Fikir
Giriş Tarihi : 15-05-2020 17:12   Güncelleme : 15-05-2020 17:18

Diriliş Postası Yazarı Özcan Ünlü Koronalı Günlerini Yazdı!

Diriliş Postası Yazarı Özcan Ünlü, Koronavirüs testinin pozitif çıkmasıyla başlayan süreci kaleme almaya başladı..

Diriliş Postası Yazarı Özcan Ünlü Koronalı Günlerini Yazdı!

İşte Özcan Ünlünün kaleme aldığı yazının devamı;

 

Herkes kendi zihniyetinin köprüsünü yapar. Çünkü bilgisi ve görgüsü ne ise onu yansıtır.

Bir zamanlar bilgi düşüncenin temel kaynağı idi. Şimdi bilgi ile düşünce karşı takımların oyun kurucuları oldu.

Düşünce haritasını kırmızı noktalarla dolduranların gördüğü tek şey kötülüktür. İşte bu yüzden kötüye talip olanlar iyiyi göremez.

Muhalefet partilerinin son haftalarda sağlık yatırımları hakkındaki düşünceleri tam da böyle bir zihin haritasının yansıması. Kafaları karışık. Partilerine ait belediyelerin kıytırık spor salonlarına attıkları üç-beş sedye ile sahra hastanesi kurduklarını parlatarak sundular. Gerçek ortaya çıkınca ne özür dilediler ne de geri adım attılar. Pandemi kriziyle boğuşan ülkemizin sağlık yatırımlarını harcamaya kalkıyorlar. Efendim neymiş, bu hastaneler çok büyükmüş. Küçük olmaya alışmışlar. Partileri küçük olsun ama onların olsun, gecekondulara tıkıştırılmış sağlık sistemi çöksün ki ellerine malzeme geçsin. Neden? Çünkü sadece seçime endeksli kör siyaset böyle istiyor!

Yaşayanlar gördü. Ben de çok yakından tanık oldum. Türkiye koronavirüs vakasının görüldüğü mart ayından bu yana gerekli önlemleri almasa idi…

Büyüklüğü küçük muhalefetin uykularını kaçıran devasa sağlık yatırımları yetersiz kalsa idi…

Sadece dünya değil, bu zavallılar da zil takıp oynayacaklardı. İlk seçimde tek atımlık kurşunları sağlık sistemi olacaktı.

Dünya Sağlık Örgütü’nden farklı ülkelerin en üst düzey yetkililerine kadar Türkiye’yi ayakta alkışlayanlardan bile utanmıyor bu aymazlar.

Koronavirüs tedavisi gören her hasta bu süreçte en kıymetli insan muamelesi görüyor. Sadece ilaçlarını verelim, serumunu bağlayalım, solunum cihazının yanından ayırmayalım değil. Mental olarak, psikolojik olarak bu süreçten en sağlıklı biçimde çıkmaları için çalışılıyor. Küçük muhalefetin görmediği ama bütün dünyanın alkışladığı uygulama bu…

Sadece devlet hastanelerini değil…

Özel sağlık sektörünü de hastaların hizmetine sunmuş bir Türkiye’den söz ediyoruz.

Sosyal güvenliğin, sosyal devlet olmanın ne anlama geldiğini sadece sağlık alanındaki yatırımlara baktığınızda anlayabilirsiniz.

Fitne ile fesat kan kardeştir. İkisi de her zaman birlikte anılır.

Sizlerde, ailenizde veya yakın çevrenizde koronavirüs vakası olmasa dahi…

Bu fotoğrafı daha yakından görebilmeniz için…

Önlemlerinizi alıp pandemi hastanesi olarak belirlenmiş bir sağlık kuruluşumuzu ziyaret etmenizi öneririm.

Hem ibretlik hikâyelere şahitlik olsun diye böyle bir ziyareti gerçekleştirmenizi…

Hem de onca eleştiriye rağmen sağlık sisteminin nasıl tıkır tıkır çalıştığını görmek için…

Şöyle düşünün:

Acil muayeneye giriyorsunuz. Akciğer tomografiniz çekiliyor. Kan tahlilleriniz yapılıyor ve iki saat içinde teşhis konulmuş oluyor. Gerekli görülürse bir enfeksiyon doktoru sizi muayene ediyor. Şüpheli görüldüğünüz takdirde sürüntü örneğiniz alınıyor. Bütün bunlar birkaç saat içinde gerçekleşiyor. Kovid-19 testiniz pozitif çıksa da çıkmasa da durumunuz ciddi görülüyorsa ya muayene olduğunuz hastaneye veyahut uygun olan en yakın hastaneye yatırılmanız sağlanıyor. Yine birkaç saat içinde ve hiçbir ücret talep edilmeden…

Eğer hastalığı ev korumasında geçirmeniz öneriliyorsa sürüntü testinizin ardından ücretsiz özel ilaçlarınız veriliyor ve evinize gönderiliyorsunuz. Bitmiyor. Her gün ya il pandemi kurulundan veya ilçe sağlık müdürlüğünden… Hiç olmadı aile hekimliğinden her gün aranıyor ve durumunuz hakkında bilgi alınıyor. Acil bir durum olduğunda ambulans kapınıza gelip sizi en yakın sağlık kuruluşuna götürüyor. Şayet talep ederseniz evinizde de test verebiliyorsunuz.

Yine tekrarlıyorum…

Bütün bu hizmetlerin tamamı ücretsiz yapılıyor.

Haber bültenlerinde sıkça verilen bir görüntü var. Bir kişi de olsa sağlığına kavuşan her Kovid-19’lu hastanın ardından oyunlar oynanıyor, zılgıtlar çekiliyor. Çünkü kendi sağlıklarını hiçe sayarak, bir de olsa, on bir de olsa, yüz on bir de olsa iyileşen her hasta sağlık çalışanlarının gurur kaynağı. Çünkü insanın yaşam hakkı kutsal. Vesile oldukları için, bir canı daha önce Allah’ın takdiri sonra da kendi çabalarıyla sağlığına kavuşturdukları için mutluluklarını gizlemiyorlar. Gizleyemiyorlar.

Şimdi yepyeni bir dönem başlıyor…

Aslında başladı bile…

Koronavirüs tehdidi ile ortaya konulan irade bir zorunluluğun neticesi idi.

Şimdi ikinci aşamaya geçildi. Bu zorunluluğun sürekliliğe evrilmesi gerekiyor.

Bunda da amaç, “Tekamülün sürmesi için, insanı, kıtlık zamanında onun ölümüne neden olacak bir tokluğa daha bolluk zamanında hiç alıştırmamak ve yürüyüşünü/ seyrini engelleyecek ağırlıkları edinmesini engellemektir.” (İ. Fazlıoğlu, Kayıp Halka)

Bu hiç de zor bir şey değil, aksine bir gereklilik.

İşte kafa karışıklığının ana nedeni bu.

Hasılı bu kahrolası virüs…

Düzen değnekçilerinin pabucunu da dama attı, çok şükür.

Recep YAZGANRecep YAZGAN