Fikir
Giriş Tarihi : 11-01-2021 09:57   Güncelleme : 11-01-2021 10:13

Dinamik Popülizm Ve Statik Stk’lar 1

GZT haber sitesinin yaklaşık 2 hafta önce hazırladıkları bir videoda 2020 yılında arama motorlarında gündeme giren isimleri açıkladılar. Bu videoyu izleyince dikkatimi cezbeden birkaç nokta oldu. Bu konuları sizlerle paylaşmak istedim.

Dinamik Popülizm Ve Statik Stk’lar 1

Bu videoyu izlerken dikkatimi çeken noktalardan biri gündeme giren kişilerin isimleri değil, sıfatlarıdır. Bu tarz olaylara bakışım şu şekildedir: “İsim sıfatın hakkını verdiğinde popüler olur, sıfatın erekleri yapılması gerektiği şekilde olursa ‘ismin’ bir kıymeti olur, aksi takdirde ismin bir önemi olmaz.”

Bu açıdan bakıldığında ismin temsil ettiği makamları/kurumları düşününce korkunç şeyler ile karşı karşıya olduğumuzu düşünüyorum. Gündeme giren konulara baktığımda en fazla siyasetin takip edildiğini fark ettim. Bunun ardından sırayla “eğlence ve yarışma programları, müzik, magazin, spor, sağlık ve din yer almaktadır. İlk sıralarda siyasilerin olmasının temel sebeplerinden biri ‘ülkenin geleceği’, diğeri ise, ‘ekonomik sıkıntılardan’ kurtulmak isteyen halkın hem çözüm beklentisinde olduğunu hem de çözüm arayışında olduğunu göstermektedir.

İnsanların bir kısmı siyasi ve ekonomik sıkıntılardan, bir kısmı da hayatının anlam boşluğundan ve duygusal esaretten kurtulup içinde bulunduğu çaresizliğe çözüm bulmak ümidiyle “sûni yöntemler” kullanarak çözüm arayışına girmişlerdir. Bu çözüm arayışının ilk sırasında eğlence ve yarışma programları yer almaktadır. Bunların akabinde müzik, spor ve magazin gibi konular yer almaktadır. Sağlık konusunun popüler olmasının sebebi ise “covid-19” virüsü olduğunu düşünüyorum. Din konusuna ise ilerde değineceğim.

İnsanlar bu sûni yöntemler ile sıkıntılardan kısa süreli de olsa kurtularak rahatlamak istiyor. Gülmek ve eğlenmek mutluluk duygusunun dışa vurumudur. Fakat bunlar dozunda kullanılmadığında insanın “sorumluluklardan, sıkıntılardan ve zorluklardan” kurtulmak ümidiyle sarıldığı bir ‘çözüm kapısı’ olarak görülür. Bu çözüm arayışlarına sûni yöntemler olarak görmemizin sebebi bunların gerçek çözüm olmamasından kaynaklanmaktadır. Burada iki temel problem var. Bunlar;

1- Bu çözüm kapılarını kendimiz belirlemiyoruz. İzlediğimiz, aldığımız, yaptığımız şeylerin büyük çoğunluğunu ihtiyacımız olduğu için değil, “çoğunluk” yaptığı için yapıyoruz.

2-  Çözüm kapısı olarak görülen şeylerin vahiy mahsulü olmadığı için bir vakit sonra sıradanlaşarak ‘insanı bunalttığını’ görüyoruz. 

İnsan sıkıldıkça uğraş verdiği konuyu değiştirecektir. Sonuç itibariyle iki şey ön plana çıkmaktadır:

1- Gündemimizi ihtiyaçlarımıza göre değil, popüler olan konulara göre belirliyoruz.

2- Çözüm kapımız sûni olduğu için sıkıldıkça “ilgilendiğimiz konuları sürekli” değiştirmekteyiz.

Bu açıdan bakıldığında sûni yöntemleri aynı zamanda ‘dinamik popülizm’ olarak adlandırabiliriz. Hangi video trend olduysa, hangi sanatçı popüler olduysa, hangi şarkı top 10 listesine girdiyse hemen oralara yöneliyoruz. Gündemdeki popüler konular değiştikçe bizim de popüler gündemimiz değişmektedir. Bu yönelim tarzımız aynı zamanda duygu kontrollerinde problem yaşadığımızı göstermektedir. Yaşadığımız olaylara mantık çerçevesinde cevap vermeyince çözümü kendimizi duygusala bağlamakta buluyoruz. Bunun yerine Victor E. Frankli’nin de dediği gibi ‘acıyı anlamlı’ hale getirmek gerekir. Başımıza gelen musibetler bazen ‘külli imtihandan’ dolayı bazen de ‘cüzi imtihandan’ dolayı gelir. Külli imtihan, Allah cc tarafından  ‘yükselmemiz için ya da günahlarımıza kefaret olması için’ gönderilen imtihanlardır. Cüz’i imtihanlar ise, arı kovanına çomak sokup başını zorla belaya sokan insan misali ‘kendisini ilgilendirmeyen her konuya müdahale ederek ‘kaldıramayacağı imtihanlara’ kendisini koymasıdır. İmtihanlara bu açıdan bakarak yaşanılan acıların ‘geçici’ olduğunu hatırlatmak için insana ahiret şuuru verilmesi gerekiyor. Ahiret şuuru yaşanılan acıları anlamlı hale getirir. Olaylara hikmet nazarıyla bakınca ya problem çözülür ya da problemdeki mesaj anlaşılır. Bu açıdan bakan insan artık acılarla değil, hikmetle ilgilenir. Konuyu burada bırakarak bir sonraki yazıda görüşmek ümidiyle Allah’a emanet olunuz. Rabbim, bizleri gereği gibi düşünen ve amel eden kullarından eylesin.

Recep YAZGANRecep YAZGAN