paşa 01-01-1970 03:00 “Hikmet-İ Kudsiye” İle Felsefe Hikmeti Münazarası 01-01-1970 03:00 Doğubayezıd Hâni 01-01-1970 03:00 Elif Öğretmen Ve Romancı Hüseyin Yılmaz! 01-01-1970 03:00 Fikir Cüceliği! 01-01-1970 03:00 Tarih; Gerçek Aynası! 01-01-1970 03:00 Yol Açıcılar- Yol Kapatıcılar 01-01-1970 03:00 İdilhan, İlhanlı Ve El-Megiddo Ovası!.. 01-01-1970 03:00 “Hakikatı dışlamış kimselerle tevhidi toplum inşa edilemez.” 01-01-1970 03:00 " Erkeğe karı libası yakışmaz" veya "kendi yürüyüşünü terk etti..." meselesi... 01-01-1970 03:00 Göbeklitepe Diye Bir Yer 01-01-1970 03:00 Kimlere? 01-01-1970 03:00 Yokuşta Yürüyenler ( Bir Emek Hülasası) 01-01-1970 03:00 "Şura-yı Hakiki" Veya "Meşveret-i Şer'iyye" 01-01-1970 03:00 Yeni FETÖLERİ “Önlemek” İçin… -2 01-01-1970 03:00 Medeniyet dediğin tek dişi savunan kimler?.. 01-01-1970 03:00 Yeni FETÖ’lerin önünü almak... 01-01-1970 03:00 Mehdi İttihad-I İslam Ordularının Başkomutanı 01-01-1970 03:00 Züğürtlük Gazeli 01-01-1970 03:00 Akasya -1 01-01-1970 03:00 Manevi “Seyyidlik”, Resululah (Asm)Nin Dāvasına sahip çıkmaktır! 01-01-1970 03:00 Üfürükten teyyare kripto vazife! 01-01-1970 03:00 Fedakârlığa Farklı Bir Bakış 01-01-1970 03:00 Kısır döngü yahut "fasit tevilat" 01-01-1970 03:00